Bakalım daha ne kadar "Her şey dahil sistemini" tartışacağız

Yayın Tarihi: 03/05/20 10:00
okuma süresi: 8 dak.

Dünya pazarında paket turlar 2000’li yılların başlarıyla birlikte, turistlerin kapsamlı paket turları tercih etmeyi istemesiyle birlikte, “Her şey Dahil Sistem” HDS, Uluslararası literatürde de “All Inclusive System” diye bir kavram oluşmaya başladı…

Bu sistemde turistler, gidecekleri ülkede, konaklayacakları tesiste, tüm harcamalarının parasını önceden tur operatörlerine öder…

Ve tarihi gelince de tatillerini geçirirlerdi...

HDS son günlerde ülkemizde daha çok konuşulmaya ve tartışılmaya başlandı…

Bu konuda bazı araştırmalar yaptım, bunları sizler ile paylaşmak isterim…

Dünya genelinde HDS’ni kullanan oteller ile başlayacağım olayı özetlemeye…

Konaklama tesislerinin, yani otellerin bu sistemi tercih etmesindeki en önemli sebep…

Bu sistem ile otelde konaklayacak turistlerin sayılarını önceden bilmeleri ve buna göre de alımlarını ayarlayabilmeleridir…

Bu sayede hem tedarikçilerden hem de üreticilerden alacakları ürünleri yüklü miktarda alabilmekte ve bu yüklü alım sayesinde de daha uygun fiyat talep edebilmektedirler…

Aynı zamanda ürün maliyetleri yanında, işçilik maliyetleri de düşmekte, daha az kalifiye personel çalıştırarak, işletmeler faaliyetlerini sürdürmektedir...

Söylediğim gibi bunlar, uluslararası arenada HDS tercih edilmesindeki sebeplerden en önemlileridir…

Fakat son yıllarda, özellikle de turist beklentilerinin değişmesi, Thomas Cook'un iflası da bunu destekler, Avrupa'da HDS talep çok düşmüştür, çünkü turist artık gittiği ülkenin kültürünü yaşamak istemektedir.

KKTC’ye dönersek…

Bizde de, özellikle ürün maliyetlerini düşürmek için, daha yüklü almak, ne kadar ürün ihtiyacını bilme konularında, bizim otellerimiz de bunun avantajlarını kullanıyorlar…

Bunun yanında, otellerin içinde açılan destekleyici tesisler, cafeler, restorantlar ile de turistlerin dışarı çıkma gereksinimi tamamen sıfırlanıyor…

ve bu sayede de turistin bütün harcaması otel içinde kalıyor...

Bunun yanında önemli bir konu daha var, yani otellerin HDS'ni tercihlerinin sebebi...

Bunu da söylememiz gerek…

Akdeniz çanağındaki ülkeleri düşündüğümüz zaman…

Bu ülkelerin bir turizm kültürleri var…

Alt yapıları, metroları, toplu taşıma sistemleri var…

Markalaşmış şehirleri, meydanları var…

Gastronomi turizmi yapıyorlar…

İtalaya’ya gidip İtalyan Pizzası, Makarna yemek bir ayrıcalık olarak gözükürken, İspanya’da “Tapas”, Fransa ‘da Kruvasan yemek, biftek çeşitleri tatmak bir ayrıcalık olarak pazarlanabiliyor…

Tarihlerini pazarlarken, bu tarihi yerlerin yanında, cafeler, restorantlar, alış veriş yerleri dolu…

Gidilen ülkelerde o ülkenin kültürünü yaşıyor turistler…

Yani bizim bakanlığımızın, otellerin, HDS'ni tercih sebebi biraz da alternatifsiz kaldıklarını ve bu destinasyonlar ile başka türlü rekabet edemeyeceklerini düşünmeleridir...

Turizm politikilarımızın yetersizliği ve bunca yıldır ülke turizmini yönetenlerin beceriksizliği...

Gelin bir de HDS'ne diğer taraftan bakalım…

Herkes tarafından kabul edilen, hatta HDS'ni savunanların bile kabul ettiği gerçek…

Bu sistem sayesinde, ülkeye gelen turistin, tatilinin nerdeyse tamamını otel de geçirmesi…

Bundan dolayı da toplumun turizmden gerekli katkıyı alamaması…

Alamadığından dolayı da, turizmi, toplumun yeterince sahiplenmemesi gelmektedir…

Bir diğer konu daha çok psikolojik bir konudur…

Genelde HDS ile ülkeye gelen turistler…

Ekonomik olarak daha düşük seviyede olan bir gruptur…

Bütün yıl çalışırlar, paralarını biriktirirler…

Gelmeden önce de tur operatörüne bütün ödemeyi yaparlar…

Ve nerdeyse de parasız gidecekleri ülkeye giderler…

Çünkü her şey ödenmiştir…

Başka çok bir paraya ihtiyaçları da yoktur extra olarak...

Ve en en en önemlisi de…

HDS ile tüm parayı ödediler ya…

Eğer şans eseri dışarı çıkmışlarsa…

Öğlen yemeği veya akşam yemeği için mutlaka otele dönerler…

Çünkü o öğlen, o akşam yemeğinin parası ödenmiştir…

Ve ödedikleri şeyi de tüketmek isterler...

Şimdi şapkamızı önümüze koyalım ve önce hatalarımızı kabul edelim…

Alternatif turizm için, turizmi çeşitlendirmek için…

Ne alt yapımız, ne ulaşım sistemimiz, ne temizliğimiz, ne tarihi yerlerimizin etrafındaki destekleyici faliyetler, ne kültürel pazarlamamız…

Yeterli değil…

Maalesef hiçbir turizm bakanı…

Hiçbir hükümet…

Bu konuda hiçbir öngörü, planlama yapmadı…

Hal böyleyken de, ülkenin diğer Akdeniz çanağındaki ülkeler ile baş etmesinin tek yolu HDS kaldı maalesef...

Otellerin de bu konuda saydığım avantajlarını da düşünürsek…

Gelen turisti dışarı çıkarmadan, tüm isteklerini, taleplerini otelde karşılamasını sağlamak ve tüm paralarını otellerde harcamasını sağalmak varken…

Başka bir turizm yapılamayacağı öngörmektedirler…

Yani hükümetlerin vizyonsuzluğu, otellerin de ekmeğine yağ sürdü...

Fakat artık yeni bir dünya, yeni bir hayat ve yeni bir turizme uyanma vaktimiz gelmiştir…

Bundan dolayı da, derhal şehirlerimizi marka yapmak için hazırlamalıyız, ulaşım ağımızı, oteller ile birlikte, şehirlere, çarşılara, esnafın olduğu yerlere, turistik ve tarihi yerlere ulaşım yapılacak şekilde güçlendirmeliyiz…

Meydanlarımızı ve etraflarını turistin vakit geçireceği, para harcayacağı yerler ile doldurmalıyız…

Tarihi ve kültürel yerlerimizi temiz tutmalı, “yüksek sezon” zamanlarında belki de 24 saat hayat olan yerlere dönüştürmeliyiz…

Toplumun turist ile buluşması…

İki tarafında birbirini tanımları sağlanmalıdır…

Yani Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan çıkar diye soru sormaya devam edersek…

Bu covit virüsünün krizini fırsata çevirmeyi kaçırırız…

Ve sadece belli bir kesim pastadan pay alır…

Geriye kalan da baka kalır…

Yalnız o pastadan büyük payı alanlar da unutmasın ki…

Biri yer biri bakarsa…

Kıyamet ondan kopar…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları