Benden sonrası Tufan mı, Asım'mı?

Yayın Tarihi: 24/05/16 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
II Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat büyük iddia ve vaatlerle partinin başına geçmesi üzerine 11 ay henüz doldu. Parti iktidardaydı.

Bir CTP-DP Hükümeti vardı ve öyle ya da böyle yürüyordu.

Seçimsiz sayılabilecek bir yöntemle partinin Genel Bakşanlığı'nı üstlenirken, ülkeyi UBP zihniyetinden kurtaracağım" dedi ve ilk icraatı mevcut hükümeti bozup, Ulusal Birlik Partisi ile hükümet kurmak oldu.

Bu hükümete öyle bir isim verdi ki, beklentileri de yükseltti.

Adı Reform Hükümeti olacaktı.

KKTC halkının başı yapılacak reformlardan dönecekti.

Önce Özkan Yorgancıoğlu'nu tasfiye etti. Sonra da Partide ayağına dolanabilecek diğer isimleri.

Hükümet Ömer Kalyoncu Başbakanlığında kuruldu.

Davul Ömer Bey'in boynunda tokmak Mehmet Ali Bey'in.

Haliyle davuldan çıkan ses pek ritmik olmadığı gibi sesi de kulağa hoş gelmedi.

Reform Hükümeti kısa bir süre sonra kabine değişikliğine gidince reform vaatlerinin tutulmasında sıkıntı olduğunu anladık ancak Meclis'teki büyük çoğunluk desteği herhangi çatırdamaya izin vermeyeceğini düşündük.

Sonra su meselesi gündeme geldi.

Kabinenin genç bakanları su konusunu makul bir noktaya getrdiler, Sayın Talat konuyu parti Meclisi'ne götürerek ülkenin kilitlenmesine neden oldu.

Hatta ilk oylamada Genel Başkan olarak tavır göstermedi ve oy dahi kullanmadı.

Tam tersini yaparak Türkiye'ye yetkili olarak görevlendirdiği ve bir sonuçla gelen Bakanlarını Parti Meclisi'nin önüne atıp, onların parçalanmasını seyretti. Böylelikle sorumluluktan sıyrılacaktı.

Çıkışta gazetecilerin sorularını ise, "Konu hükümetin konusudur" diyerek sorumluluğu bir kez daha Ömer Kalyoncu'nun ve genç bakanların sırtına bindirmeye çalıştı.

Su krizi giderek derinleşirken bir imza atıldı ancak Sayın Talat'ın Parti Meclisi'nde yaktığı ateş kontrolden çıktığı için yanmaya devam etti.

Bu ateş söndürülmeden, gündeme ekonomik protokol geldi. En azından öyle anlatıldı, halbuki Su protokolü ile Ekonomik protokol ardı ardına gelen ve birbirleri ile ilintili işlerdi. Bir imzalanmadan diğeri olamayacağı için asıl protokole sıra gelmesin diye su protokolünün erteletildiğini sonradan anladık.

Sonunda UBP dayanamadı ve "Bu yapacaksak yapalım yapmayacaksak. Buyun siz yapın" dercesine hükümetten çekildi. Ve reform hükümeti 8,5 ayda sıfır reform ile ömrünü tamamladı.

Mehmet Ali Talat iktidarda iken devraldığı partisi muhalefete düştü mü? Düştü.

Mecliste en fazla milletvekili bulunduran parti bir anda Ana Muhalefet partisi oldu.

CTP her kafadan bir sesin çıktığı, sosyal medya paylaşımlarının olay olduğu, herkesin medyaya farklı farklı demeçler verip algı oyunları yürüttüğü bir parti haline geliverdi.

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ise önceki gün gerçekleşen tüzük kurultayında Kasım ayında yapılması muhtemel Kurultay'da Genel Başkanlığa aday olmayacağını açıkladı. Hem de CTP'yi tek başına iktidar yapacağını söylediği konuşmasından birkaç saat sonra.

Uzatmamak adına özetleyeyim.

Dışarıdan bakan birisi olarak değil sadece, CTP içindeki dostlarımın ortak kanısı CTP'deki son Talat dönemi, en hafif tarifiyle, pek başarılı olamamış.

Başarılı olmadığı ve de olamayacağını anlayan Talat ise bu Tüzük Kurultayı'nda, "Benden sonrası tufan" diyerek göreve devam etmeyeceğini açıklamış.

Gerçi bazı partililer Talat'ın "benden sonra tufan" tutumuna kızarak, "hayır öyle değil. Senden sonra asım" diyeceklerini biliyoruz az çok.

Talat'tan sonrasını hep birlikte göreceğiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları