Diplomasinin bittiği yerdeyiz hala

Yayın Tarihi: 10/06/19 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Klasik bir söylem var ya, Kıbrıslı Rumlar bizimle paylaşım içine girmeye hazır değil diye.

Birçoğunun aklına refah ya da zenginlik paylaşımı ya da yetki paylaşımı gelir.

Haliyle işin derinliği bu kadar sığ değildir elbet.

Rumların bizimle paylaşmak istemediği şey, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kendisidir.

Onların işgal dediği bizim harekât dediğimiz 1974'ten sonra her şeylerini kaybetseler de ellerinde kalan tek şeyden bahsediyoruz.

45 yıldır koruyup kolladıkları, ona zarar gelmemesi için ellerinden geleni yaptıkları, daha da güçlendirmek için Avrupa Birliği'ne soktukları Kıbrıs Cumhuriyeti'nden.

Biz onlara diyoruz ki, 'gelin bu Kıbrıs Cumhuriyeti'ni federal bir çatı haline getirelim, karar alma mekanizmalarında biz de etkin olalım, herhangi bir sıkıntı olması durumunda da Türkiye'nin garantisi ile bu gözünüzden sakındığınız Kıbrıs Cumhuriyeti'ne müdahale etmesine olur verin'

Olacak iş mi Allah aşkına.

Ben Rum olsam bunu kabul etmem.

Diyelim ki bir Rum Lider gelip, bütün bunları kabul etti.

Rum halkı asla olacak olan bir referandumda buna evet demesini beklemek saflık olur.

Siz 45 yıl boyunca halkınıza uzun vadeli mücadele ile Kıbrıslı Türkleri eriteceğinizin sözünü vereceksiniz, ancak erimedikleri gibi Türkiye'nin desteği ile ite kaka da olsa ayakta kalmayı başarmışlar.

Evet belki arzuladığımız noktaya gelmedi Kıbrıs Türkü, ancak Rumların da arzuladığı noktaya gelmedi.

Şimdi 2004 Annan Planı sonrasında ellerinde tutukları Kıbrıs Cumhuriyeti sayesinde bu süreçten zarar görmeyen Rumlar, Kıbrıslı Türkleri bu Kıbrıs Cumhuriyeti'nin ortağı yapar mı? Kıbrıs Cumhuriyeti'ni ortaya atar mı?

Diğer taraftan Kıbrıslı Türk bir lider, 'ben garanti de istemem, kararlarda etkin katılım ve siyasi eşitlikten de vazgeçtim' dediğini farz edelim bir an için. Hangi Kıbrıslı Türk bir referandumda buna evet der? Yüzde 15'ten fazlası olmaz. Kısacası böyle bir çözüm Kıbrıslı Türkler tarafından reddedilir.

Peki bu noktada müzakere edecek ne kalıyor geriye?

Federal bir çözümden bahsediyorsak hala, koskocaman bir hiç.

Boşu boşuna birçok batılı diplomat, 'diplomasinin bittiği yerdeyiz' demiyor, Crans Montana sonrası Kıbrıs sorunu ile alakalı olarak.

Bu görüşe katılmamak elde değil.

'Yaratıcı fikirler' ifadesi BM Genel Sekreteri tarafından dillendirilmişti ilk yanılmıyorsam. Sonradan herkesin diline pelesenk oldu bir süre.

Aslına bakacak olursanız en yaratıcı fikir Anastasiades'in 'Gevşek Federasyon' fikri idi. Buna karşılık bugünlerde Türk tarafından yükselen 'AB içinde iki devlet' fikri var.

Ortodoks Federalistler, her iki fikre de karşı çıkıyorlar haliyle ancak, Gevşek Federasyon ile AB çatısı altında iki devlet modelleri arasında neredeyse fark yok gibi. Belki nüans ve AB içindeki temsiliyet bakımından farklılıklar olabilir ama iki halkın temsilcileri de bazı şeyleri müzakere etsin müsaadenizle. Düşünün bunu biraz bence. Bunu düşünürken, Anastasiades'in New York'ta Çavuşoğlu'na söylediklerini de hatırlayarak düşünün.

Biz burada #carefederasyon derken, başkaları başka yerlerde başka bir şeylerin hesabını yapıyor olduğu ya da başka bir şeyler pişiriyor olduğu ve oyuncu gibi görünenlerin çoktan oyun dışı kaldığını da görebilirsiniz aniden.

Neden mi? Çünkü federasyon müzakereleri söz konusu ise Crans Montana'da diplomasinin bittiği yere varmıştık. Ve ne yazık ki hala diplomasinin bittiği yerdeyiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları