Önümüzdeki 7-10 gün çok kritiktir

Yayın Tarihi: 16/03/20 23:12
okuma süresi: 9 dak.

Bu satırları yazarken hakikatten çok endişeliyim.

Öylesine bir ölümcül tehditle karşı karşıya kaldık ki, ne kadar endişe etsek de azdır zaten.

Biliyorsunuz, ülkemiz tüm dünyayı kasıp kavuran Korona (COVİD-19) salgınını yaşamaya başladı.

Ben bu satırları yazarken Kuzey'de 6, Güney'de ise İngiliz Üslerindeki 2 asker ile birlikte 56 vaka vardı ve yetkililerden aldığım bilgi bu sayının ilerleyen saat ve günlerde artacağı yönündedir.

Makalede, biraz olayın başına dönmek ve karşı karşıya olduğumuz tehlikenin nasıl başladığına değinmek isterim.

Bunun için bu işin ortaya çıktığı 10 Mart Salı gününe dönmek lazım.

O sabah 65 yaşındaki Alman turistin hasta olduğunun anlaşılmasının ardından, onun bulunduğu ve sadece 24 saat önce adaya gelen kafiledeki 141 kişi ile konakladıkları oteller karantina altına alındı.

O günden beri sürdürülen karantina uygulaması nasıl yapıldı, hangi şekilde yapıldı diye soracak olursanız, dün sosyal medyada büyük infiale neden olan 'karantina ziyareti' olayına bakmak yeterli olacaktır sanırım.

Bunu geçelim.

Peki bu 141 kişi, Pazar akşamı geldikleri adada, ertesi gün başladıkları turistik faaliyetlerinde nereleri gezdiler, kimlerle temas ettiler?

Yine o günün en çok sorulan sorusu, 24 saat önce adaya gelen Alman kadının nasıl olur da hiç bir belirti göstermeden ya da denetime takılmadan gümrükten geçtiği sorusuydu ki bu soru otomatik olarak 'daha bakalım kaç kişi hasta hasta geçti' savını beraberinde getirdi. Ama bu konuyu da es geçiyorum.

O sabah, yani 10 Mart sabahı hastalık açıklandıktan sonra Büyükkonuk Köy Pazarı'nın kapatıldığı haberleri medyaya düştü. İddialar, kafilenin köyü ziyaret ettiğini yönündeydi.

Sonra bu haber o panik gündemi arasında kaybolup gitti.

Peki köyde herhangi bir tedbir alındı mı? Duymadım.

Herhangi bir test yapıldı mı? Bunu da duymadım.

Devam edelim.

O haberin çıktığı sıralar, salgın üzerine panik halinde toplanan Bakanlar Kurulu uzun süren toplantısının ardından, bir takım tedbirler dizdikten sonra, Mağusa Bölgesindeki tarihi eserlerin dezenfekte edilmeye başlandığı da açıkladı.

Öte yandan turist kafilesi, üç otele dağılmıştı. Bunlar Salamis Bay, Oscar Park ve  Port View.

Hatta Salamis Bay'ın lojmanı olarak kullanılan Orkide Otel de karantinaya girdi.

Şimdi basitçe mantık yürütelim.

Bu kafile Pazar gecesi geldi. Ertesi gün, bir kısmı Karpaz bölgesine, ki Büyükkonuk bu yönde bir geziydi, bir kısmı Salamis Harabeleri, St Barnabas ve Tuzla'daki Kral mezarlarına, bir kısım turist ise Mağusa Surlariçine gitti.

Bu noktada Bakanlar Kurulunun 'tarihi yerleri dezenfekte ediyoruz' açıklaması bu bilglerin teyiti niteliğindedir.

Bu yazdıklarımı duyumlarım ve basında çıkan haberlerden derliyorum. Belki de gidilen yer sayısı daha fazladır, bilemem.

Ama bu noktada soru korkutucu ve bilinmezdir: Bu kafile kimlerle temas etti? Bu kafilenin temas ettiği kişiler sonrasında kimlerle temas etti?

Bu soruyu incir ipi gibi uzatabiliriz, sonu gelmeyecektir.

Fakat cevabını kısmen de olsa bildiğimiz şey, o kafilede bulunan turistler arasından en az 4 kişinin pozitif olduğudur.

Toplam 6 olan bilinen vaka sayımızın en büyük kaynağı işte bu kafiledir.

Peki kafiledeki diğer turistlerin durumu nedir?

Görünen o ki karantina sonlanana kadar bunu öğrenemeyeceğiz.

Hele de bugün toplam Korona tespit kiti sayımızı 850 olarak açıklayan Sağlık Bakanımızın verdiği bilgiler ışığında, belki de bunu asla öğrenemeyeceğiz.

Arada kafileyi taşıyan şoförlerden birisinin karantinaya kurallarını hiçe sayarak Lefkoşa'ya geldiğini ve terminalde görüldüğü de bizzat Cumhurbaşkanının ifadelerinden anlıyoruz. Bu karantina ihlaline yazımın girişindeki 'rehber arkadaş ziyaretini' de ekleyebiliriz.

Temas edilen her kişinin hastalanacağı muhakkaktır diye bir bilgi olmamasının yanı sıra, ortalama bir Korona hastasının bulunulan ortamın darlığı ile düz orantılı olarak 4-14 kişiye kadar hastalığı yayma potansiyelini de düşünmek zorundayız. Aslına bakarsanız ben bu ihtimali düşünmek bile istemiyorum.

Gelelim geriye kalan iki vakamıza.

Sağlık Bakanlığının açıklamasına göre, söz konusu iki vaka adamıza 3 ve 4 Mart günleri Londra-Larnaka güzergahından gelmiştir.

Bu iki vaka o günden sonra neredeyse 10 gün boyunca hastalığın farkında olmadan, yüzlerce insanla temas etmiş olabilir.

Bunu öğrenmemiz mümkün değildir.

Bu arada Londra'daki vatandaşlarımızın çok rağbet ettiği Larnaka yolu bize her iki uçakta Kıbrıslı Türklerin olabileceğini işaret etmektedir.

O uçaklarda kimlerin geldiği konusunda en son bilgimiz ise Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın Rum Lider Anastasisdis'le geçen Cuma yaptığı telefon görüşmesinden kalmadır.

Cumhurbaşkanı o görüşme sonrası, uçaktaki Kıbrıslı Türklerin isimlerinin kendisine iletileceğini söyledi.

İletildi mi, bilmiyoruz, bir açıklama da görmedim.

Ama o günden sonra, Larnaka'da yürürlüğe giren ve adaya girişler için Korona negatif testi sertifikasının istendiği bu akşama kadar yüzlerce yolcunun Kuzey'e geldiğini düşünmek olasıdır.

Peki 14 günlük ev karantinası açıklandığı günden önce ki o iş bu sabah Dışişleri Bakanı Kudret Özersay'ın "uymayanlar ceza alacak" şeklinde ifadeleri ile biraz ciddiye alındı, bu gelen olası yolcular kaç kişi ile temas etmiştir?

Bu konudaki haberlere bakacak olursak, adaya iki gün önce gelen bir amcamız, bu sabah karantina kurallarını hiçe sayıp  Rum tarafına geçerken tutuklanmış.

Yani anlayacağınız böylesi geniş, böylesi kaygısız insanlarımızın olduğunu ülkemize bakacak olursak enfekte sayımız sayımız yüzlerce olabilir.

Dolayısı ile arkadaşlar, hastalığın takribi 14 günlük karantina süresi geçildiğinde ki bunu 3-4 Mart üzerinden koyarsak 18-19'u gibi, Alman kafileyi düşürsek 23-24 Mart gibi elimizde çok daha fazla vaka olması kuvvetle muhtemeldir.

Daha okul ve idari tatil ilan edildikten sonra gönlünce gezip tozan, market raflarını talan eden halkımızın yarattığı riskli durumu göz önüne almadık.

Unutmadan, İtalya'da hastalığın ortaya çıktığı 20 Şubat günü sayı üçtü.

Daha bir ay olmadan ölü sayısı 2000'i aşmış, koca bir ülke salgının pençesinde kıvranmaktadır.

İspanya, Fransa, Almanya ve İngiltere'de aynı yönde ilerlemektedir. Amerika'daki durumlar da hiç iç açıcı değildir.

İnternette çok sayıda 'aşı bulundu' haberi dönerken, yüzde 99'u yalan olan bu haberlere inananların 'oh be kurtulduk' rehaveti ve ciddiyetsizliği de cabası…

Lafın kısası, felaket tellallığı yapmak istemiyorum ancak ben bir gazeteciyim.

Ne sahte umut vermek ne de insanları paranoyaya sokmak gibi bir niyetim vardır.

Gerçek neyse odur, Korona insanlık tarihinin en büyük tehditlerinden birisidir.

Hem de bunu sadece 75 günde başarmış bir tehdittir.

Dolayısıyla, salgının dünyadaki seyrine, yapılan hatalara bakılırsa, önümüzde kritik bir 7-10 gün var demektir. 

Umarım ucuz atlatırız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları