Nilüfer

Yayın Tarihi: 12/07/21 07:00
okuma süresi: 3 dak.

Zaman zaman unutulurlar, zaman zaman hatırlanırlar. Günü geldimi birçoğunu hatırlamak ve hatırlatmak görevimdir diye düşündüğümden bugün ölüm yıldönümleri olmasından dolayı iki büyük ustayı hatırlatmak istedim. Birisi dinin en ezici olduğu günlerde bir tekke şeyhinin evli bir kadınla yaşadığı arzulu ilişkiyi romanına alacak kadar cesur bir kalem olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve diğeri, her nesneden şiir yaratma inceliğinde yeteneklerle donatılmış Behçet Necatigil.

* 

Yakup Kadri; 1889 Kahire doğumlu. Manisa ve İzmir’de eğitim alıp babasının ölümünden sonra annesiyle yine Mısır’a döner. İskenderiye’de Fransız okulunda eğitimini tamamlar. İstanbul’da hukuk okusa da tamamlayamaz. Bu süreç onun edebiyatımıza katılmasıyla aynı dönemdir. Fecr-i Âti topluluğuna katılması ile kalemi zirveye ulaşır. Manisa milletvekilliği gibi siyasi yanı olsa da edebi yanı daha önemli ve kalıcı olmuştur. Ölüm tarihi olan 13 Aralık 1974’de kadar, içerisinde hemen herkesin bildiği; Kiralık Konak ve Nur Baba’nın da bulunduğu 20 roman yazmıştır.

*

Diğer bir büyük kalem ise Behçet Necatigil. Necatigil, 1916’da İstanbul’da doğdu. İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu ve Edebiyat Bölümünden mezun oldu. Kars, Zonguldak ve Kabataş Erkek Lisesi’nde, İstanbul Eğitim Fakültesi’nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Kabataş Erkek Lisesi’nde Demir Özlü, Hilmi Yavuz gibi yazar ve şairlerin öğretmeni oldu. 13 Aralık 1979 tarihinde de İstanbul’da öldü. Nesneye şiirle hayat veren bir şair. 

İlk şiiri, lise öğrencisi olduğu yıllarda dönemin ünlü dergisi Varlık dergisinde yayımlandı. O tarihten, ölümüne kadar hep şiirinin ve edebiyatının içinde oldu. Şiirlerinde evler, aile, çevre, aşklar, bunalımlar, hastalıklar, yalnızlıklar ve ölüm onun kendine has anlatımı ile çok defa kısa mısralar haline gelir. Eski ve yeni kelimeleri oldukça büyük bir ustalıkla kullanan bir şair. Her yıl verilen ve adına/anısına düzenlenen bir de ödül bulunuyor. (Necatigil Şiir Ödülü) 

“Nilüfer” onun birçok değerli şiirinden biri.

*

Ben oraya koymuştum, almışlar,
Arasına sıkışık saatlerin.
Çıkarır bakardım kimseler yokken;
Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.
Kışken ilkyaz, sularımda açardı;
Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?
Eski defterlerde sararırmış yaprak.
Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar.
Bir ışıktı yanardı gecelerde;
Akşam, çiçekler uykuya yattı,
Sardı karşı kıyıları karanlık,
Beni bana gösterecek lambamdı, almışlar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları