Polis bu işi yapmalı mı? Yapmamalı mı?

Ne yazık ki arttık bu soruyu soruyorum. 

Yine kadına şiddet vakaları. Yine erkek dehşeti. Yine erkeğin kendine güven sorunu ve cahilliği. Bunlara alışamadım. Alışmayacağım da. Hiçbirimizin de alışmaması gerekiyor. 

Bu konudaki cezaların, kendine güven sorunu olan, cahil bir erkeği iyileştirmez ama belki korkutarak caydırır diye düşündüğümden feci şekilde artırılması gerektiğine inanıyorum.

*

Ama alışmak istemediğim bir konu daha var.

O da polis bültenleri! 

Dün basında yer alan ve kadına yönelik şiddet vakasını içeren haberler her zamanki gibi polis bülteninden yayıldı. 

Yayınlanan bültenlerde “sağ elmacık kemiği üzerine yumruk vurmak sureti ile” gibi anlamsız detaylar yer alırken, davadaki polisin hatta davayı gören yargıcın isimleri de yer alıyor. Kaldı ki bunların haber değeri yok. Gereksiz ve anlamsız. 

Polis haberciliğe soyunursa olacağı budur!

Bunun dışında dahası var. 

Sözde iki vakadaki mağduru korumak için kadınların isminin ve soyisminin baş harfleri veriliyor ama nasıl bir koruma ise, darpı gerçekleştiren kocaların isimleri açık açık yazılıyor. O zaman kadının adını saklamanın ne anlamı kalır mı? Üstelik devamında adres yerine geçecek kadar küçük olmalarına rağmen köylerin isimleri de veriliyor. 

Mağduru korumak esas olmalı oysa.

*

Bir karar verilmeli kanaatimce.

Ya basın bülteni hazırlayan polisler bu konuda çok iyi eğitilmeli, ya profesyonel danışman alınmalı ya da polis bu bültenleri yayınlamaktan vazgeçmeli. 

Hakikaten, 21. yüzyılın ilk yirmi yılını dahi  geride bıraktığımız bu dünyada, bu tür bir eleştiri yazısı yazmış olmaktan dolayı kendi kendime dahi kızıyorum. 

Ama mağdurun, bir de polis bülteni ile mağdur edilmesi de artık olmaması gereken bir durum.