'Beylik' haberi…

Yayın Tarihi: 18/05/20 12:03
okuma süresi: 7 dak.

Geçen hafta boyunca bütün programlarımda, hafta sonu yaşanacak olan olağanüstü sıcakların bir yangına yol açabileceğini söyleyip durdum.

Mayıs ayı sıcaklık ortalamalarının neredeyse 10 derece üstü olan bu duruma ovalardaki ot boyunu ve yine ekinlerin biçilme dönemi olmasını da eklerseniz tehlikenin büyüğünü anlamak pek de zor değildi.

Ve yine programlarda, bu düzenin en kullanışlı beylik haberlerinden olan, her yıl göz göre göre çıkan yangınlarda olmadığı için yerin göğün inlediği yangın helikopteri meselesini de gündeme getirdim.

Bilirsiniz işte, yangın çıkar, helikopter yoktur, göz göre göre ormanlar yanar durur, o mesele.

Bütün bunlara her zaman ek olarak söylediğim ve Korona meselesi çıkmadan gündemin en üst sıralarında bulunan, aylarca durmayan Avustralya yangınlarının da sebebi olan küresel ısınma krizine sürekli atıfta bulundum.

Aslına bakarsanız Korona öncesi programlarımda sürekli konuştuğum meselelerden bir tanesi Kıbrıs sorunu ise, diğeri de küresel ısınma oldu diyebiliriz.

Mesela 2000 yılından beri yaşanan 19 yazın 17 tanesinin tarihin en sıcak yazları olduğunu zaten biliyorduk.

Yine bu yılki Ocak ayının tarihin en sıcak Ocak ayı olduğu da kayıtlara geçmişti.

Hatta 2019 yılının en çarpıcı haberinin, aslında 2016 yılında meydana gelen ama 2019 yılında çözülebilen ve yaklaşık 100 bin penguen yavrusunun boğularak öldüğü Antartika'daki ani buzul erimesi haberi olduğunu da programlarıma, makalelerime konu etmişliğim vardır.

Tüm bunları bir araya getirdiğimiz zaman, dünyada ortaya çıkan bu feci krizin adamızı pas geçeceğini düşünmek elbette ki saflık olurdu.

Nitekim, Cumartesi günü, kendi sosyal medya hesabımdan, içinde yaşadığımız düzenin kendine has sorun çözememe hastalığının beylik haberlerinden olan yangın helikopteri meselesinin bu yıl beklenenden önce raflardaki yerini alacağını düşündüğümü de yazdım.

Attığım iletinin üzerinden 24 saat geçmeden, belki de adanın en güzel ormanlarının bulunduğu bölgesinde bilindik görüntüler eşliğinde çaresiz bir yangın çıktı.

Yine aynı çaresizlik içinde kış aylarında çokça gidip gezdiğim, kuş sesleri arasında ruhumu dinlendirdiğim o muhteşem ormanların küle dönüşmesini izledim.

Hele de aralarında en son lise yıllarında gidip gezdiğim Kalkanlı'daki anıt ağaçların olması beni daha da derinden üzdü.

Yaşayan en eski Kıbrıslılar olan o ağaçların, bizim en eski köklerimizin, canavar alevlere yenik düşmesini canlı yayında izlerken neden o ağaçlara gidip son bir kez daha sarılacak fırsatı bulamadım diye kendime de kızdım.

Bazıları bu görüntülerin her yıl ortaya çıkmasını eleştirenler için 'öğretilmiş çaresizlik içinde sadece konuşup ortaya çözüm koymuyorlar' lafını yakıştırmaktadır.

Ben ise bu arkadaşlara cevaben, defalarca iktidara gelip gitmelerine rağmen muhalefette iken sorun gördüklerini iktidara geldiklerinde es geçmeleri, hiçbir şey yapmamaları yüzünden 'yaşanılan/yaşattırılan çaresizlik' nitelemesinde bulunuyorum.

Sonuçta değişen hiçbir şey olmuyor ama ormanlar yanmaya devam ediyor ve bunlar biz gazetecilerin kendi özel dosyaları içinde sakladığı, haber bulamayınca oradan alıp çıkardığı, sayfalar dolusu haber makale yazdığı ancak çözümü olmayan 'beylik' haberlerine dönüşüyor.

Haliyle yazdığım bu makale bir 'beylik' makalesidir. Bugün tüm gazetelerin manşetlerinde okuduğunuz 'yandık, yine yandık, gene yangın' gibi haberler de aynı basma kalıp 'beylik' manşetleridir.

Çünkü içinde yaşadığımız bu düzen, bu sistem kendi çözümlerini üretme konusunda kısırdır, vizyonsuzdur ve cahildir.

Elbette, içinde yaşadığımız çağda, küresel ısınma yüzünden bu yangınların riski çok daha artmıştır.

Ancak buna halkımızın genel olarak çevre duyarsızlığını da eklerseniz işler daha da tehlikeli bir hale girer.

Ormanları çok seven, oralardan çok çöp toplayan, elinden geleni yapan bir vatandaş olarak daha açık konuşmam gerekirse, çevre cahili, pis bir toplum olduğumuzu söylemem ayıp kaçmaz.

Bütün bunlara içinde yaşadığımız sistemin çözüm üretme kabızı hükümetlerimizi de eklediğimizde, dün yanan Akdeniz ormanlarının son olmayacağını, yarın da başka güzide ormanlarımızın yanacağını söylemek güç değildir.

Dolayısıyla sevgili dostlar, çevre bilincinden yoksun bir halkın seçtiği yöneticiler de çevre bilincinden uzak olurlar. Çevre bilincinde uzak olununca çevre için atılması gereken ivedi adımlar atılmaz hep ötelenir. Bu da, bu makalenin başlığı olan beylik haberlerini sürekli ve sıkıcı hale getirir.

Lakin bu makaleyi, dünkü felaketin içindeki tek olumluluk olan bir hususla bitirmek istiyorum.

O da elbette ki, Güney Kıbrıs'tan bu kez sorunsuz, sıkıntısız gelen ve askeri bölgelere yakın olmasına rağmen, oralarda uçup yangını söndürmeye katkı koyan hava araçlarının varlığıdır.

İki yıl önce Trodos yangınında gösterilmeyen, ondan çok önce 1995 Beşparmak felaketinde gösterilmeyen, konuyla ilgisi yok ama son Korona olayında gösterilmeyen dayanışma bu kez gösterildi ve felaketin boyutları bir nebze olsun hafifletildi.

Umarım her iki taraf da ortak düşmanlara karşı birlikte, iş birliği içinde mücadele etmenin faydalarını bu kez anlar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları