Cumhurbaşkanı, Başbakan ve talihsiz ifadeler...

Yayın Tarihi: 31/05/21 12:58
okuma süresi: 7 dak.

Sedat Peker'in videoları sonrası itirafların yaşandığı Kutlu Adalı dosyasında mecliste kurulan ve nasıl çalışacağı konusunda süren belirsizlik dışında hiçbir gelişme yok. Bilakis, konuyu özünden saptırmaya çalışan bir Cumhurbaşkanı ve Başbakan var.

Ha bir de polis, savcı ya da yargı ortaya atılan bu iddialarla ilgili harekete geçmezken ve sadece basın olayın üzerine giderken, yine de "basın bunu yazmadı, demek ki onun adamı", "basın şunun adını vermedi, e zaten bunların ne olduğu belli" diye atıp tutanlar var ki bunlara cevap verip değerli vaktinizi almak istemiyorum.

Belli ki Sedat Peker'in, Adalı cinayetiyle ilgili söylemlerinin ardından gidip polise ifade veren Atilla Peker ve sonrasında olayın kilit isimlerinin Peker kardeşlerin ifadelerini tek tek doğrulaması belli ki yetmemiş.

Görünüşe göre de yetmeyecek.

Mesela Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bu sabah katıldığı bir TV programında "Yeni bir şey varsa polisimiz gereğini yapacaktır. Meseleyi kullanıp ülkeyi germek adına, KKTC’nin kendi kendini yönetemediği, sorumluluklarını yerine getiremediği, siyasi iradenin burada olmadığı, ülkenin başka yerlerden yönetildiği gibi alt yönetim algısının yerleşmesi için yapılanların doğru olmadığını söyledim…Güya bizim polisimiz, faillerin bulunması için takip yapmamış gibi konuşmalar yapılıyor… Yeni bir şey varsa polisimiz gereğini yapacaktır” demiş.

Sayın Cumhurbaşkanı herhalde bilmiyordur ama, AİHM, Türkiye'yi, 2005'de aldığı kararında "yeterli soruşturmayı yapmadığı" gerekçesiyle mahkum etmiştir. Aynı AİHM, olay KKTC'de meydana gelmesine rağmen, KKTC'yi Türkiye'nin bir alt yönetimi olarak görmesinden dolayı, üst yönetimi, yani Türkiye'yi yargılamıştır, suçlu bulmuştur.

Konuyu "AİHM zaten Türk düşmanıdır" şeklinde algılayacaklar olduğu için eklemem gerekirse, o davanın kararını alan AİHM yargıçları arasında Rıza Türkmen diye bir Türk de vardır.

Dolayısıyla Ersin Bey'in cinayetle ilgili ifadeleri, konuyu sanki de iç siyasetin bir malzemesi yapılmaya çalışıldığı yönündeki ifadeleri tek kelimeyle talihsizliktir.

Bu arada Ersin Bey gibi talihsiz talihsiz konuşup duran bir başka kişi de Başbakan Ersan Saner'dir. Hatta Ersan Bey, Ersin Bey'den daha talihsiz açıklamalar yapmaktadır demek gerekmektedir.

Zira bu sabah Kıbrıs Postası TV’de gazeteci Gökhan Altıner’in sunduğu “Sabah Postası” programına telefonla bağlanan Başbakan Saner "bir iddia üzerine (cinayetin) bu kadar gündeme gelmesini doğru bulmadığını” ifade ederek, “Ailenin acılarını canlandırmanın doğru olacağını düşünmüyorum” demiş.

Kusura bakmayın Sayın Başbakan ama bu kadar geniş yüreklilik, bu kadar vurdumduymazlık fazla değil mi?

Bir yandan ailenin acılarını canlandırmaktan bahsederken, öte yandan da ortada bir sürü yeni itiraf, doğrulama ve ifade varken cinayetin konuşulmasını "doğru bulmamak" ne demektir?

Daha geçen gün, sizin partinizin de onay verip mecliste kabul ettiği cinayetin araştırılmasıyla ilgili komisyon kurma teklifi nedir o zaman?

Madem "gündeme gelmesini doğru bulmuyorsunuz" neden komisyonun kurulmasına onay verdiniz?

Dostlar alış-verişte görsün diye mi?

Böyle talihsiz ifadeler olabilir mi?

Bir de kalkmış ailenin acılarının canlandırılmasından bahsediyorsunuz. Belki danışmanlarınız ya da dostlarınız size söylememiştir ama esasında ailenin acılarını daha da artıran şey cinayetin yeniden gündeme gelmesi değil, bilakis, gündeme gelmesine rağmen sizin yaptığınız bu "rahat" açıklamalardır.

Yine Cumhurbaşkanı ve Başbakanın ifadelerine bakacak olursak, her ikisinin de "yeni bir olgu çıkarsa, polisimiz gereğini yapar" dediğini görürüz.

Yani ortada Kutlu Adalı'yı öldürmek üzere adaya gelen ancak başaramayan bir tetikçinin ifadeleri var ve üstelik, yaptığı bu ziyaret dönemin yetkilileri tarafından da bir bir doğrulandı ancak bunlar yeni bir "olgu" değil, öyle mi?

Ya da şöyle soralım: KKTC'nin meclisi, bu itiraf ve doğrulamaları bir "olgu" kabul ediyor, soruşturma komisyonu kuruyor ama KKTC'nin polisi, savcılığı veya yargısı, bunları bir "olgu" olarak kabul etmiyor, kılını oynatmıyor mu?

Böyle bir garabet olabilir mi?

Gerçekten samimi soruyorum, siz hayatınızda böyle bir şey gördünüz mü?

Demokrasinin en temel prensiplerinden olan "güçler ayrılığı" ilkesine göre, bir ülkenin yasaması ve yürütmesi (hükümet partileri de olumlu oy verdi) bir cinayet ile ilgili soruşturma yapılmasına karar verirken, üçüncü güç olan yargı hiçbir şey yapmadan oturacak mı?

Bu durumda mecliste kurulan soruşturma komisyonunun akıbeti, bundan önce 1997 ve 2001'de kurulup sonuçsuz kalan komiteler gibi olacak demek doğru olmaz mı?

Tabii ki de doğru olur.

Haliyle, Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bu talihsiz ifadelerinden yola çıkacak olursak, Adalı cinayetinin aydınlığa kavuşturulmasına yönelik umutların az olduğunu, sadece ailenin değil, kamuoyunun da bu konuda pek bir 'umutsuz' olduğunu söylemek zorundayız.

Öte yandan, Cumhurbaşkanının ifadelerindeki "alt yönetim" vurgusunun aslında tam da gerçek bir durumun tezahürü olduğunu da görürüz.

Sayın Cumhurbaşkanı en son Cenevre'de kurulan masada "siz daha Anayasa Mahkemesine sahip çıkamıyorsunuz, nasıl eşit egemenlik istersiniz?" minvalinde laflar duymuştur. Aynı masada Türkiyeli yetkililerin de duyduğu şey "alt yönetiminize eşitlik mi istiyorsunuz?" şeklinde ifadeler olmuştur.

Çok belli ki, bundan sonra kurulacak olan masada söylenecek olan şey ise muhtemelen şudur: "Siz daha bir cinayet olayını araştıracak kapasiteye sahip değilken, nasıl eşit egemenlik ve devlet istersiniz?"

Buyurun, bunlara cevap verin…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Ulaş BARIŞ yazıları