Sevgili Doktor Tedros...

Yayın Tarihi: 13/05/20 12:26
okuma süresi: 12 dak.

Size Akdeniz'in incisi güzel bir adacığın ikiye bölünmüş kuzey tarafından yazıyorum. Hani bilirsiniz işte, adına Kıbrıs deniyor.

Bizim de aynen sizin Etiyopya'nın kavgalı olduğu yine sizin Eritre gibi bir komşumuz var ama bir farkla sizler iki sene evvel başarıp barıştınız, biz ise ne birleştik, ne barıştık, ayrı gayrı yaşamaya devam ediyoruz.

Doktor Tedros,

Size yazmamın sebebi, son günlerde bizim memleketten şahsınıza gönderilen mektuplardır.

Önce Cumhurbaşkanımız size yazdı, bizi Dünya Sağlık Örgütünüzün istatistik listelerine ekleyin dedi.

Sonra onu gören Başbakan Yardımcımız da size bir mektup göndererek aynı şeyi istedi.

Tabii Başbakanımız da bu işten geri kalmayarak, en son o da size bir mektup göndererek 'bizi görün' dedi.

Şimdi tabii siz, 'yahu madem hepiniz aynı şeyi isterdiniz, neden hep birlikte bir mektup göndermediniz?' diye sorabilirsiniz.

Ama bizde işler böyle dönmez, herkes kendi mücadelesini kendi adına verir.

Sevgili doktor, inanın bana bu durum Covid-19 salgını ile ilgili mücadelemizde de aynı şekilde sürdü.

Yani size mektup yazan büyüklerimiz, her kafadan bir ses anlayışı şeklinde, kendi kendileri ile kavga ederek, birbirlerini yalanlayarak, küserek, hatta kaçakçılıkla suçlayarak yoluna devam etti.

Böyle böyle devam ederek bügünlere geldik.

Sevgili Doktor Tedros,

Her üç büyüğümüz de size mektup yazarak, siyasi olarak tanınmayan, bir alt yönetim olan devletciğimiz adına, bizdeki vakaları ve ölümleri de sizin deftere kaydetmenizi istediler.

Her üçünün de aklında böyle bir kayıt yapılırsa, olur da aradan bizim devletin de tanınma yolu açılır içgüdüsünün olduğunu söyleyebilirim.

Ne olur kızmayın, kolay değil bizim işimiz.

Yıllardır bu toprak parçasında devletcilik oynayıp, 36 yıldır tanınma bekliyoruz.

Şimdi Covid-19 yüzünden adına 'yeni normal' denilen bir kavram var ya, işte o yeni normal kavramı içinde fırsattan istifade belki yerimizi alırız diye geliyor bu mektuplar size.

Öte yandan her üç büyüğümüzün de size yazdığı mektupları gözyaşları içinde okuduk. Ezilmiş mağdur ve mağrur bir halk olarak en azından böylesi bir girişim yapan büyüklerimizin bu tavrı hepimizi duygulandırdı.

Şimdi size bu üç büyüğümüzün de 11 Ekim'e ertelenen Cumhurbaşkanlığı seçimimizde aday olduğu bilgisini de vermek isterim. Bu durumda toplamda beş adayımızın bulunduğunu, hal böyle iken, size mektup yazmanın bir nevi seçim malzemesi olduğunu düşündüğümüzden, size gönderilmek için bekleyen en az iki mektubun da elinin kulağında olduğu müjdesini vermek isterim.

O mektupların da diğer bütün mektuplarda olduğu gibi 'bizi deftere yazın' tadında olacağını tahmin etmek güç değil.

Şimdi Doktor Tedros,

Bizim Covid-19 ile ilgili mücadelemizde yaşadıklarımızı size anlatsam, gerçekten inanmanız zor olacak ama kısaca değinmek isterim.

İlk vakamız 10 Mart'ta tespit edildi. Aynı gün okulları kapatarak doğru bir iş yaptık. O güne kadar Covid ile ilgili 'ayağımıza kursun sıkmayın, abartmayın' diyen bir Başbakanımız vardı.

Sonra karantina tedbirlerini tartışmaya başladık. Hatta Cumhurbaşkanının önerdiği 'Olağanüstü Durum' ilanı Bakanlar Kurulunda kavgalara yol açtı, iş Başbakanın 'asla sokağa çıkma yasağı ilan etmeyeceğiz' şeklindeki hezeyanına kadar vardı.

Cumhurbaşkanının 'Odur' ilan etme çağrısına herkes karşı çıktı, bu 'sivil darbedir' dendi. Halbuki adamcağız hep birlikte mücadele edelim tadında bir şey öneriyordu.

Neyse, Başbakanın asla ilan etmem dediği sokağa çıkma yasağı 13 Mart günü yürürlüğe girdi ve halkımız bu işe 2 ay kadar riayet etmeyi kendine görev bildi. Zaten en büyük başarımız da bu oldu.

Ancak ülkeye giriş çıkışlar 10 gün daha sürdü. O giriş çıkışlar sırasında bir sürü kavga kalaba, karantina tedbiri delinmesi gibi şeyler de yaşandı ama bunları boş verelim.

Sonra test yapma sorunları baş göstermeye başladı. Sizin sürekli 'test test test' diye çağrı yapmanıza rağmen biz bunu yanlış anlayarak 'pes pes pes' ettirecek kısır tartışmalar ve kavgalar içinde yolumuza devam ettik.

Böylece tüm ülke PCR ve Rapid testleri konusunda uzman hale geldi.

Fakat hükümetimizin güzide yetkilileri sizlerin gelişi güzel ve PCR testi yapın çağrınıza rağmen uzun süre bu sayılar çok az kaldı, Çin pazarından 2 avroya alınan güvenirliği bilinmeyen testlerle devam etti. Hala daha da öyle devam ediyor.

Bu arada, iyi saatte olsun, Sağlık Bakanımız da her gün değişik saatlerde hastalığın istatistiklerini bir şifre vasıtasıyla bizlere aktardı. Bizde onun verdiği şifre sayesinde saatlerce ahmak gibi elimizde kalem son durumumuzu bulmaya çalıştık.

Nihayetinde kör topal, bügüne kadar 20 bin civarında test yaptık ancak nüfusumuz ne olduğunu tam olarak bilmediğimizden sizlere tam bir istatistik veremiyorum, lütfen bağışlayın.

Bunun dışında Sevgili Doktor Tedros, ülkemiz Covid-19 ile mücadele ederken birbirinden ilginç olaylar da yaşadık. Mesela dünya tarihinde belki de ilk olacak şekilde karantina hastaları ziyaret edildi, birlikte fotolar çekilerek internetlere konuldu.

Ülkemizin siyasetçileri de yasaklara aldırış etmeden ziyaretler yaptı, sosyal mesafe kurallarını hiçe saydı. Ha bir de arada yaklaşık bir ay kadar meske takılsın mı takılmasın mı kavgaları da verildi ama bunda maalesef sizin de suçunuz var. Neden derseniz, sizler de ilk başlarda maskeyi sadece Covid-19 hastaları taksın dediğiniz için, uzun süre durum böyle gitti.

Neyse, nihayetinde maske taktırmayı başardık.

Sonra, zaman geçtikçe ve geçim sıkıntıları baş gösterdikçe, hepimiz dükkanları açmayı düşünür olduk. Yani bilirsiniz işte Sevgili Boris Abi'nin de uygulamak isteyip sonra vazgeçtiği 'sürü bağışıklığı' sistemi yani ölen ölür kalan sağlar bizimdir mantığı galip geldi, o yönde yol almaya başladık.

Sevgili Doktor Tedros,

Hemen kızmayın çünkü bizim devletimizin öyle parası marası yok. Beslemek sorunda olduğu bir sürü de insanı var. Hepsine bakamazdık, nitekim işler dayanılmaz hallere varınca dükkanları açmaya karar verdik.

Böylece vaka sayımız birdenbire, sizin hep söylediğiniz 'platoyu' yaratmadan sıfıra çakıldı ve öyle seyretmeye devam etti. Biz dünya tarihinde ender görülen bir icat ile, pozitif çıkan hastalarımızı 'ileri tetkik' diye bir ara durum yaratarak yine test ettik ve hepsini negatife çevirmeyi de başardık. Sırf bu başarımız için bile bizleri görmeniz gerektiğini düşünüyorum.

Neyse, uzun lafın kısası, İsa Peygamberin su üstünde yürüdüğü zamandan beri en büyük mucize böyle gerçekleşti ve Covid-19 adamızı terk etti.

Böylece yarım yamalak yaptığımız, hatta Başbakanın bile güvenilmez bulduğu testlerden sonra sizin ortaya koyduğunuz açılma şartlarından bir başkası olan plato işini de böyle hallettik.

Ha bir de pandemi hastanesi işi var, o çok daha ayrı bir olay.

Öyle ki salgının ilk çıktığı günden beri 4-5 hastaneyi topaç misali pandemi hastanesi ilan ederek günlerimizi geçirdik. Sonra hükümetimiz de Çinlilere özenerek sayılı günlerde bir hastane yapma sözü verdiler. Ancak bizim canımız, cinimiz çok güçlü olmadığı için bu işi 45 günde yaparız dedik. Sosyal medyamız günlerce geri sayım yaptı ancak nafile.

Geldiğimiz noktada ortada pandemi mandemi hastanemiz yok.

Olmayacak da ama siz bizi gene da istatistik listenize katmak durumundasınız.

Dolayısıyla Sevgili Doktor Tedros,

Ekselansları, biliyorum pek bir meşgulsunuz, pek bir işiniz başınızdan aşkın.

Ancak belki bilirsiniz, bizim Zeki Müren'in o meşhur şarkısında sözünü ettiği gibi, bir beş dakikacık ayırıp bizim mektuplara bir cevap vermenizi heyecanla bekliyoruz.

Gerçi ben geçenlerde sizin adınıza bu yazılan mektuplara cevaben bir makale yazdım, başlığını da fiyakalı olsun diye 'Who are you?' diye koydum ama siz ne olur öyle cevaplar yazmayın.

Bir şekilde bize cevap vermenizi, bizleri de görmenizi istiyorum çünkü.

Ayrıca tekrardan hatırlatmam gerekecek olursa, size mektup yazan üç büyüğümüz de seçimlerde aday.

Dolayısıyla hangisine cevap verirseniz o bir adım öne çıkacak demektir.

Siz belki farkında değilsiniz ama sizin vereceğiniz ya da vermeyi umut ettiğimiz cevaplarınız bizim seçim yarışına etki edecek bir heyecan yarattı, bunu da bilmenizi isterim.

Sevgili Doktor Tedros,

Mektubuma burada son verirken, size saygı ve şükranlarımı sunarım. Umarım tez zamanda büyüklerimizin size yazdıkları mektup ya da mektuplara cevap verme fırsatı bulursunuz.

Bunun dışında, Kıbrıs halkı olarak da size, Covid-19 salgını sırasında insanlığa yaptığınız katkılardan dolayı teşekkürü borç biliriz.

Siz o ne dediğini bilmeyen Trump'a da bakmayın, onun da kendi küçük siyasi planları var, takmayın.

Best wishes,

Ulaş Barış

Joker

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.