Silah ambargosunu bitirme kararı bölgeyi gerecek...

Yayın Tarihi: 03/09/20 11:57
okuma süresi: 7 dak.

ABD'nin  Güney Kıbrıs'a 1987'den beri Ambargonun kaldırılmasına sağdan sola her kesimden tepki geldi.  Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanı ve diğer parti liderleri de dahil oldu. Türkiye Dışişleri de çok sert bir açıklama ile tepkisini gösterdi.

Ancak Kuzey Kıbrıs şu an seçim sürecinde. 11 Ekim'de bir seçim var.

Dolayısıyla bu gelişmeye herkesin bu şekilde cevap vermesi biraz da seçimle ilgilidir. Normal zamanda olsaydık, bir gün konuşulur, ertesi gün unutulurdu diye düşünüyorum.

Zira Ambargonun kaldırılması kararı yeni bir gelişme değildir. Geçen yıldan beri bir kaç kez gündeme geldiğinde, 1-2 gün süren tepkilerden sonra unutulmuştu.

Konu geçen yıl Amerikan senatosuna geldiğinde ve son dakikada tasarı içine eklenen Rusya ile ilgili iki madde yüzünden senatodan geçirilmedi.

Bu konuya değineceğim ancak öncelikle kararın kuzey ve güneyde yarattığı etkilere bakalım.

Şimdi bir kere 33 yıldır uygulanan ambargonun kaldırılması ile birlikte Rumlar F-35 ya da başka saldırı silahları alıyor gibi bir sonuç çıkarmayalım.

Çünkü yapılan şey 'Non-leathal weapon' denilen yani saldırı amaçlı değil, savunma amaçlı kullanılan bir takım silahların ham maddesinin ambargosunun kaldırılmasıdır. 

Dolayısıyla silah ambargosu kaldırıldı şeklindeki söylem, 'Rumlar silahlanıyorlar da saldıracaklar' şeklinde bir algı yarattı ama bu doğru bir algı değildir.

Kuzey Kıbrıs'ta hamaset üzerinden siyaset yapanlar, federal çözüm karşıtı olan odaklar oldukça güzel bir propaganda malzemesi olarak bunu hemen aldılar ve durumu 'federalistler Rumlarla çözüm yapmak istiyor ama onlar silahlanıp saldırıya hazırlanıyor, bunlarla çözüm olmaz' şeklinde bir söylemle çoğalttılar.

Muhtemelen bütün seçim süreci boyunca bu malzemeyi kullanacaklardır.

Öte yandan, sebebi her ne olursa olsun, hem de Dünya Barış Günü olan 1 Eylül'de, ABD'nin böylesi bir karar alması son derece manidar bir durumdur. Kıbrıs sorunu zaten yeterince komplike ve gergin durumdayken alınan bu karar işleri daha da germekten, daha da komplike hale getirmekten başka bir işe yaramayacaktır diye düşünüyorum. Bence alınan karar yanlıştır, barışa hizmet etmemektedir.

Konu tabii ki Güney Kıbrıs'ta da önemli gündem ve tartışma konusu olacaktır.

Çünkü Güney Kıbrıs'ta geleneksel olarak Ruslar ile iyi ilişkiler sürdüren Ana Muhalefet AKEL gibi büyük partiler vardır.

Ambargo kararı taslağına son anda eklenen iki maddenin açıkça Rusya'yı hedeflediğini düşünürsek, güney ile Rusya arasında artan bir gerilim izlememiz olasıdır.

Bahse konu iki maddeden birincisi bu tasarının geçmesi ile birlikte artık Rum limanlarının Rus savaş gemilerine ne yakıt ikmali ne de bakım servisi vermeyecek olmasıdır. Tasarıda bu açıkça yasaklanmıştır.

Bundan da önemlisi, ikinci maddede ise, Güney Kıbrıs'ta oldukça etkin bir şeklinde şirketler kuran, kara para akladıkları iddia edilen ve Rumlardan AB pasaportu alan Rus iş adamlarının bu faaliyetlerinin engellenmesi için ciddi tedbirlerin alınacağı sözünün verilmesi olmuştur. Bu noktada Limasol kenti özelinde faaliyet gösteren Rus iş adamları ciddi sıkıntılar yaşayacak demektir.

Panama Belgeleri (Papers) bildiğiniz gibi bu ilişkiler yumağını ortaya koyan belgelerdir. Tabii bu belgelerde Başkan Anastasiadis'in aile üyelerinin avukatlık ofisinin isminin geçtiğini de bir yerlere not etmek lazımdır.

Yukarıda da belirttiğim gibi bu adım zaten gergin ve komplike olan durumları daha da germekten, barış umutlarına darbe vurmaktan başka hiçbir şeye yaramayacaktır.

Bir kere kesin ve net olarak anlamamız gereken şey, Kıbrıs sorunu denen şeyin aslında Doğu Akdeniz genelinde hatta Ege sorununa kadar uzanan bir uluslarası sorun olduğundur. Yanlış anlaşılmasın, her şeyin odağında Kıbrıs vardır demiyorum ama bölgesel dengelerin huzura ermesi, tüm tarafların kazan kazan formülüne gelmesi için bu sorunun net olarak çözülmesi gerekmektedir.

Şimdi bu ambargo iptal kararı ile gördüğümüz şey, bu bölgede bulunan uluslarası sorununun aslında en tepesinde dünyanın süper güçlerinin bulunduğunu gerçeğini bir kez daha göstermesidir.

Sonuç olarak, ambargo kararı elbette ki dengeleri değiştirme açısından, durumları germe açısında son derece kritiktir demek mümkündür.

Belki sembolik sayılabilecek bir düzeydedir ama kabul edilebilir bir yanı yoktur.

Belli ki bölgede kartlar bir kez daha dağıtılmakta, saflar belirginleşmektedir.

Ancak Doğu Akdeniz'in bu kadar gerginliği kaldırması mümkün değildir.

Yapılması gereken şey, Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ın iki tarafı başta olmak üzere, AB gibi aktörlerle belki BM Güvenlik Konseyi üyelerinin de olacağı bir diyalog masası kurulması ve Doğu Akdeniz denkleminin burada çözülmesi olacaktır.

Bunun dışında elimizdeki diğer seçenek maalesef çatışmadır ve açıkçası bir gazeteci olarak, konuyu uzun süredir takip eden birisi olarak, savaş tehlikesinin hiç bu kadar yakın olduğu bir zamanı yaşadığımızı hatırlamıyorum.

Umarım içimdeki bu kötü düşünce asla hayat bulmaz, çünkü biliyoruz ki en kötü barış, savaşlardan iyidir.

*Sputnik Gazetesi'nden Elif Sudagezer'le yaptığım söyleşiden derlenmiştir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları