Terör uzmanı değilim ama...

Yayın Tarihi: 02/01/17 08:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Düşünün, tercih ettiğiniz bir eğlence mekanında sevdiklerinizle eğleniyorsunuz. Gecelerden de yılbaşı gecesi. 10, 9, 8, 7, 6, 5, 4, 3, 2, 1 dediniz ve yanınızda bulunan sevdiğinize sarıldınız. Yeni yılın, size mutluluk getirmesi için yıla mutlu girmek gerektiğine inandınız, hemen herkes gibi.

Yeni yılın ilk gün doğuşuna kadar da eğlenmeyi kafaya koyarken, aniden bulunduğunuz mekanın kapısından içeri elinde Kalaşnikof, sağa sola ateş eden bir manyak çıkageliyor ve sizin ya da yanınızdakilerin hayatını sonlandırıyor.

Paris saldırısında da aynı şey yaşanmıştı.

Bir rock konseri izliyorsunuz. Sonra birileri gelip, otomatik silahla gelişigüzel sizi ya da etrafınızdakileri öldürüyor.

Ya da Noel Pazarı'nda dolaşıp sıcak şarap içerken, aniden bir TIR ile burun buruna geliyorsunuz, sağa sola kendinizi atıp ya kurtuluyorsunuz ya da direksiyonun başındaki teröristin kullandığı TIR'ın altında kalıyorsunuz.

Ya da havalimanına, sevdiklerinize bir an önce kavuşmak üzere uçağa binmek için varıyorsunuz. Aniden bir bomba patlıyor ve hayatınızı kaybediyorsunuz veya yanınızda ölen ya da yaralanan insanlar oluyor.

Nice'te tatildesiniz ve deniz kenarında yürüyorsunuz. Bir kamyon gelip insanların arasına dalıyor. Sonra ya kamyon ile burun buruna ya da onun altında kalıyorsunuz.

İşin kötü tarafı ne biliyor musunuz?

Bu terör olayları ve failleri ne yazık ki bazı çevreler tarafından sempati görüyor.

Sempati ve hatta destek de görüyor.

PKK ya da TAK'ın yaptığı eylemler bir kesim tarafından meşru bulunurken, diğer yandan DAEŞ'in faili olduğu terör eylemleri de bir başka kesim tarafından kabul görüp alkış alıyor. DHKP-C'nin terör eylemleri de bir başka kesim tarafından takdir ediliyor.

Siyasilerin ya da diğer çevrelerin açıklamalarını dinledik 2017 yılının ilk gününde.

Milli bir terörle mücadele ya da kitlesel, toplumsal, topyekûn bir terör politikası oluşturulması söylendi şu ya da bu şekilde.

Aklımı kurcalayan ancak belki de bu satırlara tam manasıyla aktaramayacağım soru şu:

Türkiye'de bu kadar çok FETÖ mensubu ve sempatizanı, DHKP-C mensubu ve destekçisi, PKK sempatizanı ya da üyesi, İŞİD sempatizanı ve militanı varken, hatta bazıları 15 Temmuz ve öncesinde görüldüğü üzere, güvenlik güçlerinin içine yerleşmişken, nasıl bir terörle mücadele sürdürecek Türkiye?

Türkiye'de şu sıralar çok sık terör olayları yaşandığı için televizyonlarda, terör var diye enflasyonu yaşanan, kerameti kendinden menkul terör uzmanlarından değilim ancak, terörle mücadele konusunda farklı bir şeyler yapılması gerektiği hissiyatı bende güçlü.

İnsan haklarının en üst düzeyde olduğuna inanılan İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa ya da Almanya'nın özellikle 11 Eylül sonrası yürürlüğe soktukları terör yasalarına bakan, ne söylediğimi ya da ne demek istediğimi daha iyi anlayacaktır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları