Turizmin, yerli halk ile hayatta kalma şansı yok

Yayın Tarihi: 12/06/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

"Bugün yazacağım yazı Turizm ile ilgilidir, bu yazıyı da aşağıda bulabilirsiniz.

Fakat dün öğleden sonra Kıbrıs Postası mensuplarına yapılan saldırıyı şiddetler kınamak istiyorum. 

Basına herkesin ihtiyacı vardır. Hele de haklı davanızı tüm topluma duyurma niyetiniz varsa, basına daha da çok sahip çıkılması gereğini hepimiz, hepiniz anlayıp kabul etmeliyiz. Yoksa gün gelir, yalnız kalır, ne kadar haklı olsanız da, sizin sesinizi duyuracak bir basın yanınızda bulamazsınız.

Tüm arkadaşlarıma geçmiş olsun, yalnız değilsiniz."

***

Turizm, bir ülkenin, özellikle KKTC gibi, ada ülkesinin en büyük, en önemli gelir kaynağıdır…

Ülkenin en büyük ihracat kapısıdır…

Çünkü ülkede üretilen ürünler, yurt dışına ihracatı yapılacağı yere, yurt dışından gelen tüketiciler tarafından ülkede tüketilir…

Bundan dolayı bacasız sanayi de denir bu sektöre…

Ülkemizde de hem dış ticaret açığının kapanmasında…

Hem de istihdam konusunda büyük bir önem arz etmektedir turizm sektörü…

İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde…

Tartışmasız en çok etkilenen sektördür turizm sektörü…

Turizm de en önemli en büyük dürtü…

Sağlık ve güvenliktir…

İnsanlar aylar boyunca paralarını biriktirirler…

Ve yılda en az 1 veya daha çok, gerek ülkelerinde gerekse yurt dışında tatillerini geçirirler…

Söylediğim gibi, olmazsa olamazı Sağlık ve Güvenliktir bu sektörün…

Bundan dolayı da çok kırılgandır…

Maalesef bu sene, turizm ve turizmin diğer kolları için çok zor geçecektir…

Ülkemizdeki Otel ve Acenteler için de sonuç maalesef aynıdır…

Bu sene en az zarar eden işletmeler…

Çok başarılı olacaktır diyebiliriz…

İnsan odaklı olan bu sektörde…

Sabit maliyetler çok yüksektir…

Bu sabit maliyetin de en büyük kısmını personel giderleri içerir…

Bundan dolayı da, içinde bulunduğumuz dönemde, işveren yanında bu sektörde çalışan veya yan sektörlerde turizme ürün sağlayan çoğu sektör personel çıkarmak zorunda kalacaktır…

Son günlerde bazı kafalardan, eğer yurt dışından yeterince turist gelemezse…

İç turizm ile oteller dönsün…

Ucuza yerli halkımız tatil yapsın diye bir görüş ortada dolaşmaktadır…

Ve maalesef bunu bizi yöneten…

Hatta turizmi yönetenler bile söylüyor…

Zaten dışardan ahkâm kesmek her zaman kolaydır…

Ülkenin nasıl bir turizm yapıldığından bile haberleri yok bu konuşanların…

Karpaz bölgesinde, İskele bölgesinde, biraz da Girne bölgesinde, kısmen daha küçük, olan oteller, moteller veya küçük işletmeler dışında…

Büyük otellerimizin ucuza yerli müşteri kabul etmesi…

Veya otellerini açması mümkün değildir…

Çünkü bu büyük otellerin anahtarı çevirip açılması demek…

Çok ama çok büyük maliyetler ile karşılaşması demektir…

Otelin bir bölümünü açayım da diğerini açmayım gibi bir durumu yoktur büyük otellerimizin…

Açılma demek çok yüksek personel maliyeti demektir…

Açılma demek inanılmaz elektrik maliyeti demektir…

Açılma demek personel yatırımlarını ödemek demektir…

Açılma demek hammadde alıp, beklemek demektir…

Düşünün bir büyük otelimiz açılacak ve otelin belli bölümlerinde elektrikleri açmayacak, ya da buzluklarını çalıştırmayacak veya havuz başındaki personel aynı zamanda da restoranda da hizmet vermek zorunda kalacak…

Bunlar mümkün değildir…

Ekonomideki Kırılma Noktasını, yani ne kar ne zarar noktasını yakalaması, yerel turizm ile mümkün değildir büyük otellerimizin…

Hükümetin bu büyük otellere personel konusunda, en azından personel yatırımları konusunda yardımcı olması gerekmektedir…

Bunu tüm çalışanlar için yapmalıdır, sadece KKTC vatandaşları için değil…

Çünkü çok üzülerek söylemeliyim ki, otellerimizde yerli çalışan sayısı çok azdır…

Bu noktada otellerimizin de bu olaydan ders çıkarması gerekmektedir…

Nasıl Karpaz’da, İskele’de, Girne’nin bazı bölgelerinde, daha küçük, daha yerli halka hizmet verebilecek, daha az sabit maliyetli oteller hayatlarını devam ettirecek ve belki de kar edeceklerse…

Büyük otellerimizin de daha butik, daha alternatif, daha az maliyet içeren turizm türüne de yatırım yapmalarını gözden geçirmeleri gerekmektedir…

Tabi bu büyük otel yatırımcılarını yönlendirmek de ülkemizin Turizm Yönetimine düşer…

Fakat maalesef, sadece kendi siyasi geleceğini, kendi partisini düşünen bir turizm yönetimi ile bunu başarmak zordur…

Ama artık, iş insanlarının, otel sahiplerinin de, ülkenin turizmini yöneten bu siyasilerden kurtulup, kendi turizm sistemlerini kurmasının…

Birlik olmasının zamanı gelmiştir…

Hatta geçmiştir bile…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları