Acı, çok acı...

Yayın Tarihi: 12/01/19 07:00
okuma süresi: 3 dak.
A- A A+

Acı, çok acı…

Bitmek bilmeyen şiddete karşı, bitmeyen bir karşı direnç gösterirsek.Şiddeti normalleştirmenin önüne büyük bir set çekmiş oluruz. Biz şiddeti normal gören bir toplum değiliz… Hiçbir şeklini kabul edemeyiz… kabul etmemiz de çok acı sonuçlar doğurur.

Öncelikle bu bir güvenlik sorunudur. Kentte, kentsel güvenliktir, okulda, hastanede, sokakta, markette hatta evimizde güvende olduğumuz duygusunu kaybetmek istemiyoruz.Kaybedersek ne kadar da acı.

Şiddet üzerine yapılmış çalışma çoktur. Sosyologlar, psikologlar çokça çalışır. Benim bilimsel ilgi alanımla ilgili olarak benim yapmış olduğum okumalar kentsel güvenlik kapsamında suç ve şiddet olmakla beraber… Kent ve siyasal şiddet üzerine da oldukça değerli ve önemli araştırmalar yapılmıştır.

Yönetsel veya siyasi açıdan baktığımız zaman yönetenle yönetici arasındaki iletişim şekli, bir çatışmaya dönüşünce "şiddet" başvurulan bir yol olarak görülmüş ne kadar acı. Toplumsal çatışma ne kadar acı.

Bir anne ve evlat arasındaki iletişim, doktor ve hasta arasındaki, iki sevgili veya eş arasındaki, öğretmen ve öğrenci arasındaki iletişim ve ilişki bozulunca ilişki biçimi çatışmaya dönünce şiddet sinsice yerini mi alıyor?Acı.

Bugün suçu kentleşme dinamiklerine bağlayabiliyoruz, suçu ona atabiliyoruz.Büyük kentler, kentleşme oranı yüksek, nüfus yoğunluğu yüksek, göç hızı yüksek. Suç ve şiddet oranı da yüksek diyoruz. Diyebiliyoruz. Ama tüm bunların olmadığı yerlere de bakıyoruzşiddet yine var. Ne acı. Kentte maliyetler yüksek, ekonomik sorunlar, işsizlik derken.Yapmayın şiddeti haklı gösterebilecek nedenler üretmeyin.

Hani o ünlü Alman Atasözünde olduğu gibi "Kent hayatı insanı özgür kılardı" Ne de olsa toplumsal denetim mekanizmaları büyük yerlerde güçlü çalışamazdı. Küçük toplumlarda, toplumsal denetim daha bir sıkı çalışır. Çalışır da, kırsalda şiddet olaylarına rastlanmaz mı? Küçük topluluklarda. Töre cinayetleri bunun neresindedir? Mesela. Acı, çok acı…

Şiddet bir toplumum temel sorun kaynaklarından biridir. Güvenli bir kent, güvenli bir okul, güvenli bir hastane için nasıl bir yapılanma ihtiyacı vardır? Bireyin kişisel, ailesel, çevresel, toplumsal ilişkileri onu şiddete eğilimli nasıl yapabilir? Daha da önemlisi bu nasıl engellenebilir?

Şiddetin tanımı toplumdan topluma değişiyorsa işimiz kolaydemek ki şiddetin önünde durabilecek en büyük güç yine biziz.Toplumdur.Kültür kaymaları, yabancılaşma, değersizleştirme, öfke kültürü bizim toplumumuza ait olmamalıdırolursa acı hem de çok büyük acı…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları