Gereğini yapın... İstifa edin…

Yayın Tarihi: 22/06/20 18:42
okuma süresi: 6 dak.

İçinde yaşadığımız düzenin geldiği içler acısı durum, bugünkü meclis oturumundan bir kez daha gözler önüne serildi.

Canlı yayında izlediğimiz skandallarla dolu bu tarihi oturum hakkında makale yazmak gerçekten çok zor.

Zor çünkü nereden başlayacağımı, nasıl kurgu yapacağımı ve halk dilinden konuşacak olursam "hangi birini yazacağımı" seçmek çok zor.

Başbakanın kürsüdeki hareketleri, lafları, kendisine yöneltilen sorulara verdiği değişken cevapları mı yazayım?

"Zaten konuşmak istemem, konuşturmayın" demesi, ardından "jet ile ilgili haberim yok. 3 kişi dediler 9 kişi oldular" demesi, sonra bakanla ilgili Cumhurbaşkanına yazılı metin götürmesine rağmen garip bir şekilde "ikinci atama yoktu, sadece istişare ettik" demesini mi metne dökeyim?

Bakanı atamaya çalışmadı, jeti getirmedi, hiçbir şeyden de haberi yok…

E peki kim yaptı bütün bunları?

Kendimden şüphe etmeye başladım, acaba ben mi yaptım?

Öte yandan bu satırları yazarken aklıma horoz güreşi yapılan bir yeri basan polisin başına gelenlerin anlatıldığı ve kulaktan kulağa dolaştığı için 'şehir efsanesine' dönen o komik hikaye geliyor.

Gerçi sözlü ve kaideli anlatıldığında çok daha komik oluyor ama meseleyi irdeleme açısından yine de denemek istiyorum...

Efendim, hikayeye göre eski zamanın birinde Kıbrıslıların pek sevdiği horoz güreşi ile ilgili bir ihbar alan polis, söz konusu mekanı basmış.

Polis tam içeri girmiş, tutuklamalara girişecek, birileri binanın elektriğini kapatmış, etrafı karartmış.

Maksat karanlıktan faydalanarak oralardan tüymek tabii.

Ancak tam o anda hızlı davranan bir polis horozculardan birini kıskıvrak yakalayınca, arkadaşları onu polisin elinden almak için harekete geçmiş.

Sonuçta arbede çıkmış ve bir kör dövüşü yaşanmış.

En sonunda elektrikler tekrar açıldığında horozcu iki seksen yerde yatıyormuş.

Onu gören bir arkadaşı üzerine eğilip sormuş: "Kim vurdu sana?"

Bunu derken de aynı anda yerde yatan polisi görmüş ve hemen lafını değiştirmiş: "Kim vurdu polise?"

Tabii ki kimse vurmadı, görmedi, duymadı, bilmedi…

Bütün olanlar bir hikaye sadece, bir masal...

Tam da bu olaydaki gibi.

Öyle ya, dünkü tartışmaların en kritik anında, özel jet ile ilgili polisin sunduğu ön raporu bulup kürsüden okuyan ve bir nevi 'hükümetin selasını' okuma şerefine erişen Serdar Denktaş'ın yaptığı o konuşmadan anladığımız üzere, bu yaşananlardan tüm hükümet sorumludur.

Çünkü bizzat başbakan tarafından görevlendirilen polisin rapora yazdıklarından da anlaşılacağı üzere, uçağın Ercan'a indiği andan itibaren yaşananların neredeyse tümü de yasa dışı şeylerdir.

Alanda gümrük memurlarının olmaması, itfaiye kapısında ülkeye girilmesi, gidilen otelin karantina oteli olmaması, orada bulunan kayıtların silinmesi, gelenlerin hem Girne hem İskele hem de Mağusa'da özel ziyaretler yapması gibi hususlar sadece Turizm ve Çevre Bakanının sorumluluk alanında değildir.

Sadece onun görevine son verilmesi yetmez, yetemez.

Dolayısıyla Sayın Başbakanın dün meclis kürsüsünde "bilemedim, edemedim" gibi konuşması, "konuşmak istemiyorum" demesi tam anlamı ile bir skandaldır.

Kürsüden özür dilemesi ise en basitinden kendini kurtaracak bir davranış değildir.

Ardından kürsüye gelen Başbakan Yardımcısını, "yaptık ama bunları da yaptık" demesi, işin yasal konularında hukuksuz durumlar olmasını kabul etmesi sonrası hiçbir şey olmamış gibi hayatın devam etmesi de mümkün değildir.

Çünkü o polis raporunda yazanlar, bu ülkenin ne kadar sorma gir hanı haline geldiğinin, isteyenin istediğini yapabileceğinin ve ondan da önemlisi, kent kent gezen o kişilerin karıştıkları mekanlar içinde halkın sağlığının potansiyel olarak nasıl tehlikeye atıldığının açık birer emaresidir.

Hal böyle olduğuna göre, bunun siyasi bedelinin ödenmesinden başka bir çare yoktur.

Bu işi temizlemenin tek yolu da toptan istifadır. 

Gelinen noktada yapacak başka hiçbir şey kalmamıştır.

Gerçekten çok samimi bir şekilde söylüyorum...

Eğer bu ülkenin geleceğini düşünüyorsanız bunu yapmanızdan başka hiçbir çıkar yol yoktur.

Gereğini yapın...

İstifa edin...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları