Ben değil, biz

Yayın Tarihi: 19/10/20 07:00
okuma süresi: 5 dak.

2012 yılında abir proje başlatmıştım. Bu projede, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki (KKTC) tüm yollar kameralarla kayda alındı. 25 dünyaca ünlü Kıbrıslı Türk ile kendi mesleklerinin geleceği konuşuldu. Yetişkinlerden gelecek için mektuplar, çocuklardan ise geleceği hayal ederek çizecekleri resimler alındı. Bunların tümünden bir belgesel yapılarak adına “Geleceğe Mektuplar Belgeseli” dendi. İsminin bu olma nedeni ise, belgeselin hiç kimse tarafından izlenmeksizin, ilk kez 25 yıl sonra yani 2038 yılında izlenmek üzere bir kasaya kilitlenmesiydi.

Bunu neden yaptım diye soracak olursanız, iki ana nedeni var. 

Bunlardan ilki, zamanın tükenen bir şey olduğunu anlatmak için. Doğduğumuz anda aslında bir geriye sayım başlıyor. Hayat biz doğduğumuzda bitmeye başlıyor. Peki bu bize ne anlatıyor?

İşte belgeseli yapmamın ikinci nedeni: Yaşama umutla bağlanmak gerekliliği.

Bir yolu hızlı ilerlemek istersek tek başımıza yol almamız her zaman daha iyidir. Ama katedilecek mesafeyi hızlı ilerlemek mi önemli, yoksa yolculuk boyunca yaşayacağımız tecrübe ve güzellikler mi?

Bu sorgular yaşamın yalnız yaşanamayacağının gerçekleri. 

İnsanlar, başka insanlar var diye mutlu. Yalnız olmadığımız için umutlu. İnsanlık ilk günden bu yana, başka insanlar var diye ilerliyor. Yoksa yalnızlıkla hiçbir yere varamazdık.

Şimdi bir Korona Virüsü ile bizler bir kez daha, tüm gezegende eşit bir tehlike karşında kaldık. Her bir insanın aynı riskle karşılaşması bize bir kez daha eşitliği vurguladı.

KKTC’de virüsle savaş kötü gitmedi. Başarıldı denebilir. Ancak ülkenin kapıları dünya iyileşene kadar kapalı. Bir ülke olarak başarabilirsiniz ama tüm insanlık olarak başarmadıkça yeterli olmuyor. 

Biz öğrenen bir canlıyız. Bu süreçte de çok şey öğrendik. Daha da öğreneceğiz. 

Din, dil, ırk, mezhep, coğrafya, ekonomik veya sosyal sınıf gibi etkenlerin hiçbir ayrıcalık tanımadığını öğrendik. Mesela her yerde, sağlık ve yaşatma için harcama yapılmasını aksine insanları öldürmek için yatırımlar yapılmamasını savunurken bunda bir kez daha haklı olduğumuzu öğrendik. Doğanın bizsiz de varolacağını hatta daha iyi varolacağını ama bizim doğa olmadan hayata kalamayacağımızı öğrendik. Belki de en önemlisi, temel İnsan Hakları’nın ne kadar önemli olduğunu öğrendik.   

Biz öğrenen canlılarız. Asıl olan öğrendiğimizi unutmamız. 

Belgeselden bahsetmiştim. Böyle bir belgeselle, insanlığın gelecekte var olma umudunu da yansıtıyorum. Umut önemlidir. 

Şimdilerde ise bir çok uluslu bir Forum kurduk.

Bir Form kurarken bizler, bu umudu kuşandık. 21. YY İnsanlık Formu olarak, insanların eşit haklarına, bu hakların eşitleneceği güne kadar mücadele edilmesi gerektiğine sıkı sıkıya bağlıyız. Onlarca ülkeden katılımla, gezegenin her yanında sözümüzü yükseltmeye başladık. 

9 ülkenin katılımı ile kurulan Forum, bugün ülke sayısını 17’ye yükseltti. 11 dilde yayın yapan “Uyanış” isminde bir dergisi olan, insan hakları konusunda hem aktif hem de yardım yapan bir Forum. 

Ben bu ilk makalemde, öncelikle Fromumuza emek veren ve ardından dergimize emek veren herkese gönülden teşekkür etmek isterim. Başta Bengladeş ve Türkiye halklarına ve tüm dünyaya buradan, daha eşit bir yaşam için, “ben değil biz” demeyi geliştirmelerini diliyorum.

Bu gezegen bize yaşam sunan en değerli ve en ortak varlığımızdır. Hem ona hem de tüm insanlığa sahip çıkmalıyız. 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları