Büyüdükçe küçülemedi, ötekileştirdi ve kaybetti

Yayın Tarihi: 19/10/20 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Ötekileştirmenin bedeli ağır oldu...

Hep söyledim...

Hep yazdım...

Ötekileştirmenin...

Benden olmayan, benim gibi düşünmeyen...

Benden değildir demenin...

Çok ağır bedelleri olduğunu birçok kez dile getirdim...

Bu topraklarda Kıbrıslı Türk, Türkiyeli ayırımı yapmanın...

Bu ülkeye en büyük kötülük olduğunu...

Kıbrıs Türk halkının bu oyuna gelmeyeceğini...

Hep yazdım...

Nasıl YDP, etnik köken üzerinden yaptığı siyasetin bedelini ödediyse...

Akıncı’da siyasetini Türkiye ile ilişkilere bağlayıp, bir çeşit ayrımcılık yaparak...

Bunun bedelini de çok ağır ödedi...

Hatta Federasyonu savunan kişileri...

Parti tüzüğünde Federasyonu savunan bir parti olan CTP’yi bile ötekileştirdi Akıncı...

CTP’nin tam olarak Akıncı’yı sahiplenememesinin en büyük sebebi de budur...

2015’deki seçimleri CTP sayesinde kazandığını unuttu Akıncı...

Çok merak ediyorum...

5 sene boyunca 1 kere bile CTP Genel Merkezine uğradı, hal hatır sordu mu?

Bizim halkımız "ahde vefayı" çok önemser...

Bizim halkımızda, 1 fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır...

Ama Akıncı kendisine yapılan bu "ahde vefayı" görmedi...

Görmezden geldi...

Ve şimdi de bunun vebalini ödüyor...

Türkiye ile ilişkiler konusuna geri dönersek...

Türkiye Hükümeti ile Türkiye Halkını birbirine çok karıştırdı...

Gerdikçe gerdi...

Bu konuda yalnız değildi tabi ki...

Türkiye de gerdi...

Akıncı’nın ekmeğine yağ sürdü...

Akıncı da "sadece buradan yürüsem bu işi koparırım" diyerek...

O da gerdi...

Ve sonuç ortada...

Üyelerinin %90’a yakını kök Kıbrıslı olan UBP...

CTP ile Akıncı arasındaki iletişimsizliği, kavgayı, sorunu, çok iyi gördü ve olayı bitirdi...

Müdahale var mıydı?

Vardı...

Kesin...

Her zaman olandan fazla mı?

Fazla...

Fakat Akıncı daha kucaklayıcı, daha birleştirici olabilseydi...

CTP’yi bile ötekileştirerek kendinden uzaklaştırmasaydı...

Kıbrıslı Türk-Türkiyeli oyununa gelmeseydi...

Yine de kazanırdı...

Hiçbir zaman ne oldum demeyecen...

Bir yazı yazmıştım...

"Büyüdükçe küçülmesini bilecen" diye...

Akıncı büyüdükçe kibirlendi...

Büyüdükçe ötekileştirdi...

Kendi gibi düşünmeyeni, kendinden olmayanı, çok horladı...

Ve bugüne geldi...

Ersin Tatar ise...

Halktan olmaya çalıştı...

Top oynadı, kafa vurdu...

"Come on Ers" dedi...

Kucakladı...

Üyesinin %90'nına denk gelen, kök Kıbrıslı Türk’ü de kucakladı...

Bu topraklara 74’de geleni de, sonradan gelip vatandaş olanı da, vatan olarak burayı seçeni de, herkesi kucakladı...

Farklı düşüneni de kucakladı...

Beğenirsiniz, beğenmezsiniz...

Bu ülkenin 5. Cumhurbaşkanı oldu...

Artık herkesin, hepimizin işi daha zor olacak...

Hem Türkiye-KKTC ilişkilerini daha sağlam bir zemine oturtmak için uğraşmalıyız...

Hem kendi kültürümüzü, geleceğimizi korumak için hareket etmeliyiz...

Hem de ötekileştirmeden yaşamayı öğrenmeliyiz...

Rum komşularımızla da artık yeni bir sayfa açacağız...

Ya siyasi eşitliğimizi, iki bölgeli iki toplumlu bir yapıyı kabul edecekler...

Ya da alternatifimizin olduğunu anlayacaklar...

Bu alternatif de, Rum tarafının da, bizim de hoşumuza gitmeyebilir...

O yüzden artık herkes şapkasını önüne koyup düşünsün...

Bu ne bir zaferdir...

Ne de her şeyin sonu...

Oyun şimdi başlıyor...

Sayın Akıncı’ya 5 yıl boyunca yaptığı tüm emekler için teşekkür etmeliyiz...

Kıbrıs Sorunu açısından tarihteki en önemli aşamaları yaşadı...

"İrademize sahip çıkmalıyız" sloganını doğru fakat ayrıştırarak kullandı...

Yine de bu topluma, en azından bir kısmına, aidiyet duygusu sağladı...

Tekrardan teşekkürler...

Ersin Tatar’ı da, önümüzdeki 5 sene boyunca, herkes ile kucaklaştığı bu toprakların, yeni Cumhurbaşkanı olduğu için kutlarım...

Büyüdükçe küçülmesi dileğimle...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Kuzey Kibrisli21/10/20 23:28
Sn Ahmet Salahi Gerçek bir Atatürkçü, Atatürk'ün 1918 yılında üstlerine karşı gelerek savunduğu, hasta haliyle bile yaşamının son dönemlerinde gerekirse postallarını tekrar giyecek kadar önemli bulduğu bir coğrafyayı, yıllar sonra aynı kötü niyetli, karışıklık çıkartarak kendi menfaatleri için fırsat yaratmaya çalışan güçlere karşı yapılan askeri harekatı ELEŞTİRMEZ ve Atatürk ile hareket eden zamanın Hatay Cumhurbaşkanının ismini anarak gereksiz yere Kıbrısa bağlayarak Graliçça basınına demeç vermez. Bunu yaparken evladını ateşe göndermek zorunda kalan Anadolu Türkünün anneleri ve babalarının kalbini yaralamaz. Çünkü bilir ki Atatürk bunları yaparken karşısındakilerin gerçek niyetini bizzat yaşayarak tecrübe etmiş ve gereken önlemleri almayı başarabilmiştir. O söylenen yaralayıcı sözleri Graliççanın ve onun 21.yy versiyonu devletin kuklaları olan Ermenistan, Yunanistan ve bölücü paçavralar bile söylememiştir. Gerçek bir Atatürkçü bunu yapmaz. Sahte hacı hocaların ve sahte Atatürkçülerin Milletimize verdiği zararlar ortadadır ve sabittir. Gerçek Atatürkçüler ve gerçek inananların Millet için ortaya koydukları emek ve başarılar da tarihte açık ve sabittir. Sahte Atatürkçü ve sahte hacı hocadan uzak durun....

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları