Makarios'un mesajı...

Yayın Tarihi: 21/02/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

1971 yılının bir sonbahar günü, Türkiye Başbakanı’nın ofisine gelen İsviçreli bir yayıncı, Başbakan ile görüşmek istediğini söyler. Adamın adı Bay Nagel'dir.

Onu karşılayan kişi görüşme sebebini sorar. Aldığı cevabı dikkat çekicidir: "Başpiskopos Makarios'tan kendisine bir mesaj getirdim."

O sıralar Türkiye'de 12 Mart darbe rejimi hakimdir. Başbakan ise darbecilerin göreve getirdiği Nihat Erim'dir.

Nihat Erim, sadece Kıbrıs sorunu (Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluş anlaşmaları da dahil) konusunda değil, Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın yazılmasına da büyük katkısı olmuş birisidir. O görevleri sırasında Kıbrıs'ta 183 gün geçiren Erim, "Bir 19. yüzyıl papazı" diye tanımladığı Makarios ile gerek Anayasa gerekse de 1964 Acheson Planı görüşmeleri sırasında çok pazarlıklar da yapmıştır.

Ayrıca Erim, 1956 yılında Türkiye'nin yeni yeni gündemine gelen Kıbrıs sorunu hakkında bizzat Başbakan Adnan Menderes tarafından görevlendirilen ve bu konuda dosya hazırlayan ilk kişidir. Not etmem gerekirse, bir hukuk profesörü olan Erim, İngiltere'nin 1955'lerden sonra adadan ayrılmak istemesi üzerine, adanın eski sahibine yani Osmanlı İmparatorluğunun mirasçısı Türkiye'ye verilmesi gerektiğini tezini ortaya atmış, bunu Lozan anlaşmasına bağlamış ancak bu fikrin sonraları imkânsız olduğu görülünce iş Taksim meselesine çevrilmiştir.

Konu Kıbrıs, mesaj da Makarios'tan olunca meraklanan Erim, adamı odasına alır.

Yıl 1971'dir. Yunanistan'da da darbeciler iş başındadır. Darbeci Albay Papadapulos ise 'kızıl komunist papaz' dediği Makarios'tan nefret etmektedir. Papaz da ona karşı boş değildir. Aslında bu direkt temasın sebebi de Makarios'un Yunanistan'ı işin içinden çıkarması, Türkiye ile doğrudan muhatap olma isteğidir.

Erim'in karşısında oturan adam ona Makarios'un çok yakın arkadaşı olduğunu ve Başpiskoposun eğer kendisi ile bizzat görüşebilirse Kıbrıs sorununu çözebileceğine inandığını söyler. Adam ayrıca Makarios'un, Erim'in devlet adamlığına yaptığı övgüleri de bir bir sıralar. Sonunda da "Başpiskopos eğer teklifini kabul ederseniz, bizzat kendisi Ankara'ya gelmeye hazırdır" diye de ekler.

1975 yılında yayınladığı 'Bildiğim ve Gördüğüm Ölçüler İçinde Kıbrıs' adlı kitabında bu görüşmeyi anlatan Erim, adama Makarios'un çok değerli bir siyasetçi olduğunu söyler ancak bu konuda şüpheleri olduğunu belirtir ve konuşmasını şöyle devam ettir: "Bu çok ilginç bir gelişme. Ben de Makarios'un niteliklerini biliyorum. Kendisi ile 3 ay boyunca Anayasa pazarlığı yapmış birisi olarak yine biliyorum ki, o adadaki Türklerin bir azınlık olarak gördüğünü ve asla bir Türk-Rum ortaklığına hazır olmadığını düşünüyorum. Bana Kıbrıs anlaşmasını baskı altında imzaladığını ve bundan bir an evvel kurtulmak istediğini söyledi. Bu fikri değişti mi? Adada bir Türk-Rum ortaklığına hazır mı? Eğer böyle ise, kendisiyle istediği zaman istediği yerde buluşmaya hazırım. Ve bir çözüm de bulabileceğimize inanıyorum. Ama ondan önce bu sorduklarıma cevap isterim."

Kendisini dikkatle dinleyen Bay Nagel, "Haklısınız Sayın Başbakan. Bu mesajınızı kendisine ileteceğim" deyip ofisten ayrılır.

Ancak Erim, 1971 yılının sonbaharında yapılan bu görüşmede sorduğu sorulara cevap alamaz.

Yine anılarında, 1972 yılının başında Paris'e yaptığı ziyarette, Türk elçiliğinin onuruna düzenlediği resepsiyonda Kıbrıs Büyükelçisi Modinos'u görünce konuyu ona da açtığını şöyle anlatır:

"Kıbrıs'tan çok iyi tanıdığım Madinos'u görünce ona aldığım mesajı söyledim. Makarios'a gönderdiğim mesajdan da bahsettim. Ancak Modinos bana bu konu hakkında hiçbir fikri olmadığını söyledi. Ancak ben ona bu konuda ısrarcı olduğumu, kendisinden Makarios'a durumu anlatmasını bizzat istedim. Bana yapacağını söyledi ancak kendisinden konu ile ilgili sonraları hiçbir geri dönüş almadım."

Mesajı Makarios'a gitti mi bilmiyorum. Bu konuda herhangi bir kaynak bulamadım. Ancak Makarios'un, Kıbrıslı Türkleri by-pass edip, direkt Türkiye ile masaya oturmak gibi bir fikrinin olduğu yaygın bilinen bir gerçektir.

1971-1972 yılının o fırtınalı günlerinde geçen bu olaya şimdi bakınca, acaba diyorum, Erim ile Makarios buluşsaydı Kıbrıs sorunu bu hale gelir miydi?

Bilmem ama bildiğim, 1972'den 1974'ün Temmuz ayına kadar Makarios'un Yunan cuntası ile kavga ettiği, onların kurdurduğu EOKA-B'nin defalarca Makarios'u öldürmeye çalıştığı ve en sonunda da Başpiskoposun o meşhur 2 Temmuz 1974 tarihli mektubu ile birlikte adadaki Yunan Alayının gitmesini istediğidir.

Ondan sonra olanları zaten hepimiz biliyoruz.

Nihat Erim ise 14 ay süren başbakanlığı sonrası Nisan 1972'de istifa etti. Tarihe Deniz Gezmiş'lerin idam kararını onaylayan Başbakan olarak geçti.

Bunun intikamını ise 19 Haziran 1980'de suikast ile onu öldüren Dev-Sol alacaktı…

Türkiye tarihi için bir kırılma anı olan o suikast 12 Eylül 1980 darbesinin en büyük motivasyonlarından birisi olacaktı...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.