Libya ve Akdeniz sahnesi...

Yayın Tarihi: 15/06/20 07:00
okuma süresi: 7 dak.

Libya 1980’li yıllarda petrol zengini ve buna paralel gelişen inşaat sektörüyle bilinen bir ülkeydi…

Ekonomik refahı petrol kaynakları neticesinde bulan Libya bölge ülkelerinin emekçileri için ise istihdam sağlıyordu…

Ancak bu ekonomik yapı “Rantçı Devlet” sisteminden öteye gidememiştir… Libya sadece petrol kaynaklarının tüketilmesi için kapıların açarken, bunun bir sanayi ve yerli üretim sürecine dönüştürülmediği bununla birlikte sosyal ilişkilerin aşiret ilişkileri temelinde geliştiği bir ülke olmuştur…

Aşiret sisteminin egemenliği devletin güçlenmesini de engellemiştir, Afrika’da pan-Afrika hareketinin öncülüğünü Libya yapmasına karşın, Suriye’deki gibi güçlü bir devlet bürokrasisi, ordu ve istihbarat kurulamamıştır… Bunun neticesinde de Kaddafi  aşiret gücüne dayanarak yıllarca rejimini ayakta tutmayı başarmıştır…

2011 yılında sözde Arap Baharı’nın etkisi ve NATO’nun harekatı neticesinde Kaddafi rejimi son buldu… Neticesinde de aşiretler arasındaki savaş su yüzüne çıktı…

9 yıldır süren Libya İç Savaşının bir diğer yüzü ise Cihatçılar, bazı aşiretlerin Cihatçılarla yakın işbirliği söz konusu, özellikle Güney Libya’da ve Tobruk çevresindeki (Mısır sınırı) tutucu unsurların Cihatçılarla daha yakın olduğu malum…

Gelelim son gelişmelere, savaşı bir meslek olarak seçmiş olan General Haftar son 3 yıldır büyük bir yükselişteydi… Rusya’nın özel şirketi Vagner lejyoner asker tedarikçisi olarak Haftar’a büyük bir destek sağlamış ve bu destek Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’daki Sisi yönetiminin desteğiyle pekiştirilmiştir… Bunun neticesinde de HaftarLibya’nın doğusunda stratejik petrol kuyularının yer aldığı ve jeopolitik noktalara  egemen olmuştur…

Haftar bununla da yetinmemiş BM tarafından Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) ‘nin Batı Libya’daki egemenliğini de sonlandırmak üzere Libya Ulusal Ordusunu (LUO) batıya doğru harekete geçirmiştir. Haftar son 7-8 aydır Mısır, BAE, Fransa ve Yunanistan’ın desteğiyle batıya doğru başarılı bir harekat yapıyordu. Haftar açısından amaç Libya’nın batısında egemen olan Fayiz Es-Serrac hükümetini devirmek ve BM nezdinde bir meşruluk kazanmaktı. Haftar’a destek veren Mısır, BAE, Fransa ve Yunanistan’ın amacı ise petrol kaynakları üzerinde söz sahip olabilmek  ve UMH-Türkiye arasında imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılması mutabaktının yürürlüğe girmesini engellemekti…

Rusya ise Libya’daki süreçte net olarak tarafını belli etmemekle birlikte geçmişte Moskova’da eğitim almış ancak daha sonra ABD’de uzun yıllar yaşamını sürdüren Haftarile  diplomatik ilişkisini muhafaza ederken, aynı anda Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Agila Salih ile de bağlarını sıklaştırmıştır… Rusya’nın Salih’i yeni bir aktör olarak Libya sahnesinde daha etkin kılması büyük bir olasılık!

Türkiye ise Kasım 2019’da Libya’daki meşru UMH hükümetiyle imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakattan sonra Libya’daki iç politikaya daha fazla müdahil olmaya başlamış ve Libya’ya asker ve aynı zamanda Haftar güçlerine karşı kullanılmak üzere SİHA’ları bölgeye göndermiştir…

Türkiye’nin bu adımı Libya’daki oyun kurucu rolünü üstlenmesine ve aynı zamanda R Wagner şirketinin Libya’dan geri çekilme sürecini başlamasına neden olmuştur….

Haftar diğer irtibat halinde olduğu dış güçlerden beklediği ölçüde bir desteği bulamayınca yardımcısı Abdel Salam Al Badri aracılığıyla İsrail kamuoyuna mesaj vererek İsrail’den destek istemiş ve Badri,Libya’nın gelecekte “İsrail’in  düşmanı olmayacağını” ifade etmiştir…Haftar’ın bu tavırlarına şaşırmamak gerek, Çünkü,Haftar Sovyetlerle başlayan macerasına CIA ile devam etmiş daha sonra ise Fransa, BAE, Mısır ve Yunanistan desteğiyle iktidara gelmek adına bir yol yürümeye çalışmıştır…

Türkiye’nin son dönemde Libya’daki askeri ve  diplomatik atağı Haftar’ın gerilemesine yol açmıştır… UMH’ninSirte gibi önemli noktalara kadar ilerlemesi ve Libya’nın güneyindeki stratejik noktalarda etkin olmaya başlaması Libya’ya ilişkin diplomatik trafiğin yeniden yoğunlaşmasına neden olmuştur…

Erdoğan-Trump görüşmesinin ardından bugün yazıyı yazdığım sırada Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ve Savunma Bakanı Şoygu’nun Türkiye’deki temasları sadece Libya’daki gelişmeler açısından değil, Akdeniz havzasının tümünde resmin yeniden çizilmesinde önemli bir dönüm noktası olacaktır…

Libya’da Türkiye ve Rusya arasında farklı bir yaklaşım görüntüsü olmasına karşın Akdeniz genelindeki enerji politikalarındaki çıkarlarının benzerlik taşıması da gözden kaçmamaktadır…

Unutmayalım ki, Libya ve Suriye’deki gelişmeler Kıbrıs ve çevresinde EastMed gibi tahayyül edilen enerji projelerinin geleceğini de etkiler nitelikte…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.