Sorgulayıcı nesiller yetiştirmeyen toplumlar cahil kalırlar

Yayın Tarihi: 09/01/20 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Önce soruları soralım:

Gerçek nedir?  Bir ifadeyi nasıl veya niye doğru veya yanlış olarak tanımlarız?  Nasıl karar veririz? Bilgi mümkün müdür? Bildiğimizi nasıl biliriz?  Doğru bilginin kökeni ve sınırları nelerdir, nasıl oluşur? Ahlaken doğru veya yanlış hareketler veya değerler arasında bir fark var mıdır? Hangi hareketler doğrudur, hangileri yanlıştır? Değerler mutlak mı, izafi midir? Yani nasıl yaşamak gerekir? Ahlakın kaynağı nedir? Gerçeklik nedir ve neler gerçek olarak nitelendirilebilir? Gerçek olan şeylerin doğası nedir? Bazı şeyler algımızdan bağımsız olarak var olabilir mi? Zaman ve mekânın doğası nedir? Düşünme ve düşüncenin doğası nedir? Birey olmak ne demektir?

Güzel nedir? Güzel şeylerin farkı nedir? Sanat nedir? Estetik izafi midir? Belirli sınırları var mıdır?

Din kavramının kökeni nedir? Varlık, zaman ve mekân arasında ne tür bir bağ vardır? Esasen bu kavramlar arasında herhangi bir bağ var mıdır?

Biliyor musunuz, bu soruların sonu yoktur. Çünkü insanlık sorarak ilerledi ve ilerlemektedir. Doğruyu ve yeniyi öğrenme merakı dünyanın insanlık adına ana dönüş nedeni gibidir. “Gibidir" diyorum çünkü elbette bunun da izafi olup olmadığı sorgulanabilir.

Her şey sorulmalı, cevabı aranmalı, sormaktan ve cevap aramaktan asla korkulmamalıdır. Nesiller, sorgulayıcı, araştırıcı, ilerici amaçlar için eleştirici bir şekilde yetişmeli, hayatın dinamikleri, neden sonuç ilişkileri irdelenerek güçlendirilmelidir. Genç nüfus bu sorgulamayı çocuk yaşta hatta ilk kolluk gücü olan ailesinden öğrenerek başlamalı, geliştirici merakın tadı ile yetiştirilmelidir.

Soran ve sorgulayandan korkanlar, kendi becerileri sınırlı, kapasiteleri düşük, geldikleri noktayı hak etmeyen, her an mevki ve kazanımlarını cahillikleri nedeniyle kaybedebilecekleri korkusu taşıyanlardır.

Soru ve sorgudan korkmayanlar ise, bilen ve bildiklerine güvenenlerdir. Bu aydınlıktır.

*

Soru sorarak ilerlemek insanlığın doğasında vardır.

Felsefi düşünce ise bunu besleyen alt yapıdır. İnsanın, evren içinde kendi varlığını merak etmesiyle ve bu konuda sorular sormasıyla ilerleme başlamıştır. Felsefe için ise, merak etmek ve soru sormak yeterli değildir. Sorulara sistemli bir açıklama getirmek de önemlidir.

Soru sormak da yanıt aramak da felsefenin alanıdır.

Bu nedenle nesillerin felsefenin önemini anlamaları kurtuluşun tek yoludur.

Gerisi, etrafınızda dolanan cahillerden ibarettir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları