Karmaşıklaşan Doğu Akdeniz!

Yayın Tarihi: 17/02/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Doğu Akdeniz dendiği zaman yurdum insanının hemen aklına Kıbrıs gelir, uyuşmazlık ve kriz dendiğinde de yine algıdaki seçicilikten dolayı Kıbrıs akla gelir...

Oysaki Türkiye, Yunanistan, Suriye, Lübnan, İsrail ve Mısır da bu Doğu Akdeniz havzasının ülkeleri... Libya ise son gelişmelerden sonra Doğu Akdeniz jeopolitiğinin önemli bir parçası olmuş durumda...

ABD, Rusya, Birleşik Krallık, Çin ve AB ülkeleriyle birlikte çok uluslu şirkeler de Doğu Akdeniz’in aktörleri arasında!

Soğuk Savaş sırasında Doğu Akdeniz’de daha belirgin bir kutuplaşma ve pozisyon alma söz konusuyken, günümüzde ilişkiler ve sorunlar daha karmaşık bir hal almaktadır...

Soğuk Savaştan kalma NATO’nun işlevi ve üyeleri arasındaki ilişkiler gün geçtikçe karmaşıklaşıyor... Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron bir yandan NATO’ya ilişkin beyin ölümü gerçekleşti diyor, ‘’ulusla gücünü’’ ve TOTAL şirketinin etkinliğini Doğu Akdeniz’de artırmak amacıyla Libya’ya askerlerini konuşlandırmaktan vazgeçmiyor, artı Güney Kıbrıs’ta savaş gemilerini demirleyebileceği şartları hazırlıyor... Fransa’nın Lübnan’a olan ilgisi zaten biliniyor...

Birleşik Krallık, AB’den çıkmakla birlikte yeni bir yapılanmaya doğru yol alıyor ve Doğu Akdeniz’deki (keza Batı Akdeniz’de de bu varlığı söz konusu) egemen topraklarıyla birlikte varlığını hissettirmeye devam ediyor...

ABD’nin bölgedeki varlığı ise malum, Türkiye’deki İncirlik askeri üssünü dışında varlığını özellikle Suriye ve Irak gibi çatışma bölgelerinde gösteriyor...

Rusya ise Doğu Akdeniz’deki varlığını Suriye üzerinden devam ettirmekle birlikte son dönemde Mısır ve Lübnan’da da etkinliğini artırıyor... Rusya’nın önde gelen enerji şirketleri Lübnan, Suriye ve Mısır’da çalışmalarını yoğunlaştırırlarken, Türkiye ile doğal gaz üzerinden ve nükleer enerji üzerinden yoğun bir ilişki düzlemi kurulmuş durumda... Ancak Türkiye ile kurulan yoğun ilişkiye rağmen, Suriye ve Libya gibi konularda uyuşmazlıkların ve gerilimlerin çıkması söz konusu...

Türkiye bir taraftan NATO üyesi olarak ABD, Birleşik Krallık ve AB’nin birçok ülkesiyle müttefik durumunda olmakla birlikte,  Rusya ve İran ile Suriye’deki İç Savaş sürecinde son 3 yıldır bir uzlaşıyla iş birliğine yönelmiştir. Türkiye’nin en büyük doğal gaz tedarikçileri olan Rusya ve İran ile yine de bazı dönemlerde Suriye’ye ve Esad yönetimine karşı farklı perspektiflere sahip oldukları gözden kaçmıyor...

Türkiye’nin AB ile ilişkilerinin donması, Trump yönetimiyle yaşanan sorunlar ve ABD ile ilişkilerde gel git yaşanması,  Türkiye’nin dış politikadaki konumlanmasını tahmin etmekte bizlere güçlük yaşatıyor... Türkiye’de politika yapıcıları arasında Rusya’nın Avrasyacı yaklaşımının tam olarak algılanmaması veya bu politikaya skeptist yaklaşılması, ancak tam net bir tavır konulamaması da Türkiye-Rusya ilişkilerinin istikrarlı bir düzleme oturmamasına neden olmaktadır... Saydığımız tüm bu olgular  Türkiye’nin bölgede dış politika konularında yalnızlaşma riskini artırıyor!

Öte yandan, Çin ise Yunanistan’dan, Türkiye’ye ve Mısır’a kadar deniz limanlarının işletmesini ele geçirirken, doğrudan dış yatırımlar aracılığıyla bölgedeki etkinliğini artırmaktadır... Ancak yaşanan korona virüsü olayından dolayı Çin’in ekonomik büyümesine ve küresel düzeydeki rolüne ilişkin etkileri de Doğu Akdeniz özelinde görülmesi beklenmektedir...

Mısır’daki Sisi yönetim bir taraftan ABD ile ilişkilerini yoğunlaştırırken, diğer taraftan nükleer santral için Rusya ile nükleer santral ve serbest ticaret bölgesi için anlaşıyor! Bu bağlamda ikilemlerin artması söz konusu oluyor... (Aslına bakarsanız Nasser dönemindeki Mısır dış politikasını anımsatıyor).

Bölgede Batılı güçlerin Rusya ve Çin ile bir rekabeti söz konusu olmakla birlikte, çok uluslu şirketler üzerinden kurulan ortak enerji konsorsiyumları da gözden kaçmamaktadır... Örneğin, Lübnan’ın 4. bloğundaki hidrokarbon çalışmalarında İtalyan ENI, Fransa merkezli TOTALl ve Rusya merkezli NOVOTEK şirketlerinin işbirliği bunun bir kanıtı, kısacası hem rekabet hem iş birliği! Lübnan’daki iç karışıklık, Hizbullah’ın rolü Maronilerin tavrı v.s, Fransa’nın siyasi ve kültürel rolü, Rusya’nın artan etkisi ise çok boyutlu ayrı bir konu...

Doğu Akdeniz havzasında, hem rekabetin hem de iş birliğinin olduğu, ikilemlerin yaşandığı bir süreçteyiz... Bununla birlikte yaşanan ilişki silsilesini sadece hidrokarbon kaynaklarına bağlamak doğru olmaz... Doğu Akdeniz yüzyıllardır ekonomik-ticari bir rota ve siyasi bağlamda tüm aktörlerce önemsenen bir coğrafya. Başka bir ifadeyle ise Rimland’ın önemli bir çıkış noktası, diğer bir deyişle deniz imparatorlukları için bir kanal vazifesi görüyor... Sonuç derseniz, Doğu Akdeniz coğrafyasında henüz sonucu kestirilemeyen bir sürecin içerisindeyiz...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.