Kon-Tiki, Pandemi Hastanesi ve bir usanma hikayesi…

Yayın Tarihi: 09/07/20 17:54
okuma süresi: 6 dak.

7 Ağustos 1947'de, Thor Heyerdahl önderliğindeki 6 kişilik Norveçli kaşif ekibini taşıyan ilkel bir sal Büyük Okyanus'un derinliklerindeki Tahiti'nin 740 kilometre açığındaki Raiora mercan kayalıklarına varır.

Heyerdahl'ın ölümü göze alan bu çılgın ekibinde Bengt Danielson, Erik Hesselberg, Torstein Raaby, Herman Watzinger, Knut Magne Haugland da vardır.

Adına 'Kon Tiki' dedikleri tamamen ilkel yöntemlerle ve şekilde yaptıkları 14 metrelik bir salla, 28 Nisan 1947'de Peru'dan başlayan bu muhteşem deneysel yolculuk azgın dalgalar, korkunç fırtınalar arasında tam 101 gün sürmüş ve toplamda 6900 kilometrelik yol aşılmıştır.

Norveçli büyük kaşif Roland Amundsen'in izinden giden Heyerdahl, aynen onun Güney Kutbuna giderken yaptığı gibi ölümü göze almış ve Polinezya yerlilerinin aslında Amerika'dan oralara gittiğini, hem de binlerce yıl önce bunu yaptığını böylece ispat etmiştir. Bu da sebep mi demeyin, çünkü uygarlık tarihinin en kadim tartışmalarından olan bu konu hala daha çeşitli platformlarda sürmekte, insan denen yaratığın nasıl ve nerelerden yayıldığı noktasında şüpheler devam etmektedir.

İşte Kon Tiki, bu bağlamda Güney Amerika'nın yaşamış en büyük uygarlıklarından olan İnka'ların yaradılış tanırısı Viracoca'nın 4 adından birisidir ve Heyerdahl, bu büyük uygarlığın binlerce yıl önce yaptığına inandığı o yoluculuğu onurlandırmak için bu ismi seçmiştir.

Konu 1940'ların ikinci yarısında gündeme ilk geldiğinde, arkadaşları ve bilim dünyası Heyerdahl'a bu çılgınlıktan vazgeçmesi için çağrılarda bulunurlar.

Ancak o da her kaşif gibi ölümsüzlüğe susamıştır, tüm çağrıları reddeder ve Peru'ya giderek oradaki hükümetin de yardımıyla Güney Amerika'ya özgü bir tür olan balza ağacından bir sal yapmaya koyulur.

Oldukça hafif bir ağaç olan balzanın odunları bu maceralı yolculuk için tam da biçilmiş kaftandır.

En sonunda salı bitirip denize açılan ekip, binlerce yıl önce aynı yolculuğu yapan İnka'lardan farklı olarak demir bıçak, bir miktar ip ve bir radyo vericisinden başka hiçbir şeyi yanına almaz.

Güney Pasifik denizlerinin o bilindik sert fırtınaları arasında, bir ara mürettebattan birisinin de denize düşüp tekrar bulunmasının ardından köpekbalıkları ile dans ederek süren bu inanılmaz yolculuk 101 gün sonra Tahiti açıklarında başarıya ulaşır.

Yolculuktan 3 yıl sonra 'Kon Tiki'nin macerası' adlı bir kitapta olanları anlatan Heyerdahl'ın bu eseri dünyada tam 70 dile çevrilir ve yolculuk sırasında çekilen görüntülerden yapılan belgesel ise 1951 Oskar ödüllerinde heykelciğe uzanır.

Şimdilerde Norveç'in başkenti Oslo'da 'Kon-Tiki Müzesinde' sergilenen bu ilkel sal, insanlığın bir şeyi gerçekten başarmak isteyince illa ki başarabileceğinin net bir göstergesi olarak binlerce turistin alakasını çekmektedir.

Peki, diyeceksiniz ki 'neden bize bunları anlatıyorsun?'

E canım, binlerce yıl önce İnka'lar odun parçalarını birbirine bağlayarak koskoca okyanusu aşmış, yeni yerler keşfetmeyi başarmış. Sırf onların bu işi yaptıklarını ispat için Heyerdahl da aynı yolu izlemiş.

Yani istek olunca, yapılamayacak şey olmadığını, elinizde imkan olmasa bile en iyisini yapmaya çalışacağınızı düşünüyorum.

Bugün televizyonda izlediğim bir vekilimizin 'istenilse 15 gün içinde bu hastane yapılabilir' şeklindeki ifadelerini de duyunca, aklıma Kon-Tiki'nin bu efsanevi macerası geliverdi, ardından bu satırlar döküldü.

Gerçekten de, son 4 aydır süren bu tartışmayı düşündükten-ve içimi afakanlar bastıktan sonra- hükümete iki laf edeyim diyorum…

Allah aşkına be arkadaşlar, bir tane bina bulup, içine yatak, ventilatör ve diğer gerekli şeyleri de koyup, gerekli elektrik, su, yol alt yapısını düzenlemek ne kadar sürebilir?

Niye yapmıyorsunuz?

Niye ihale, mihale diye geveleyip, her gün sabahtan akşama kadar milletin bedduasını alıyorsunuz?

Adamlar binlerce yıl önce ağaç dallarını birleştirip sal yapıp dünyayı keşfettiler, siz ise insanlığın Mars'a gitmeye hazırlandığı bu günlerde 2 duvarı bir araya getirip, üzerine bir dam koyamıyorsunuz…

Gerçekten sizden de yarattığınız beyhude tartışmalardan da çok usandım…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.