Şu karikatür meselesi

Yayın Tarihi: 11/12/17 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Kimseye gazetecilik öğretecek değilim. Öyle, "Basın özgürlüğünün sınırları var" diye süslü laflar peşinde de değilim.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sevmek zorunda değil hiç kimse.

Sevmezsin, seversin. O senin bileceğin bir iş.

Bu sadece Recep Tayyip Erdoğan için geçerli bir şey de değil.

Sevmediğim herkes için kalemimi hakaretamiz bir şekilde oynatırsam; ya da oynatırsak bu dünyanın hali nice olur onu düşünüyorum.

Sevmediğin kısımlarını adabı muaşeret kuralları çerçevesinde ifade etmek yeterli olur. Mümkünse neden sevmediğini de ikna edici bir şekilde yaz ki seni okuyup etkileneneler senin sevmediğin bu kişiyi onlar da sevmesin.

Bu da mümkün, makuliyet sınırları içerisinde.

Ancak hakaret edip aşağılamaya çalışmak ne derece bizim meslekle ya da mesleği geçtim ne kadar insanidir.

Bunu unutuyoruz zaman zaman ne yazık ki.

Gazetecilikte "haber kutsal, yorum hürdür" diye bir laf vardı eskiden.

Afrika Gazetesi'nde yayınlanan karikatüre baktığımda ne bir haber kırıntısı ne de bir yorum alameti göremedim doğrusu.

Peki Türkiye'den bakıldığında bu karikatür nasıl görülür hiç düşündük mü? Bunu sorarken yayınlar yanında bu konu için, "Oh iyi yapmışlar" diyenlere de soruyorum.

Düşünmemişizdir.

Düşünmemizi kolaylaştırmak için bir örnekle yardımcı olayım.

Diyelim bir Türkiye'de bir gazete Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın üzerine işeyen bir mitoloji tanrısı karikatürü yayınlamış olsaydı.

Tepkimiz nasıl olurdu?

Nasıl olduğunu biliyoruz, çünkü daha önce böyle karikatürler değil de ufak tefek demeçler için bile Cumhurbaşkanımıza sahip çıkmış, günlerce yazıp çizmiştik.

Şimdi bu durumda Türkiye'de Erdoğan'ı sevemeyenlerin bile bize nasıl bir gözle baktıklarını düşündük mü?
Düşünmemiz lazım çünkü, bu ülkede Akıncı'yı sevemeyenler bile, buna benzer biri durumda ona sahip çıktığını biliyoruz ve hatırlıyoruz.

Bir de mesleği icra ederken bir şeye daha dikkat etmek lazım sanki.

O da ülkemizin yasaları.

Fasıl 154 Ceza Yasası'nın 68'inci Maddesi son derece açıktır.

Aynen aktarıyorum.

"Yabancı Ülkelerle Olan İlişkileri ve Dış Huzuru Etkileyen Suçlar
Yabancı Devlet Yetkililerini Zem ve Kadih. 68. Madde: Bir kişiye zem ve kadih halinde yeterli olacak kadar haklı bir sebebi veya mazereti olmaksızın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile herhangi bir hükümdar, prens, elçi veya diğer yüksek aşamalı yetkililerin mensup olduğu ülke arasındaki huzur ve dostluğu bozmak niyetiyle herhangi bir yabancı hükümdar, prens, elçi veya başka bir yüksek aşamalı yetkiliyi küçük düşürmek, tahkir etmek veya nefret veya hakarete uğratmak eğiliminde olan okunacak herhangi bir yazı veya görülecek herhangi bir işaret veya resim yayınlayan herhangi bir kişi, hafif bir suç işlemiş olur"

Bu yasa daha önce Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer için yazılan ve Afrika'da yayımlanan karikatür ile kıyaslandığında neredeyse hiç sayılabilecek bir ifade yüzünden çalıştırılmıştı. Meslektaşlarımız yıllarca mahkemelerde sürünmüşlerdi.

Büyükelçinin şikayetçi olması, diplomaside bir bilirkişinin de ifade vermesi bu sürecin başlaması için yeterli bildiğim kadarıyla.

Recep Akdağ'ın ifadelerine bakılırsa da bu süreç bugün yarın başlar.

Sonra da "hakarete uğrayan zalim, hakaret eden mağdur" diye tencere tava eylemine başlarız.

Başka işimiz yokmuş gibi bununla uğraşalım duralım.

Bence olmamış ve protesto edenlerin geçmişi de bu hakareti örtmüyor. Kimse kusura bakmasın. Ayıp olmuş.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları