Türkiye ve diğerlerine dair algı

Yayın Tarihi: 14/10/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Alexander Wendt kimliğin uluslararası ilişkiler disiplinindeki rolüne ilişkin çalışmalarıyla bilinir. Wendt devletlerin inşa edilen kimlik çerçevesinde "diğer devletlere ve yaşanan olaylara" karşı farklı tepkiler gösterebileceklerini vurgular…

Bu yüzden de Wendt uluslararası ilişkiler disiplininde İnşacılık (Constructivism) akımının kurucusu sayılır…

Wendt'in bu yaklaşımından bahsetmemin nedeni son 7-8 yılda toplumumuzun yaşadığı süreçtir… Bu süreçte devlet merkezli algı olmaması bakımından Wendt'in neo-realist olarak anlamlandırılabilecek yaklaşımından bir farklılaşmanın olduğunu söylemek mümkündür… Bunun yerine belli başlı siyasal örgütlenmeler veya sosyal medya kahramanları tarafından inşa edilen ve güçlendirilmeye çalışılan bir kimlik ve kimlik algısı söz konusu…

Son dönemde bu kimlik inşası ve kimlik algılama (algılatma) sürecinde devletin başı ve yakın çevresi de rol almaya başladı dersek yanlış olmayacaktır…

Peki, bu süreç nedir? Bu süreçte Türkiye Devleti merkeze konularak politikaları ve hükümeti sürekli eleştiriliyor, kimi zaman ise hakaret ediliyor! Ancak Türkiye'ye yapılan benzeri eleştirilerin diğer küresel ve bölgesel aktörlere yapılmadığı da gözden kaçmıyor…

Bunun temel nedeni de inşa edilen dış politika kimliği ve kimlik algılaması… Diğer bir deyişle aktörlere göre algı ve tepki belirleme hali…

Bu bahse konu olan teoriyi yakın tarihimizdeki olgulara yönelerek ve örneklendirerek anlatmakta yarar vardır diye düşünüyorum…

Hemen yanı başımızdaki Mısır'ın El Debaa bölgesine Rusya tarafından nükleer santral inşa ediliyor, KKTC'de hızlı köşe yazarlarından ve çevre dostlarından tepki yok, ancak Akkuyu hemen gündeme getiriliyor… Hem de şoven "yeşiller partisinin" katılımıyla eylemler yapılarak… (Bu arada hemen belirteyim, Kanal Sim'de 9 yıl önce TV programı yaparken, bir programımı tamamen nükleer santral ve Akkuyu'ya ayırmıştım, Rusya'dan uzmanlar programa telefonla katılmışlardı… Ön yargılardan arınmış şekilde konu tartışılmıştı).

Öte yandan, Mısır'ın darbeyle başa gelen lideri Sisi'ye neredeyse övgü sunulacak hale geldik!

Fransa terörle mücadele adına eski sömürgesi Mali'ye askeri müdahalede bulunuyor… Ses yok…

Hadi Mali bize biraz uzak diyelim… Sözde Arap baharı döneminde Libya'da Kaddafi Fransa ve ABD öncülüğünde devriliyor… Ülkemizde sadece birkaç akademisyen ve aydın endişelerini dile getiriyor… Müzmin Türkiye karşıtı köşe yazarlarından ve sosyal medya kahramanlarından ses yok…

Fransa Cibuti'den, Fildişi'ne ve Birleşik Arap Emirliklerine kadar uzanan birçok ülkede askeri güç ve üs bulunduruyor… Mali'den tedarik edilen uranyum nükleer santraller aracılığıyla Paris'i ışıl yapıyor… Demokrasi havarisi ve silahsızlanma yanlısı arkadaşlardan ses yok…

ABD'nin Afganistan, Irak ve Suriye'de aldığı rol malum, mütemadiyen askeri operasyon yapıyor… ABD Atlantik yakasından yaşadığımız bölgeye yani Akdeniz ve Ortadoğu'ya uzanıyor… Demokrasi ve barış diye slogan atanlardan ses yok…

Mevzu Türkiye olunca bir bakıyoruz ki aniden etraf hareketleniyor… Birileri düğmeye basıyor…

Yanlış anlaşılmasın, Türkiye'nin dış politikası hiç eleştirilmesin demiyorum… Bilakis Suriye İç Savaşının arifesinde Türkiye'nin dış politika yönelimindeki hataları ve yanlışları en başta yapıcı bir şekilde köşemde ben irdelemiştim… Ancak bunu bir önyargıya ve gerilim politikasına dayandırmamak gerek…

Tüm dünya genelinde ve bölgesel anlamda jeopolitiği iyi okumak gerekiyor… Bununla birlikte günümüz uluslararası ilişkiler sisteminde trans-nasyonal veya ulusal anlamda örgütlü silahlı terör örgütlerine karşı devletlerin silah kullanması da kaçınılmaz oluyor. Türkiye Devleti de şu anda bunu yapıyor…

Umarım ilgili çatışma bölgelerinde barış ve huzur kısa bir zaman içerisinde sağlanır…

Bu süreç içerisinde Kıbrıs Türk siyasetinin de akil bir siyasete ihtiyacı vardır. Gerilim üzerinden puan toplamaya çalışanların, kendi stratejileriyle siyaseten yenilgiye uğrayacağı bir döneme giriyoruz…

Kimlik ve algı konusuna daha fazla kafa yormalıyız, rasyonel bir yaklaşımla ve soğukkanlı bir şekilde konuları tartışmalıyız…

Refleksleri bir tarafa bırakarak, küresel jeopolitik ve olgular düzeyinde konuları değerlendirmeliyiz… Tüm bunları yaparken ülkemizin siyasi sorunlarından da uzaklaşmamalıyız… Unutmayalım ki, ülkemizdeki çözüm ve barış mücadelesi devam ediyor…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.