Bir de sisteme karşı dursak

Yayın Tarihi: 02/03/21 07:00
okuma süresi: 3 dak.

Geçtiğimiz haftadan itibaren herkes bir konuşma üzerine odaklandı...

Ben konuşmayı yapanın ismini dahi anmayacağım..

Ardından ise toplumsal bir refleks gösterildi ve eylem de organize edildi...

Eyleme katılanların arasında ben de vardım...

Ancak kafamda bir çok soru işareti ve düşünce de vardı...

Yakın dostlarımla-yoldaşlarımla paylaştım bu düşüncelerimi...

Basın özgürlüğü hepimiz için elzem, bunun tartışmasını yapmaya gerek yok!

Ancaaaak...

Basın özgürlüğünü daha derinlikli düşünerek konuşmalıyız...

Bizler için kişiler odak noktasında olmamalı...

Sistem (yapı) ve zihniyet sorunsalını ortaya koymalıyız...

Bu bağlamda Mart 2009’da yazdığım bir köşe yazımı anımsadım...

Dönemin popüler oligarklarıyla veya kendisini oligark sananlarla ilgiliydi köşe yazım...

ilgili kişilerin Rusya’da ve Türkiye’de yaptıklarını anlatırken, sistemin bu kişileri ürettiğinden bahsediyordum...

KKTC’de o dönemde yine bu kişilere özenenden bahsediyordum yazımda...

Dedik ya mesele sistem-yapı...

Siyasete egemen olmaya çalışıyordu bu kimseler, medya üzerinden...

Rusya’da Mikhail Khodorovsky bunlardan bir tanesiydi...

Ancak duvara vurdu...

Vergi kaçakçılığından hapse atılmıştı 2003’te...

Yukos’u da kaybetmişti elinde bulundurduğu televizyon kanalarını da...

Karşısındakiler ondan önce davrandı...

Siyasi bir güç olmasına izin vermediler...

Yoksa bir oligark koskoca Rusya’yı domine edecekti...

 

Birçok kavramı ve anlamını unutarak hareket ediyoruz...

Sorunu kişilere indirgiyoruz....

Halbuki sorun sistemde...

Devletin bıraktığı ‘’boşluğu’’ oligarklar dolduruyor...

Aslında devlet boşluk bırakmıyor !

Boşluk kelimesi pek uygun değil belki...

Devleti kim yönetiyor?

Hukuk kimin hukuku?

Biraz da Marksist metodolojiyle sorular sorarak olaylara bakmakta yarar var sanırım...

Tamam Marksist yaklaşımı da Batı merkezli klasik Marksist yaklaşımdan sıyırılarak yeniden yorumlamakta yarar var! Bunu da unutmuyoruz...

Batı ve Doğu arasında kalmış ekonomi politiğine ve sosyolojik bir yapıya sahibiz...

Toplumun ve kanaat önderlerinin yarattığı sözde ‘’ulusal kahramanlar’’ ve onların uzantıları bir gün geliyor  bizlere yukarıdan bakarak ağzına geleni söylüyorlar...

Bizim yapmamız gereken ne mi?

Siyaset...

Ama siyaset derken kasaba siyaseti değil...

Kişilerin üzerine odaklanmadan, sistemi tartışmak gerek...

Şeffaflığı, hesap verebilirliği, Ahlak ve etik gibi kavramları önümüze koymalıyız...

Yıllar öncesinde Leon Troçki’nin kitabına verdiği isimle tamamlıyorum yazımı...

Onların Ahlakı ve Bizim Ahlakımız...

(ben bir ekleme yapıyorum onların sistemi ve bizim sistemimiz)

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.