İkna odası da kur bari Cemal Hoca

Yayın Tarihi: 22/06/18 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+
Serdar Denktaş'ın sosyal medya paylaşımı ile rezaleti öğrendik. Cemal Özyiğit, 4 yıl boyunca başörtülü bir şekilde okullarına gidip gelen, sınavlara girip başarılı olan ve sonunda mezun olup hayata atılmaya ya da eğitimlerine devam etmeye adım atacak başörtülü kız öğrencilere diplomalarını verdirtmedi.

Bunu diğer sosyal medya canavarları, "Hükümette çatlak" olarak nitelerken, bence çatlak çok daha büyük ve derin bir yerde.

Oldu olacak, 28 Şubat döneminin yaygın uygulaması olan "ikna odaları"ndan da kursaymış ya Cemal Hoca, dedim kendi kendime.

Üniversite girişlerine kurulan odalara, okuluna başörtüsüyle girmek isteyen kız öğrenciler oraya alınır, başlarını açmaları için "ikna" edilmeye çalışılırdı. İkna derken de öyle güzel güzel değildi. "Ya başını açarsın ya da sınava giremezsin, okula gidemezsin, mezun olamazsın" şeklinde kimsenin maruz kalmak istemeyeceği ikna türleriydi bunlar.

Peki Sayın Bakan, sizin bu uygulamayı bu genç kızlara reva gören faşistlerden ne farkınız kaldı? Hani özgürlüktü? Hani hoşgörü idi? Hani demokrasi ya da insan hakları?..

Mini etekli kız ile başörtülü kız arasında insan olarak ne fark var?

Bir genelgeden bahsediyorsunuz.

Genelge dediğiniz şey, ne yasadır, ne de tüzüktür.

Bakan imzası ile tadil edilebilecek bir talimatlar manzumesidir.

"İlahiyat koleji dışında" ifadesini eklemek bu kadar mı zor? Ama ekletmezler değil mi Cemal Hoca sana?

28 Şubat döneminde yazdığım bir yazı vardı. O yazıyla gurur duyarım.

Yazımın başlığı, "İran gibi olmaktan endişe ediyorsanız, neden İran gibi davranıyorsunuz?" idi.

Çünkü İran'da toplum polisinin başı açık kadınlara silah zoruyla başlarını örtmesi için yaptığı baskı ile 28 Şubat döneminde genç kızlara başlarını açtırmak için uyguladığı baskı aynı baskıdır. Birbirinden hiç farkı yok.

Akademik olarak başarılı olmuş bu genç insanlara, başlarında örtü nedeniyle hak ettikleri diplomayı vermemek Cemal Özyiğit'i ilerici mi yapar, yobazın önde gideni mi?

Cemal Özyiğit aynen İran Toplum Polisi ya da 28 Şubatçıların kinden farksız bir baskıyı bu genç kızlara reva görerek, özgürlük, hoşgörü, insan hakları, demokrasi gibi kavramların arkasına gizlene gizlene erki eline geçiren, sonra da baskıcı ve faşist uygulamalar için kolları sıvayan birisi olduğunu herkese göstermiş oldu ne yazık ki.

28 Şubat döneminde Türkiye'de bir üniversitede ders veren, yakından tanıdığım bir öğretim görevlisi başörtüsü yasağına rağmen, "Benim dersime başı örtülü ya da açık herkes girecek" demiş öğrencilerine.

Başı örtülü kızlardan birisi ise, "Bizim için kendinizi riske atmayın Hocam" demiş.

Hoca ise, "Ben bunu sizin için yapmıyorum. Bir insan olarak kendime olan saygımdan yapıyorum. Yarın devran döner, 'başı açıklar giremez' diye bir yasak gelirse, yine aynı şekilde davranacağım" demiş.

Evet çok kızgınım. Kızgınlığım da yazımın sertlik derecesi de aynen sevgili hocam gibi, insan olarak kendime saygımdan…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları