Politika ve seçim

Yayın Tarihi: 13/02/20 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Bu ülkede cumhurbaşkanlığı seçimi ilk kez yapılmıyor… Ülkenin de bu süreci verimli kullanması gerekmektedir. Politika deniyor… Israrla altı çiziliyor… Cumhurbaşkanı adayları bir bir ben de varım dedikçe, halkın aklındaki aday listesi de ona göre şekil alıyor… Adaylar arasında toplumun yabancı olduğu, hiç tanımadığı veya fikirlerini bilmediği birinin de olmadığı konusunda sanırım hemfikiriz… Gittikçe felsefe kulübüne doğru yol alan bir halimiz olsa da… Biz zaten üç kişiyiz birbirimizi de çok iyi biliriz…

Yani herkesin birbirini bildiği bir seçim süreci yaşanacağı aşikârdır… Siyasete yeni girmiş veya düşüncesini tam olarak ortaya koyamayan bir aday da henüz kendini göstermemiştir. Diyeceğim şudur ki, adaylar da, görüşleri de, toplum da, oylar da bellidir. Kimse kimsenin oyunu falan elinden alamaz… Ancak hedef şaşırtması yapabilir… Oylar geçmiş yıllardaki seçimlerden farklılık gösterebilir… Bu da çok normaldir… Adaylar ve politikaları farklıdır… Konjonktür farklılaşmış olabilir… Toplumun beklentileri değişmiş olabilir… Olasılıklar toplumsal duruşa göre değişir… Kısacası oluşan koşullar ona göre evrilmiştir…  Çünkü bu politikanın bir ürünüdür… Doğal dengesidir…

Politikanın ne olduğu konusu, eski çağlardan günümüze kadar tartışılmaya değer bulunmuştur… Yapılan bilimsel araştırmalar, politikanın tanımı üzerinde gerçekleştirilen varsayımlar… Cevaplar… Zamana bağlı olarak değişim göstermiştir… Toplumsal farklılıklar yaratmış, farklı ve birbirinden zıt görüşler meydana gelmiştir…  Bir grup bilim insanı politikayı tanımlarken, “çatışma” kavramını konunun merkezine koyar… Bu çatışmayı da “mevcut değerlerin paylaşılması” için kullanılan bir araç olarak görür… Neden çatışma yaratılır sorusunun cevabı ise açıktır… elbette ‘iktidar’ için… Demek ki politika iktidara giden yoldur… Son noktadır… ‘Güç’ ise tüm bu tartışma içerisinde ele alınması gereken bir başka noktadır.

Felsefe yapmak değil ama… Politika ve iktidar üzerine düşünürken…  Amerikalı bilim insanı Harold Lasswell (1958) politikayı “Kimin, neyi, ne zaman, nasıl elde ettiği”ni belirleyen faaliyetler bütünü olarak değerlendirmesi önemli bir noktadır. O tarihten bu tarihe kadar politikada ne değişimler olmuştur? Özellikle içerisinde bulunduğumuz bu dönemde, bu tanımın önemini daha iyi anlamaktayız… Çatışma… İktidara giden yol mudur?

Çatışma… Tek başına politikada bir unsur değildir elbette… “Toplum yararı…” “Toplumsal bütünlük…” “Ortak iyilik” gibi kavramlar da politikanın açılımı için kullanılmaktadır… Bu görüşün temsilcisi de Maurice Duverger(1967)… aslında olması gerekeni bize anlatır…

Yani politika bazen karamsar bazen de umut verici bir yapıya bürünebilmektedir. Ama politikanın olmazsa olması sürekliliği ve sürdürülebilirliğidir… Bazen ayni çizgide bazen de olması geren seyirde…

Politikada iyi ve kötü aranmaz… “Çatışma” sonucunda kendi yolunu bulur toplum diye düşünülebilir… Politika biliminde… Aristo’dan günümüze bir çok şey söylenmiş ve yazılmıştır… Söylenenlerin ve yazılanların karşıt görüşleri de söylenmiş ve yazılmıştır… Hep bir tartışma ortamı… Burada siyasal kararların kimler tarafından alındığı, siyasal liderlik, söylemler bütünlüğü, inandırıcılık, beklenti oluşturma… Siyasal söylemlerden etkilenen grupların kimler olduğu, siyasal değişim süreçleri… vb. kitaplarda ağır ağır anlatılan siyasal kuramlar… Belki de uygulamada seçim süreçlerini bize yalın olarak anlatmakta…

Hep kararsızlar üzerinde durulur… Kararsızlar bir gecede karara bağlanmaz ki… Onlarında bir dünya görüşü vardır elbette… Kararsız deyip de geçmemek lazım… Bir çerçevede görüşlerini temsil edenler arasından birini destekleyeceklerdir… Kaymalar büyük geçiş hareketlerini barındırmaz…

Tüm bunların sonucunu toplum değerlendirecek… Safları sıklaştırırken toplumsal bütünlük göz ardır edilmemelidir… Sonuçta seçim toplum tarafından toplum için yapılan bir faaliyettir… Unutulmamalıdır…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları