Gerçekten uzaklaşma ve tepkisel hallerimiz...

Yayın Tarihi: 21/10/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+
Francis Fukuyama 1992 yılında kitabında liberal sistemin hem ülkelerin yönetiminde hem de uluslararası ilişkiler sisteminde egemen olacağını iddia etmişti... Yıllar geçti ve Fukuyama önce hata yaptığını kabul etti, jeopolitiğin çok ön plana çıktığını ve uluslararası alanda büyük bir rekabetin varlığına dikkat çekti.

Fukuyama geçtiğimiz yıl ise dünyada sosyalist sistemin kurulması gerektiğini ifade etti... Fukuyama'nın öngördüğü sosyalist sistem elbette yeni bir formasyonda... Fukuyama'nın dikkat çekmek istediği husus şu ki dünyanın inanılmaz derecede bir çatışma sürecine girdiğidir...

Bu noktadan bakınca Fukuyama şimdilerde haklı görünüyor, elbette çatışmanın yanında işbirlikleri de devam ediyor... Ancak jeopolitik ve stratejik yaklaşımlar daha fazla ön plana çıkmaya başlıyor...

Aktörler perende alıyor ve çok kutuplu dünya sisteminin özellikleri geçmişte olduğu gibi bugünlerde de ortaya çıkıyor...

Kıbrıs adası olarak biz de bu jeopolitik kavganın içerisinde yer alıyoruz...

Akdeniz özelinde ise kavganın merkezlerinden bir tanesiyiz...

Peki, gerçeklerimiz ve tepkisel hallerimiz bizi nereye götürüyor sorusunu sormak gerekmez mi?

Geçtiğimiz hafta inanılmaz bir süreç yaşadık toplum olarak...

Sosyal medyada olabildiğince içini dökme halleri!

Ne kadar uluslararası ilişkiler-diplomasi uzmanımız varmış da haberimiz yok dedim kendi kendime!

''Savaş karşıtı'' söylemler, liberal bir tarzda sürekli vurgulandı durdu...

Yaşanan süreçlere dair verilere dayanmayan iddialı analizler ve hep görmezlikten gelinen ya da görülemeyen ''Atlantik Merkezinin'' noksanlığı birçok yorumda dikkatimi çekti...

Bölgemizdeki kavganın temelinde enerji savaşının olduğu da yok sayıldı...

En son bir magazin gazetecisine odaklandık... Gündemimize onu taşıdık ve kendisini tekrardan üretip parlattık... Adını bile anmıyorum!
Dünya sisteminin vardığı nokta bir çoğu tarafından görülemiyor ya da kimisi görmezlikten geliyor... Gerçek olan şu ki, otoriterlik, düşük düzeydeki siyasetçiler ve diplomatlar dünya sistemi içerisinde kol geziyor...

Siyasal otoriterlik ve jeopolitik kavga üst düzeye çıkarken aynı anda liberalizmin sadece tüketim kültüründen ve dayattığı hizmet bedellerinden bahsetmek mümkün oluyor...

Biz ise tüm bu gerçeklerden kendimizi soyutlamış bir şekilde dünyaya bakıyoruz... Yaşadığımız küçük coğrafyada temel sorunlarımızı da unutuyoruz kimi zaman...

Tüm dünyada liberal sistemin çöküş getirdiği vurgulanırken, diğer bir deyişle insanları mutsuz ettiği belirtilirken, özelleşen eğitim ve sağlık hizmetlerine dair çok fazla söz söylediğimiz yok...

İş güvenliği olmayan insanlarımızın sayısı gün geçtikçe artıyor...

Prekarya sınıfı ise gelir bağlamında inişe geçmiş durumda...

Çalışma yaşamında performans odaklı değerlendirmeler de arka plana atılıyor, nepotizm başat konumda...

Kişisel giderlerimizin büyük bir kısmını ulaşıma harcıyoruz; araba ve yakıt giderleri...

Toplumsallaşmanın önündeki bir diğer engel de zaten bireysel ulaşım halidir...

Toplu taşıma ve trafik güvenliği için atılması gereken adımlar ise sırada bekliyor... Ve biz bunlarla da yeterince ilgilenmiyoruz...

Hezeyanlarımız ise kendimize özel...

Yapay gündemler yaratıyoruz ve yarattığımız gündemlerin peşinden koşarken Sarayönü meydanından dünyayı yöneteceğiz gibi bir hisse kapılıyoruz...

Hâlbuki sürdürülebilir bir ekonomik ve sosyal yapı için mali disiplini sağlamak adına adımlar atmayan bir siyasal yapının ve toplumun fertleriyiz...

Mali disiplini sağlamak ve sağlık ve eğitim hizmetlerinin devlet tarafından kaliteli bir şekilde sunulması için yapılacaklar ortada aslında... Tüketim sarhoşluğunu bırakmak, kıt kaynakların verimli kullanılmasını sağlamak!

Dünyanın nereye gittiğini fark ederek, sorunlarımızı unutmadan acil ve planlı bir ekonomik ve sosyal yapılanmaya ihtiyacımız olduğunu anımsarsak iyi olur sanırım...
#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.