Küresel düzeyde salgın ve otoriterlik

Yayın Tarihi: 08/02/21 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Küresel düzeyde Covid-19 salgını bir yılı aşkındır kendisini hissettiriyor... Salgın önce sağlık açısından etkisini göstermekle birlikte, ekonomik, sosyal ve siyasal anlamda da küresel bir etkiye sahip...

Ekonomik ve sosyal açıdan mevzuyu daha önce 2-3 kez kaleme almıştım... Ancak yine de biraz özetleyip, mevzunun siyasal boyutuna geçeceğim, siyasal boyutu elbette ekonomik ve sosyal boyutundan pek de bağımsız değil!

Ekonomik bağlamda dijital-bilişim sektörü büyüme trendini devam ettiriyor, dijital reklamcılık ve alış-veriş büyük bir gelişim içerisinde... 

Eğitim de hızlı bir şekilde dijitalleşiyor...

Sosyal yaşam dijital platformlara doğru yöneliyor...

Turizm ve turizme bağlı servis sektörler iflas bayrağını çekerlerken, bilişim ve sağlık alanında araştırma ve üretim yapan kuruluşlar ise zirve yapmış durumdalar...

Gelelim olayın siyasi boyutuna...

Küresel salgın siyasetin de çehresini değiştirmiş durumda veya otoriter yönetimlere ve otoriter bir sistem kurmayı benimseyenlere bir fırsat penceresi oldu...

Slavoj Zizek’in ortaya koyduğu görüşlerin büyük kısmına ben katılmıyorum...

Zizek’in eleştirdiği bir paranoyaya sahip değilim, ama onun kadar da naif bir perspektife de yakın değilim...

Sosyal yaşamımız farklılaşıyor, iktidarlar-iktidar odakları etki alanlarını artırıyorlar, bir bakıma monopol yaratıyorlar...

İnsanların temel hak ve özgürlükleri engelleniyor...

Sağlık konusu bu süreçte otoriter yönetimler ve yönelimler için bir fırsat oluşturdu...

Medya da sistemin ve iktidar odaklarının tekelinde...

İnsanların önceliği sağlık konusuna vermesi siyasal anlamda tepki oranını düşürebiliyor... Ölüm korkusu ve yardım alma ihtiyacı-ihtiyatlı yaklaşım v.s.

Muhalif hareketler sosyal medyayla sınırlı kalıyor...

Daha 1 yıl öncesine kadar sosyal medya üzerinden örgütlenen ve sonuçta  sokağa yansıyan hareketler artık pek mümkün olmuyor bugünlerde...

Siyaset tıkanıyor...

İktidar odakları monopollerini kurmuş durumdalar...

İktidar odaklarında çok uluslu şirketler, özellikle dijital ve sağlık firmaları ön planda...

Bu firmaların yaptıklarına onay veren noter rolünü üstlenen devletler var (özellikle Batılı devletler ve Batı hegemonyasındaki devletler).

Hiçbir şeyin eksisi gibi olmayacağı bir süreç yaşıyoruz ve yaşamaya da devam edeceğiz...

Geriye dönüş yok...

Peki nasıl bir yaşam çerçevesi çizilecek?

Otoriterlik yeni iktidar odaklarıyla birlikte nereye varacak?

Devletin ve bireyin konumlanması nasıl olacak?

Otoriter liderler için salgın kendilerini meşrulaştırmak için bir fırsat!

Otoriter bir yönetim kurmaya çalışanlar için de salgın iyi bir alan yaratmış durumda...

Birey seyahat özgürlüğünü ve yüz yüze yaşamı kaybetti ve daha da kaybedecek gibi duruyor...

Bu süreci yaratan ve yöneten üst akıl var mı?

Bir de bu boyutu var mevzunun...               

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) niye 1 yılı aşkın bir süreden sonra Çin’in Wuhan kentine gitti?

Niye salgının ortaya çıkışından 1-2 ay sonra gitmedi?

Salgının Avrupa’da görülmesinden sonra Afrika veya Amerika kıtaları niye kapanmadı?

Birçok soru var önümüzde...

Ancak yaşanan gerçek ve sonuç şu ki, salgın iktidar odaklarını güçlendirirken muhalif ve alternatif siyasal hareketlerin varlığını tehdit ediyor...

Kısacası salgın küresel düzeyde otoriterliğe zemin hazırlıyor ve güçlendiriyor! 

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.