Anastasiadis’in mesajı Lokmacı’dan öteye...

Nikos Anastasiadis oldukça ilginç bir siyasal kimliğe sahip... 2004’te Annan Planına hayişkar bir şekilde ‘’Evet’ diyen Anastasiadis pragmatist ve işlevselci-liberal bir yaklaşımla ‘’federalizm bayrağını’’ Güney Kıbrıs’ta dalgalandırmıştı...

Hristofyas sonrası liderlik koltuğuna oturduğu zaman bir çok insan Anastasiadis’in federalizm yolundan bu kadar uzaklaşacağını tahmin etmemişti... Gerçi seçim kampanyasındaki bildirisi bunun sinyallerini vermişti !

Şubat 2014 Belgesini takiben, Mont Pelerin ve Crans Montana zirvelerinde uyuşmaz tavrı ve ardından hidrokarbon çalışmalarıyla, askeri yaklaşımlarla ve İHA-SHA alımlarıyla ada üzerinde ve çevresinde gerilimin artmasında önemli rol  oynamıştır...

Son İcadı: ‘’Kapıları kapatmak’’

Korona virüsünün dünya genelinde yayılmaya başlamışıyla birlikte Anastasiadis’in bezirgan başı rolünü oynamak için yeni bir mahana ortaya çıktı... Sonuç itibariyle de Anastasiadis Lokmacı (Ledras), Aplıç, Derinya ve Bostancı (Astromeritis) kapılarını kapattı...

Bu kapılar içerisinde en çok göze çarpan kapı Lokmacı... Arasta ve Uzun Yolu (Ledra Caddesi) diğer bir deyişle Lefkoşa şehrini birleştiren bir ‘’köprünün’’ kapanması anlamına geliyor! Sonucunda da toplumlararası ekonomik ve sosyal ilişkiler zayıflatıyor, her iki taraftaki sokaklar boşalıyor... Anastasiadis’in tavrı 2008 yılından önceki 3-5 kendini bilmezin yaklaşımını anımsatıyor, vakti zamanında bir çok kesim kapının açılışına karşı çıkmıştı... Ancak kapı açıldıktan sonra Lefkoşa’nın eski kent merkezinin iki yakasında da bir sinerji oluştu ve taşlar yerine oturdu... Güney Lefkoşa’daki alış veriş mekanlarında Türkçe konuşan tezgahtarlar ve yazılar dikkat çekerken, Kuzey Lefkoşa’da da Yunanca veya İngilizce konuşan tezgahtarlar ve her iki dildeki yazılar dikkat çekmeye başladı... Kısacası kent merkezi yeniden doğmuştu...

Peki Anastasiadis ne yapmak istiyor?

Güney Kıbrıs’taki bazı akademisyen meslektaşlarımızın sosyal medya paylaşımları ve kaleme aldıkları makaleler aslında Anastasiadis’in ‘’Yüksek Siyaset’’ penceresinden davrandığını gösteriyor...

Anastasiadis’in ‘’Yüksek Siyaset’’ penceresinin muhtevasını özetleyecek olursak:

-Yeşil hat tüzüğünün orta vadede askıya alınması veya direkt ticaret tüzüğüne olanak verebilecek bir gelişmeyi durdurmak.

-Federal Kıbrıs’ın kurulması halinde ‘’Kıbrıs Cumhuriyeti’nin’’ ekonomik ve sosyal anlamda zarar göreceği düşüncesini toplumsallaştırmak, bu bağlamda radikal milliyetçi sağ grupların nefret dolu söylemlerine ve eylemlerine göz yumulmuştur... (federal bir yapıda ‘’Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıslı Elenlerin zarar göreceğini  belli bir kesim sağ görüşlü Kıbrıslı Elen akademisyenin sürekli dile getirdiği bir argüman).

-Devlet otoritesine kendisinin sahip olduğunu göstermek suretiyle, Kapalı Maraş konusu da dahil diğer konulara ilişkin bir misilleme tavrı ve diplomatik anlamda asimetrik bir güç kullanımı...

-Biber gazı kullanmak suretiyle devletin gücünü ve icracı makam olduğunu gösterme...

Anastasiadis’in mesajı açık ve net, adadaki şartları devlet olarak ben belirlerim ve bu bağlamda güç oyununda asimetrik güç kullanırım diyor...

Anastasiadis’in bu ‘’güç oyununda’’ bu denli rahat hareket etmesinde bizlerin de aynaya bakmasında yarar vardır... Kıbrıs Türk liderliğinin (Cumhurbaşkanlığı makamı) müzakereler haricinde uluslararası alanda proaktif bir dış politikayı gerçekleştirememesi bugün yaşanan sorunların en büyük nedenlerinden bir tanesidir...

Sonuçta Anastasiadis’in mesajını yüksek siyaset bağlamında iyi değerlendirmek ve önümüzdeki seçimlerde Kıbrıslı Türklerin proaktif bir dış politika ve temsiliyete ihtiyaç duyduğunu idrak etmek durumundayız...