Zenon Stavrinidis'ten öğrendiğimize gore, 1963 yılında Kıbrıs ekonomisi içinde Türkler, nüfusları %18 olmasına karşın, Endüstriel üretimin %6.2'sini, İthalat'ın % 3.2'sini, İhracat'ın % 0.5'ini, Elektrik Tüketiminin de %6.1'ini gerçekleştirmekte olup, Gelir Vergisi'nin de sadece %5.9'unu ödeyebilmekteydiler.
Rahmetli Kutlu Adalı'nın Cemaat Meclisi'ne verdiği bir rapordan da öğreniyoruz ki 69 Türk köyünden sadece 6 tanesinde elektrik bulunmaktaydı. (Zikr. Aytuğ Plumer. Kıbrıs Ekonomi Tarihi) Sayın Plümer'in çalışmasından, o koşullarda Kıbrıslı Türkler'in GSMH içindeki payının %17.9 olduğunu ama bu orana ulaşırken en büyük payın, Tarım ve Devlet Memurluğu olduğunu görüyoruz. Devlette temsiliyet oranının neden ille da %30 olmasında ısrar edildiğini, bir de böyle düşünün. 1963 yılı itibarıyla bu oran 20 milyon KL'na denk düşüyor! Rum dostlarımızın payına düşen %82 pay da o yılın rakamlarıyla, 92.7 milyon KL imiş
Türkler'in devletten ve tarımdan uzaklaştırılmasının stratejik amacını bu tablo apaçık ortaya seriyor. Devlet memurları işlerine gidemeyince, toplam gelirin %24'ü sıfırlanıyor. Tarıma dönersek, BM görevlisi Ortega'nın yazdığı rapora gore, 100 bin dönüm arazi terkedilmiş, bunun 30 bin dönümü Rum dostlarımızca kullanılıyor, 20 bin Türk köylü de üretimden kopuk, "göçmen" konumundadır, bütün gelirin nerdeyse %20'si de öyle elden gidiyor! İki kalemde, nerdeyse %40 fakirleşme Ört ki ölem O zahmete de gerek yok, çünkü öldürmeye çok hevesli 4 tane de yerel milis örgütü var! Yorgacis, Samson, Lisaridis ve Grivas'ın
1971 yılına geldiğimizde, Kıbrıslı Türkler'in geliri gene 20 milyon KL'dır Nerden buluyorlar? Türkiye gönderiyor! Oysa Rum kardeşlerimizin milli geliri, 212 milyon KL'sına çıkmıştır. 1972'de de 256 milyon KL Payımız, %18'den %9'a düşmüş sekiz yıl içinde Nüfus ayni ama
"Biz refah içinde gardacca yaşardık"! İngiliz zamanında "Ha yahu! Telefon et dokuz dokuza" diye bir lâf vardı. Ekonomide böyle
Siyasette?
"Kıbrıs Cumhuriyeti neyimize yetmezdi da belâ çıkardık? Çok ayıp bize?"
Vay yahu? İnanan olsaydı, belki denenirdi
"Halkın mücadelesi bağımsızlık için değil, anavatan Yunanistan'la ENOSİS'i gerçekleştirmek içindi. Bu bakımdan anlaşmaları kabul etmek için halk hazır değildi. Hatta o yıllarda bağımsızlıktan söz etmek, vatan hainliği sayılıyordu." Der Glafkos Kliridis
" Bir Kıbrıs Ulusu olsaydı, bağımsızlık istenebilirdi ama Kıbrıs Halkının ezici çoğunluğu Helen olduğuna göre, bizim için ulusal kurtuluş, ancak Yunanistan'a katılmaktır" derdi, Plutis Servas Komünist!
" ENOSİS ge monon ENOSİS" derdi Ezekias Papayuannou
1961'de mecliste oturumu terk eden Türk milletvekillerinin ardından, " Gidişleri olsun da gelişleri olmasın" (mealen) derdi, Lissaridis "garantileri kaldırıp, referandumla Yunanistan'a bağlanmaktan vaz geçmeyecekmiş, diye de bar bar bağırırdı. Mecliste! Bu da sosyalist üzerinize afiyet
Devletin "başkanı" Türk vatandaşlarına "herhangi bir azınlık olduklarını kabul ettirmek üzere", İçişleri Bakanı'na silahlı örgüt kurdurmak bir yana, üç tane de başka milis örgütü kurduruyordu. "Her şeyden haberdardı" diyor, Kliridis
Nasıl? Ballı börek? Mis gibiydik öyle ya?
"Ha bizde da TMT vardı!" Ha, bir de olmayacaktı! Girne sahilinde biradan gevşemiş, ileri geri konuşacak sosyopat bulmak, mümkün olmazdı bugün Atılacakları çukurları arayacak da kalmazdı
Hayatım boyunca bu adaya barış gelmesi için mücadele ettim. Çünkü hem adalı halkların hem de anavatanların çıkarlarının bu yönde olduğuna inanıyorum. Ama bu inanç, geçmişte olanların "kısm-ı azamisi"ni saklayarak, insanları aldatıp, Helen Milliyetçiliği'ne teslim olmak anlamına gelmiyor. Sorunun asıl suçlusunu gizleyerek, direneni suçlamak anlamına hiç gelmiyor.
" İngilizle işbirliği yaptınız!" Onu buldular, onunla işbirliği yaptılar, önünü kesmek için! Sekiz sene içinde yapılacak referandumla ENOSİS yapılması önerisini bile reddeden zihniyete karşı, az bile yaptılar. (Radcilfe Anayasası önerisi) Zaten ne yaptıysa ondan sonra yaptı TMT! Baktı ki sessiz, efendi gibi oturmanın sonu, İngiliz'in adayı Yunanistan'a vermesi olacak, gereğini yapıp, 1958'den sonra "taraf" kabul edildi
Annan Planı günlerinde, bu kadar kötekten sonra Rum gumbarolarımızın akıl yoluna gelmiş olabileceklerini ummaktaydım. Bizim açımızdan da daha elverişli bir önerinin gelmeyeceğini düşünmekteydim, destekledim Ta ki yetkili duruma gelip, bazı görüşmelerde bizzat bulunana kadar
Crans Montana'dan beri, hiçbir şeyin değişmediğine kâni oldum. Her lâfı dönüp 1955'lerde söylenenlerle kıyaslıyorum Aynı kafa
20 Temmuz'a çemkireceğinize, bu kadar akılsız olan dostlarınızı uyarın Hem kendileri çekiyor, hem de bize çektiriyorlar.