KKTC’de siyaset ve yönetim tarzı...

Yayın Tarihi: 23/12/19 07:00
okuma süresi: 6 dak.

1983 yılında kurulan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), sınırlı tanınan veya de facto olarak varlığı kabul edilen, tanınmayan bir devlet olarak  uluslararası ilişkiler disiplininde sınıflandırılıyor…

KKTC ekonomisinde iki ana damar mevcut, bir tanesi turizm sektörü diğeri ise eğitim…  Tarım ise bu iki damarın oluşturduğu dinamiğe ve yerli nüfusun tüketimine dayanmakta… Tarım sektöründe ihracat oranı malum…

Turizm ve eğitim alanında en büyük sıkıntının direkt uçuşlar olduğunu yüksek sesle dillendiriyoruz…  Direkt uçuşların olmaması elbette bir sıkıntı, gerek turistlerin gerekse ülkemize eğitim almaya gelen öğrencilerin yaşamını zorlaştırıyor… Ancak bu zorlaştırma aslına bakarsanız 3-5 saatlik bir zorlaştırma ve senede 1-2 kez…

Bunun dışındaki sıkıntılarımız artık bu iki ekonomik damarda daha fazla zorluk yaratıyor…

Altyapı noksanlığımız zirve yapıyor, yolların durumu malum, kentsel ve kentler arasında ulaşım ağı denen bir ağ oluşturulamadı, sağlık hizmetlerinin yetersizliğini hepimiz biliyoruz… Kentlerin imar planlarını yürürlüğe koymakta dahi sıkıntı yaşıyoruz, yaşanabilir bir kent dokusunu gelen yabancılara sunamıyoruz…  Hizmet sektörleri üzerinden bir ekonomik yapı kurmaya çalışırken, temel hizmetler ve ihtiyaçlar karşılanamıyor…

Alt yapı niye eksik? Siyasetin ve yönetim tarzımızın anakronik bir hal aldığı artık göze batıyor… Siyasette bugüne kadar statükoyu ortaya çıkaranlar ve o zihniyeti sürdürenle egemen oldu diyebiliriz… Cari bütçenin %80-85’e yakın bir kısmının maaşlara gittiği bir yapıdan bahsediyoruz…

Bu yapının oluşmasında toplumun hiçbir sorumluluğu yok mu?

Elbette var, tüm yükü siyaset kurumuna-siyasetçilere yüklemek yanlış olur…

Nepotizme alıştırılan ve onu seven bir toplumdan bahsediyoruz… Nepotizm bir çok kurumumuzda var…

Toplumun önemli bir kısmı siyasetçilerden sürekli bireysel çıkar beklentisi halinde… Siyaset yapanların bir çoğu da bu zihniyete prim veriyor, prim verilince de patronaj sistemi süreklilik kazanıyor…

Siyaset demagojiye saplanmış bir durumda, siyasetçilerin büyük bir kısmı panayırları “gezmek zorunda kalıyor”… Toplum talep ediyor, siyasetin büyük bir kısmı da buna prim veriyor… Bu kez bu çemberin dışında kalınmamalı diyenler de bu kısır döngüye katılıyor…

Bakanlıklarda sürekli ziyaretçiler ve bununla birlikte her hafta en az iki panayır ziyareti, geceleriyse meyhane köşeleri…

Siyasetçi ne zaman siyaset üretecek? Ne zaman yeni bir yönetim anlayışını bu ülkeye kazandıracak? Özellikle kırsal siyaset anlayışının kent siyaset anlayışına hükmetmeye devam etmesi halinde bunun pek de mümkün olabileceğini düşünmek doğru olmayacaktır… Arabesk bir yaklaşımı ve nepotizmi de buna ekledik mi tamam… Liyakate önem veren ise yok denecek kadar az!

Ekonominin lokomotiflerini ilerletmek ve çalıştırmak için sürdürülebilir bir kalkınmaya ve iyi bir yönetsel dönüşüme ihtiyacımız var…

Şeffaf ve hesap verebilen bir yönetim anlayışına tüm kurumlarımızda ihtiyaç var, ancak gelin görün ki bugün kurumlarımızın bir çoğunda gelir ve gider kalemlerine dahi ulaşmak pek mümkün gözükmüyor… Bu kuruluşların yeteri kadar denetlenmediği de ayrı bir konu… Oysa ki, günümüzde çok uluslu şirketler bile yeni projelerini, bütçelerini ve giderlerini internet sitelerinden yayınlıyorlar…            

İyi derecede yabancı dil bilenlerin sayısı nüfusumuzun içerisindeki sayısı azalıyor, devlet okullarımızda eğitim imkanlarının her gün biraz daha geriye gittiğini gözlemliyoruz… Devletin sağlık hizmetleri yetersiz bir düzeyde, toplu ulaşım yok seviyesinde, ülke insanımızın dış ilişkileri turistik düzeyde kalıyor, yerli istihdam açmazı önümüzde (bunun bir sebebi de günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek eğitimi sağlayamamak ve verimli emeğe değer vermemek).

Siyasetin çağdaş iletişim araçlarıyla biraz daha soğukkanlı yapılması, siyasetçinin vaktini siyaset üretmeye ve ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlarına çözüm bulmaya çalışması gerekmektedir…

Dünyayla bütünleşecek toplumsal bir seferberliğe ihtiyacımız var…             

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.