Devrimin üç kadını

Yayın Tarihi: 08/11/21 07:00
okuma süresi: 3 dak.

“Genç Cumhuriyetin başkenti Ankara'da devrime inanmış üç idealist kadın...

Latife, Mevhibe ve Müveddet...

1920’lerin bozkırında; çağdaşlığın, laikliğin, devrimciliğin meşalesi oldular.

Siyasi çalkantıların ortasında, yepyeni bir devletin kuruluş sancıları içinde birbirine güç veren bir dostluğu ördüler...

“Devrimin Üç Kadını” oldular.

Atatürk’ün eşi Latife, İsmet Paşa’nın eşi Mevhibe ve Kazım Özalp Paşa’nın eşi Müveddet Hanımların, acılar, zorluklar, ihanetlerle örtülü yılların içinde mücadele, devrim ve de aşkla dolu yaşamları oldu.

Cumhuriyet’e tanıklık eden bu üç hanımefendinin hayatları birbirine hiç benzemedi.

Üçü de hayata güzel başladı...

Ancak ardından gelen zorluklar, acılar onları yıldırmadı.

Müveddet, bütün mal varlıklarını Rumeli'de bırakıp gelmişti Ankara'ya...

Mevhibe mal kaybına uğramamışsa da evladı dahil, ailesindeki pek çok kişi kaybetmişti.

Latife içlerinde en şanslı gibi görüneni. Ama onun kaybı maddi değil, manevi olmuştu.”

*

Bu sözler, üç devrim kadınını makalesine alan Yelda Cumalıoğlu’na ait. 

“Mevhibe sabırlı ve sakindi. Müveddet kendine güvenen, mücadeleci ve titiz, Latife ise idareci, kültürlü ve sanatçı ruhluydu. Gazi’nin teşhisine göre kızdı mı barut gibiydi. Her birinin evlilik hayatı farklı geçmiş, zor günler yaşamışlardı. Mevhibe evladını, Müveddet kocasını, Latife ise bir ömür sürecek hasretlik çekeceği Mustafa Kemal'ini kaybetmişti...” diyor Yelda makalesinde.

*

Yelda, bahse konu kadınları anlatan Ayten Aygen’in kitabını aktarıyor bu makalesinde. 

Kitap ise üç kadını Atatürk dönemini, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve zor zamanlarını arka fona yerleştirerek anlatıyor.

Okunması gereken bir eser. Bir döneme tanıklık ediyor. O kadar da değil. 

Aslında, değerleri alt üst olan zamanlar yaşayan Türkiye’nin ve hatta ibretle karmaşayı izleyen bizlerin de dikkate alması gereken tarihler.

“İbret”. Kelime tam da bu. Çünkü Türkiye’de her şeyin her şeye karıştığı zamanlar yaşanıyor. İbretle izliyoruz. Belki de o yıllara, Cumhuriyet’in ilk yıllarına, yokluklar içinde birlikte olan insanlara, varolma/var kalma kavgasında menfaat beklemeyen bir topluma geri dönmek ve anlamak gerekiyor olanları yeni baştan!

Tıpkı ülkemizde de ihtiyaç duyduğumuz gibi, ilk günlere dönmeye, birlikte bir şeyler başardığımız günle dönmeye.

Yeninde birlikte başarabilmeyi hatırlamak için.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Dr. Ferhat ATİK yazıları