Sıra Ankara ile barışta

Yayın Tarihi: 26/10/20 07:00
okuma süresi: 6 dak.

Ankara’nın, Kıbrıs Türk toplumu ile Kıbrıs Türk toplumunun da Ankara ile "barışmaya" ihtıyacı var...

Özellikle Ankara diyorum çünkü Kıbrıs Türk toplumu ile Türk toplumu arasında bir sorun olduğunu düşünmüyorum...

Fakat Ankara'da, Kıbrıs Türk toplumu ile ilgili, bazı anlaşmazlıklar olduğu aşikardır...

İlk önce Ankara’nın bazı konuları anlamasını sağlamamız gerek...

Anlatmamız gerek Ankara’ya, Kıbrıs Türk halkının, Türk halkına olan gönül bağının ne kadar derin olduğunu...

Türkiye’de bazı kişilerin düşündüğü gibi, paraya bağlı olmayan bir bağ olduğunu anlaması gerek Ankara’nın...

Kıbrıs’ın 1878 yılında İngilizlere kiralanmasından sonra, 1974 Barış Harekatına kadar geçen sürede, Kıbrıslı Türklerin, hem kültürlerini, hem dillerini, hem dinlerini, hem de Türklük'lerini korumak için neler çektiğini anlaması gerek Ankara’daki herkesin...

Türkiye sevgisinden şüphe edileceğine, "neden acaba 1974’den sonra Kıbrıslı Türk'lerin bize olan bakış açısı değişti?" diye düşünmesi gerek Ankara’daki dostlarımızın, kardeşlerimizin...

Türkiye televizyonlarında konuşan, Kıbrıslı Türklere, Rumcu, dinsiz, Türkiye düşmanı,  ve daha birçok, çok daha kötü sözler sarf eden kişilerin...

Kıbrıs Türk toplumunun, neler yaşadığını?, Türkiye’nin, Doğu Akdeniz'deki, serhat bekçiliğini yaptığını bilmediklerinden eminim...

İşte Türkiye’nin tek yapması gereken şey...

Kıbrıs Türk halkını anlamasıdır...

Konuşmasıdır bizimle...

Dinlemesidir...

Fakat Türkiye sevdamızı, gönül bağımızı anlayarak...

Yine fakat...

Onlardan farklı olabileceğimizi de anlayarak kabul etmelerini istiyoruz...

Bu topraklarda yaşamak, kök salmak için çok çabalar sarf ettik, çok bedeller ödedik...

Türklüğümüzü korumak için de, çok uğraştık...

Kendimize özel kültürümüzü de...

Atatürk hep öncümüz oldu...

Laiklik tüm Kıbrıs Türk halkının en önem verdiği konu olmuştur...

Rumların bizleri en çok tehdit ettiği zamanlarda bile...

Türk bayrağını göğüsünde saklayıp, İstiklal marşı söyleyen bir milletin çocuklarıydı babalarımız, dedelerimiz...

Ne oldu da böyle olduk?

Bunu Ankara’nın iyi anlaması gerek...

Sorgulaması gerek kendi içinde...

Doğru kişileri dinlemesi gerek belki de Ankara'nın...

Bizleri dinlemesi gerek, duymak istediklerini veya onlara duymak istediklerini söyleyenleri değil...

Bunu çözdük mü?

Sıra bize gelecek...

Bizler de artık ötekileştirmeyi bırakacağız...

Bu topraklarda yaşayan, ailesini bu topraklarda kazandığı para ile geçindiren...

Gönlünü, emeğini, bu topraklara vermiş herkes ile, aynı ortak amaç için yaşadığımızı anlayıp kabul edeğiz...

Ben Ankara’da okudum...

5 Kıbrıslı bir araya gelsek, gittiğimiz heryerde, ya Dillirga söylerdik, ya da Kıbrısım (Kıbrıs bir adamıdır) şarkısını...

Her taraf inlerdi...

Kimse de bize yan gözüyle bakmazdı...

Biz de bu ülkede yaşayan herkesin, bizim gibi olmasını beklemememiz gerek...

Onlara saygı göstereceğiz.. 

Onları hor görmek, ötekileştirmek da ne demek?

Eğer size, bize, bir zararı yoksa...

İsteyen horon da teper, halay da çeker.. 

Ben Ankara’da kimseye zarar vermeden şarkı söylerseydim, onlar da burada kimseye zarar vermeden kendi kültürlerini yaşayacak tabi...

Birbirimizi anlamamız gerek...

Nasıl Ankara’da 3-5 kişinin televizyonda, sosyal medyada söylediklerinden, tüm Türk toplumu sorumlu tutulamazsa...

Ankara da, Kıbrıs Türk toplumunun bu seslerden etkilendiğini anlaması gerek...

Ankara’nın bu seslere, Kıbrıs Türk halkını doğru anlatması gerek...

KKTC'nin bağımsız bir devlet olduğunu...

Kültürüne, demografik yapısına saygı gösterilmesi gerektiğini anlatması gerek...

Türkiye ile de, gönülden bağlı bir devlet olduğunu, anlatması gerek Turkiye'deki herkese...

Bizler de, burada, ötekileştirme yapan, ülkeyi kutuplara ayıranlara karşı...

Gerekli duruşu yapmalıyız...

Evet, Ankara’nın da, bizim de, bir “barışa” ihtiyacımız var...

Birbirimizi anlamaya ihtiyacımız...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları