Siyasi eşitlik, Türkiye, Anastasiadis ve barış denizi...

Yayın Tarihi: 21/07/20 16:54
okuma süresi: 7 dak.

Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan dün 20 Temmuz vesilesi ile yaptığı açıklamasında "Rum tarafı Kıbrıs Türkü’nün siyasi eşitliğini ve adanın doğal kaynakları üzerindeki eşit haklarını gecikmeksizin teslim etmelidir" ifadelerini kullandı.

Ardından törenler için adaya gelen yardımcısı Fuat Oktay, yaptığı konuşmada "Kıbrıs sorununun öncelikli olarak siyasi eşitlik temelinde çözümünden yanayız. Aksi takdirde egemen eşitlik temelinde çözülmesinden yanayız" ifadelerini kullandı.

Bugün konuyla ilgili çok güzel bir makale yazan ve Oktay'ın ifadelerini değerlendiren Yenidüzen'den Sami Özuslu'nın dediği gibi bu 'adına zeytinli bitta' demeden 'bittayı' tarif etmektir. Yani federal çözümü...

Pek tabii ki Sami Başkan'ın güzelce dizdiği makalesinde anlattığı gibi siyasi eşitlik, ortak federal devlette olacak olan bir şeydir, konfederasyon ya da iki devletli taksim projelerinde değil.

Dün TC basınında 20 Temmuz vesilesi ile kalem oynatan ve bir Türk tezi olan federal çözüm isteyenleri yerden yere vuran, bunu 'Rum'a yama olmak' olarak niteleyenlerin aksine, Türkiye Cumhurbaşkanı ve Yardımcısı, federal çözümün temel parametresi olan 'siyasi eşitliği' öncelik olarak görmektedir.

Unutanlar için hatırlatmam gerekirse, federal çözüm, iki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayan bir modeldir ve bu Rumların, 1977 Denktaş-Makarios Doruk Anlaşmaları kapsamında "büyük ve acı taviz" olarak tanımladıkları şeydir.

Elbette, Kıbrıs sorunu hakkında kulaktan dolma bilgilere sahip olan, işin siyasi yorumunu, sosyolojisini, jeo-politik nüanslarını bir kenara bırakın, bildiğiniz düz tarihleri bile bilmeyen kesimlerin federal çözümün felsefesini anlamalarını beklemek en basitinden naiflik olur.

Ancak bu noktalara girmeden, Türkiye'nin en yetkili ağızlarının, bizim hamaset cephesinin 'iki devletli çözüm' hayalinin yeni söylemlerinden olan 'egemen eşitlik' vurgusu yerine 'siyasi eşitlik' demesi hiç kuşku yok ki, söz konusu çevreler için tam bir hayal kırıklığıdır.

Yine son zamanlarda daha şık görünsün diye "AB çatısı altında iki devletli çözüm" denilerek "AB sosuna" bulanmaya, şirin gösterilmeye çalışılan bu formülün dünya ve uluslararası hukuk tahtında hiçbir geçerli akçesi yoktur.

Bunun dışında, Türkiye yetkililerinin verdiği siyasi eşitlik mesajı, Crans Montana'da sırf bu yüzden, "Rum toplumu siyasi erki paylaşmaya hazır değildir" diyerek son anda masayı deviren Rum Lider Nikos Anastasiadis'e de açık bir uyarıdır.

Bu mesaj, açıkça "siyasi eşitlik" yoksa "çözüm de yok" demekten başka bir şey değildir.

Bu bağlamda Rum Lider, 3 yıl önceki tutumunu tekrardan gözden geçirmeli ve çözümsüzlüğün değirmenine su taşımak yerine, Kıbrıslı Türk Lider Mustafa Akıncı'nın da 'olmazsa olmaz' diye nitelediği siyasi eşitliği kabul etmek zorundadır.

Çözüm için temel parametre olan siyasi eşitlik, aslında tartışma konusu bile değildir ama reel politik maalesef bu yönde tecelli etmemektedir.

Çünkü Kıbrıs sorunu 1974'ten beri bir nevi 'toprağa karşılık siyasi eşitlik' temelinde dönen, onun dışında 6.başlık olarak garantiler konusunda 'yeni bir düzenlemeyi' beraberinde getirecek pazarlık noktasındadır ve bu konuda 2017 Crans Montana zirvesi sonrası yaşananlar buna işaret etmektedir.

6 Temmuz 2017'de sonuçsuz olarak kapanan o zirve, Genel Sekreter Guterres'in de son raporlarına yansıdığı üzere bu kez "sonuç odaklı" ve "anlamlı" bir şeklide gayrı resmi de olsa tekrardan açılma potansiyeline sahiptir.

Bu konuda son 2 haftada Guterres dışında TC'li yetkililerin de peş peşe yaptığı 'diyalog' çağrıları umutların bir şekilde yeniden yeşermesine neden olmuş, yeni bir konferans için şans artmıştır.

Hep yazdığım ve günlük web yayınlarımda dile getirdiğim üzere, Kıbrıs sorunu nihayetinde uluslararası bir sorundur ve çözüleceği yer de uluslararası bir konferanstır.

Kuşku yok ki bu uluslararası konferansın parametreleri, yani aranan çözüm, federal çözümden başka bir şey olamayacağı yine uluslararası toplumun üzerinde geniş uzlaşıya sahip oldukları bir durumdur.

Bu durumda yapılması gereken şey federal çözüm tezine sıkı sıkıya sahip çıkmak, Rumların izlediği 'uzatma' politikasını destekleyecek hayal formüller yerine, tüm dünyanın kabul ettiği formülün peşinden gitmektir.

'50 yıldır federasyon görüşüyoruz' şeklinde 'softa şaşırtması' yapmaya taksimcilerin aksine, gerek Kıbrıs Türk halkının çıkarları gerekse de Türkiye'nin bölgesel çıkarları için yapılması gereken şey federasyon çözümünü zorlamaktır.

Tam bu noktada, yine dün çok anlamlı bir mesaj yayımlayan TC Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'ın da ifade ettiği üzere "Doğu Akdeniz'in bir barış denizi" olmasının yolu, Kıbrıs'ta gerek toplumlar gerekse de uluslararası toplum tahtında kabul gören federal çözümden geçmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları