Mülkiyet üzerine birkaç lakırdı

Yayın Tarihi: 02/08/15 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Mülkiyet müzakerelerin bugünlerde en popüler ve en popüler olmayan konusu durumunda. Her gelen Rum Cumhurbaşkanı halkına evlerine dönme hakkı vadetti. Şimdi ise durum ufak ufak değişiyor ve birey mülkiyet hakkının yanısıra 41 yıldır kullananların hakkının tanındığı ya da telaffuz edildiği bir döneme giriliyor.

Aslında bu durum yeni değil. Daha önceki KKTC Cumhurbaşkanları da bu konuda bayağı bir yol kat etmişler ve bu argümanı ortaya koymuşlardı.

Yanlış bilmiyorsam Cumhurbaşkanı Talat zamanında, "Kullanan hakkı" şeklinde değil de bu durumu "sosyo ekonomik doku" diye tanımlamışlar ve 1974 sonrası Güney'den Kuzey'e geçen ya da Kuzey'de olan Kıbrıslı Türkler'in aslında bir zorunluluk sonucu mevcut Kıbrıs Rum mallarını kullanmak, çalıştırmak ya da üzerine inkişaf yapmak durumunda kaldıklarının argümanıdır.

Haksız da değildi hani bu argüman. Bildiğim kadarıyla bu "Sosyo Ekonomik Doku" lafı da Talat zamanında Kutlay Erk'in türettiği bir laftır. Yanılıyorsam düzeltsin birileri.

Öyle ya, Limasol'dabisikletçilik yapan bir Kıbrıslı Türk, Girne'ye göç etmek durumunda kaldıktan sonra orada boş bir Rum dükkanı dururken, işini bir çadır kurarak mı yapacaktı da evine ekmek götürsün. Eşyanın tabiatına ters.

Evet haksızlıklar yapılmadı mı eşdeğer ve Rum mallarının dağıtımı konusunda. Çok fazla. Hatta eşdeğerden alıp, Güney Kıbrıs'ta mallarını satıp paraları çatır çatır yiyenler var ki, tam kriminal.

Ya da hiçbir şeyi olmadığı halde savaşı fırsat bilerek mal zengini olanlar da ayrı bir konu ancak işin özünde, bir zamanlar bir yabancı diplomatın söylediği esastır bana göre.

Ne demişti o diplomat:

"Thoseweretheonlyassetsyoucouldsurviveuponunderthoseconditions"

İngilizcesi çok daha anlamlı,Türkçe'ye çevrildiğinde biraz anlam kaybına uğruyor ama lisana hakim olmayanlar için, "Onlar o şartlar altında yaşamınızı devam ettirebileceğiniz yegane mülklerdi"

Bu son derece anlamlı bence.

Mülkiyet çözüm yolunda en fazla sıkıntı çıkaracak mesele gibi gözüküyor.

Bıraktığımız ile aldığımız arasında ciddi bir fark var.

Keşke bu kadar malı talan etmeyip insanlara şuursuzca dağıtmasaydık diyeceğiz ancak insanların yeni bir yaşam kurmasına da ihtiyaç vardı.

Şimdi iade, takas ve tazminat ile bu işin çözülmesi gerekiyor.

Takas için aldığımız ile bıraktığımızın denk olması gerekiyor. Orada sorun var.

İadede sorun var çünkü burada bir yaşam var ya da daha doğru bir ifadeyle "sosyo-ekonomik bir doku" var. Dolaysıyla iade de sorunlu bir yöntem. İade edersek Kıbrıslı Türkler nereye gider, bu sosyo-ekonomik doku nerede kurulur. Arazi Avustralya gibi sınırsız değil ki.

Allah'tan yıllarca kızgınlıkla andığımız askeri birliklerin ellerinde bulundurdukları araziler var ki, dokunamamışız ve yandaşlarımıza verememişiz. O elimizi biraz rahatlatacak.

Bir de tazminat yöntemi var ki onun için de para lazım.

Kimin elini cebine atacağını hep birlikte göreceğiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları