Acil ekonomik eylem planı yerine otoriterleşme!

Yayın Tarihi: 13/06/22 09:28
okuma süresi: 5 dak.

Yazımın başlığını "Acil Ekonomik Eylem Planı Yerine Otoriterleşme" yapmamın nedeni belli...

Büyük bir çöküşün içerisindeyiz ve bizleri daha da zor günler bekliyor olabilir...

Olabilir diyorum, çünkü alınacak önlemlerle birlikte yaşanan ekonomik kriz bir bakıma hafifletilebilir...

Krizin elbette küresel bir boyutu var, artan akaryakıt (enerji) fiyatları bunun bir göstergesi, gıda krizi de buna bağlı olarak kapıda... Hem Rusya-Ukrayna savaşının  etkisi hem de küresel anlamda son yıllarda yaşanan gıda sıkıntısı dünyayı derinden etkileyecek gibi duruyor...

 Yaşananlar Malthusçu yaklaşımla Marksizm arasındaki farklı bakış açılarını da bize anımsatmakta...

Nüfus mu? Yoksa kapitalizm mi?

Evet hangisi bu krizlere sebep?

Açık ve net olan bir şey var ki, kapitalizm-neo-liberalizm insanlığı mutlu edemedi...

KKTC sınırları içerisinde ‘’Sosyalizm’in anavatanı’’ burası diyerek bir noktaya gitmemiz de pek mümkün değil! Ancak özellikle dar gelirli ve orta gelir grubunu korumak adına acil bir ekonomik eylem planı yapılabilir...  Başka bir deyişle sosyalizmin bir yaşam biçimi olduğunu da anımsamalıyız...

Sosyal devlet anlayışı ve dijitalleşme bağlamında atılabilecek olan adımlar var... Hükümet ise bu tedbirlerin alınmasıyla uğraşmak yerine temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması üzerine odaklanıyor... Kim ne yazdı? Kim ne diyor? Konuşmasınlar ,Yazmasınlar üzerinden bir yaklaşım sergiliyor "egemen çevreler" oysa ki ekonomi alanında yapılabilecek çok şeyler var...

Sosyal devlet anlayışı bağlamında artık devlet okullarında  tam gün eğitime geçilmesi için alt yapı çalışmaları hızla tamamlanmalıdır. Böylece orta gelirli insanlarımızın özel kolejlere olan bağımlılıkları ortadan kalkacaktır... Geliri daha iyi olanlar yine özel kolejlere çocuklarını göndermek isterlerse göndersinler!

Gelelim ekonomide verimliliği artıracak ve toplumun giderlerini azaltacak uygulamalara... Ülkemizde bir çok insanın aynı anda 1-2 işle uğraştığını biliyoruz... Ancak bu işlerin üretim odaklı olması elzem artık... Servis sektörü varlığını devam ettirmekle birlikte, tarımda verimliliği artıracak ve ürün çeşitliliğine önem veren , teknolojiyi maksimum derecede kulllanan bir reform sürecine ihtiyaç var... İklim şartlarına göre üretim yapılmalı ve unutmayalım ki üretilen tarım ürünleri gerekli sertifika şartları yerine getirildiğinde dünyanın her yanına satılabiliyor! Kaldı ki iç pazarda tüketim için de kendimizin üretmesi elzem...

Tam bu satırları yazarken Cyprus Mail gazetesinden bir haber düşüyor önümden Reuters kaynaklı haberde Lübnanlı bir ailenin tarıma dönüşü anlatılıyor...  Küresel düzeyde artan gıda fiyatlarından dolayı Lübnan insanı toprakla yeniden buluşuyor bir bakıma... Yanı başımızdan bir örnek bizler için...

Gelelim akaryakıt meselesine, akaryakıt yani enerji girdilerinin hızla dünya piyasasında artan fiyatları ve buna bir de Türk Lirasının değer kaybetmesi eklenince çok zor durumla karşı karşıya kaldık... Sağlıklı-yeterli toplu taşımanın olmadığı, yenilenebilir enerjinin minumum düzeyde kullanıldığı ülkemizde insanımızın cebini zorlayan bir akaryakıt meselesimiz var!

Bu noktada sadece devletin-hükümetin değil, özel işletmlerin ve tüm kurumların yeni sürece adapte olmaları gerekmektedir...

Yeni süreç de şudur ki, evden elektronik ortamdan yapılabilecek olan işlerin yapılabilmesi ve dijital teknolojinin nimetlerinden yararlanmaktır. Dijital teknolojinin sadece eğlence amaçlı ve sosyal medyada ‘’lafazanlık’’ yapmak için icat edilmediğini artık kavaramak zorundayız... Böylece mobilizasyon azalır ve enerji-akaryakıt tüketimi de minumum düzeye çekilir...

E-devlet ve e-iş kavramları artık bir an önce yaşama geçirilmelidirler... böylece enerji sarfiyatında büyük bir azalma olacaktır. Bu azalma hem devlet bütçesine hem de vatandaşın bireysel bütçesine katkı yapacaktır....

Toplu taşıma için de devletin teşvik edici bir pozisyonda olması gerekmektedir. Taşımacılara en azından bir dönem gümrüksüz konforlu toplu taşıma araçlarını ithal şansı tanınabilir! Bununla birlikte yerel yönetimlerin merkezi yönetimle işbirliğiyle de şehir içi ve şehirler arası ulaşım yeniden organize edilebilir...

Kısacası eğitimden, tarıma, dijital yaşama ve toplu taşımacılığa kadar devletin ve özel işletmelerin öncülüğünde adımlar atılabilir ve böylece ekonomik verimlilik de toplumsal anlamda sağlanabilir...

Temel hak ve özgürlükleri kısıtlamakla uğraşmak  yerine acil konomik eylem planıyla uğraşılırsa daha iyi olur sanırım!

Herkese iyi bir hafta diliyorum...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.