Kokuşmuşluk...

Yayın Tarihi: 15/06/20 17:12
okuma süresi: 7 dak.

Hafta sonu yaşanan özel jet olayı bugünkü meclis oturumunun ana gündem madesi oldu. 

Meclis TV'sinde izlenme rekorları kıran oturum içinde yaşadığımız rezil düzeni bir kez daha deşifre etmesi açısından tarihi oldu diye düşünüyorum. 

Nereden bakarsanız bakınız rezalet, nereden bakarsanız bakınız skandal olan bu durum karşısında uzun saatler süren oturumda hükümetin ortaya koymaya çalıştığı savunma argümanları gelen sorular karşısında kumdan kaleler gibi yıkılmış, sulara karışıp yok olmuştur.

Başta Tufan Erhürman olmak üzere, CTP'li vekillerin nokta atışı sorularına diğer muhalefet vekillerinin de katılmasıyla birlikte zaten konuyla ilgili diyecek pek bir şeyi olmayan hükümetin paramparça oluşunu canlı yayında tüm memleket seyretti.

Seyretti seyretmesine de, işin sonunda kim ne hesap verecek belirsiz kaldı.

İstifa denilen onurlu davranışın bu coğrafyada nadir görülen bir durum olduğunu elbette biliyoruz ancak siyasi rezalet konusunda hiçbir şeyin şaşırtmadığı, şaşırtmayacağı bendeniz bile bu durum karşısında yüzüm kızarık bir şekilde bu satırları yazıyorum.

Ortada olmayan bir Bakanlar Kurulu kararı, buna rağmen özel ayrıcalıkla itfaiye kapısından girilen bir sorma gir hanı, olaydan habersiz bir belediye başkanı, konuya nasıl ve ne şekilde müdahil olduğu gayet şüpheli olan bir birlik başkanı, ekiptekilerin görevi, gümrük memurlarının uçağı kontrol etmemesi gibi bir sürü bilinmez durum vardır.  

Şimdi durup size son 36 saatte yaşananları tekrar anlatacak değilim ancak, dün akşamki açıklamalarına bakılırsa, yaşananlara isyan edip hükümetten ayrılması an meselesi hissiyatı yaratan Halkın Partisi'nin bugün konuyla ilgili tutumunda yumuşama olduğunu söylemek, hem Ulaştırma Bakanının hem de Dışişleri Bakanının yaptığı konuşmalara bakınca gayet mümkün gibi durmaktadır. 

Daha 15 ay önce, Demokrat Parti Genel Başkanının 'etik değil ama yasal' diye nitelenen arsa işini büyük bir namus meselesi yapan ve hükümeti yıkan HP'nin bugün bu olaylar karşısında geldiği durum, kusura bakmasınlar ama içler acısıdır.

Bu noktada, eski bir Kıbrıs özdeyişinin de altını çizdiği üzere 'neydi olacağı?' deyip bugün yaşananları biraz daha irdeleyelim.

Çünkü sabah meclis öncesi Turizm Bakanının, Müteahhitler Birliği Başkanını da yanına alıp basın toplantısı yapması, birlik başkanının olaya tepki gösteren basını ve kamu oyunu neredeyse 'yatırım düşmanı' ilan etmesi ile başlayan rezaletler silsilesi, meclis oturumunda da sürüp gitmiştir.

Kürsüye her gelen bakanın sorulardan bunalıp bir lase kürsüden kaçması, sonra geri dönmesi, ardından yaptıkları açıklamalar ile olayda ihmali bulunan kurum ya da kişilerden kimsenin haberdar olmamasıyla birlikte sürekli top çevirmeleri, bu hükümetin madden-manen bittiğinin resmi idi.

Uzun süre söz almamak için direnen Sağlık Bakanımızın en sonunda vekilleri kırmayıp, sorulara cevap vermek ,için kürsüye gelmesi, ardından da lafı eveleyip gevelediği için tepki gösteren muhalefet vekillerine "bırakacaksınız konuşayım? Zaten hiç konuşmak istemem" diye cevap vermesi durumun tam özeti olarak dikkat çekmektedir.

Haliyle olanlar konusunda hiçbir bakan ya da kurum konuşmak istememekte, işin unutulmasını arzu etmektedir.

Bu konuda kendilerini anlamak mümkündür çünkü Bakanlar Kurulu denilen kurumun içinde birden fazla hükümet yer almakta ve bu hükümetcikler kendi özerk yönetimlerini sürdürmektedirler. 

Bu yüzden de ilk sahne alan Turizm Bakanının "gelenler özel kıyafetlerle bölgede inceleme yaptılar" şeklinde açıklama yapmasının ardından sahne alan Sağlık Bakanının "girdikleri karantina otelden dışarı çıkmadılar" şeklinde ifadeler kullanması, her hükümetçiğin ayrı özerk yönetimi olduğu için normal karşılanmalı diye düşünüyorum.

Yani memlekete Ercan'da bulunan ve 'yeni normalimizin' ironik bir işareti olarak adına 'İtfaiye kapısı' denilen kapıdan giren kişilerin burada bulundukları sürede ne yaptıkları bilinmemektedir.

Dolayısıyla bugün meclis kürsüsünde konuşan iki bakanın ifadelerine ek, Lapta Belediye Başkanının yaptığı "bizim ziyaretten hiç haberimiz yok" şeklindeki açıklama ile birlikte, adına birdenbire 'Marina İnceleme Teknik Komitesi' denilen bu kafilenin ziyareti bir sır olarak durmaktadır.

Ancak yine de bilinen bir şey olduğunu söylemek mümkündür.

O da bu hükümetin bittiğidir.

Aslına bakarsanız biten sadece bu hükümet değil, komple bütün bir sistemdir.

Son 48 saattir Lefkoşa halkının üstüne kabus gibi çöken tavuk dışkısı kokusundan daha kesif bir koku, ülkemizin içinde yaşadığı sistem ve ekipmanları üzerinden gelmektedir.

Ve sizi temenni ederim, bu besleme sistemi altında yaşadığımız sürece, ne o koku, ne de diğer koku bitmeyecektir…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.