Büyük Oyun ve Sığınmacı-Mülteci Dramı...

Yayın Tarihi: 13/01/20 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Geçtiğimiz gün İyonya Denizi’nde sığınmacıları taşıyan bir teknede onlarca sığınmacının öldüğü haberi düştü medyaya...

Sığınmacı ve mülteci arasındaki fark veya kaçak göçmen ile mülteci arasındaki farklar henüz kamuoyumuzda tam olarak ayırt edilemiyor maalesef... Bu yüzden ilgili kavramların anlamını anımsatmakta yarar var...

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1951 yılında yürürlüğe konan Cenevre Sözleşmesi’nde mülteci kavramı özetle dini inancı, ırkı, etnik kökeni, sosyal statüsü veya siyasi düşüncesinden dolayı  ayrımcılığa ve baskıya maruz kalmış kişidir. Bu kişi bahsedilen nedenlerden ötürü ülkesini terk etmek zorunda kalarak, başka bir ülkeye sığınıyor.  Başka bir ülkeye güvenlik nedeniyle sığınan kişi mülteci statüsüne haiz olup olmadığına dair yapılan araştırmanın tamamlanmasına kadar kadar sığınmacı statüsünde kalmaktadır.

İlgili sözleşmeyi takiben 1967 yılında kabul gören protokolde mültecilerin yasal hakları daha net şekilde düzenlenmiştir.

Akdeniz’de sığınmacıların varış noktasından çok, bir geçiş noktası olan Kıbrıs’ın çevresinde de yıllardır mülteci dramları yaşanmaktadır...

Bu yaşanana dramlara rağmen ülkemizde maalesef sığınmacılarla-mültecilerle ilgili yeterli düzenlemeler yok, bunun başlıca nedenlerinden bir tanesi de KKTC’nin bugünkü uluslararası sitem içerisindeki statüsü... Durum böyle olunca da sığınmacı-mültecilerle ilgili tüm sorunlar sivil toplum kuruluşları tarafından çözülmeye çalışılıyor...

Dünya genelinde yaşanan yeni jeopolitik kavganın bedelini yine masum, korumasız insanlar ödüyor...

Korumasız, masum insanlar insan tacirlerinin küçük teknelerinde kurban oluyorlar Akdeniz’in derin sularında...

Yüz yıllardır devam eden bir dram bu... Uluslararası ilişkiler tarihinde Büyük Oyun diğer adıyla Gölge Savaşı (Voyna Teney)  19. Yüzyılın başından itibaren sığınmacı-mülteci dramı devam ediyor...

Büyük Oyun-Gölgeler Turnuvası Afganistan’dan, Orta Asya, Kafkaslara ve Akdeniz’e kadar uzanan bir coğrafyayı kapsıyor...

Son on yıldır yeni Büyük Oyun zirveye çıkmış durumda, aktörlerin çeşitlenmesinin, teknolojik silahların kullanılmasının ve paylaşılamayan kaynakların özellikleri dışında çok da farklı bir durum yok aslında...

iktidar mücadelelerinin ve iktidarların, büyük aktörlerin çıkarlarının yörüngesinde şekillenmesi söz konusu...! Bu aktörlerin içerisinde artık devletlerin yanında Çok Uluslu Şirketler de var... Bu mücadelenin sonucu da ilgili coğrafyalarda çatışma ve göz yaşı durmuyor...

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerini tekrardan anımsatmakta yarar var sanırım...

Dünyada 25 Milyon 900 bin kişi mülteci statüsünde, 3.5 milyon kişi ise sığınmacı statüsünde yaşamlarını sürdürmekte... Başka bir deyişle 29 milyon 400 bin kişi kendi ülkelerinden uzakta bir yaşam sürdürmek zorunda kalıyor...

41 milyon 300 bin kişi ise kendi ülkelerinde yerlerinden edinmişler... Mültecilerin yüzde 57’si üç ülkeden; Suriye, Afganistan ve Güney Sudan...

Mültecilere ev sahipliği yapan ülkeler arasında Türkiye en başta, Türkiye 3 milyon 700 bin kişiye ev sahipliği yapıyor...Pakistan, Uganda ve Almanya da mültecilere ev sahipliği yapan  önde gelen ülkelerden...

Pakistan ve Uganda gibi ekonomik ve sosyal problemleri tavan yapmış iki ülkede mültecilere ev sahipliği yapıldığı düşünüldüğünde, dünyanın geri kalan bazı coğrafyalarında durumun ne kadar vahim olduğunu anlayabiliyoruz...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.