Tüzük bombası artık patlamaya hazır

Yayın Tarihi: 23/10/19 07:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

2000'li yılların başlarında görevde epey bir zaman kalan İçişleri Bakanı Özkan Murat'ın niyeti bağcı dövmek değil de üzüm yemek olduğu ve yapmayı tasarladığı uygulamadan en öncelikli etkilenecek olanların Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olduğunu bildiği için, ülkedeki kaçağı önlemek maksadıyla hazırladığı mevzuatı Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri ile istişare ederek hazırlamıştı.

Türkiye'ye gidip, "Sizin vatandaşların çoğu kaçak. İşverenler tarafından da sömürülüyorlar. Daha önce karşılıklı yaptığımız anlaşmadaki boşluklardan yararlanılıyor ve bu bir sorun haline geldi" deyip, karşılıklı mutabık kalınan ve sert önlemler içeren mevzuatı yürürlüğe sokmuştu.

"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde bulunan Türk vatandaşlarının ikamet, çalışma ve sosyal güvenlik haklarını düzenlemeye ilişkin protokol" bu şekilde bir istişarenin sonucudur ve iki ülke arasında da hiçbir sorun yaşanmadan, dönemin büyükelçisi Hayati Güven ile İçişleri Bakanı Özkan Murat arasında 12 Ekim 2004 tarihinde güzel güzel imzalanmıştı.

İçeriğinden bağımsız olarak, bu hükümet tarafından Bakanlar Kurulu'ndan geçirilen İkamet Tüzüğü'nün öyle pek güzel olmadığı anlaşılıyor.

Bugün resmen yürürlüğe girecek tüzük nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin arasının keman teli kadar gergin olduğunu söylemem lazım.

Vatandaşa pek yansımayan bu gerginliğin sonucunda neler olabileceğini kestirmek gerçekten güç ancak bu tüzüğün KKTC-Türkiye ilişkileri açısından hayırlı olmadığını söylemek zor değil.

Çok mu zordu eski İçişleri Bakanı Özkan Murat gibi bize en yakın ülkenin yurttaşlarını doğrudan etkileyecek bir kararı istişare ile almak?

Çok mu zordu özellikle içinden geçtiğimiz gergin günlerde Türkiye'deki yetkililerin hassasiyetlerini de gözeterek birtakım kararlar almak? Ya da kararları almadan önce, aynen CTP'li Özkan Murat gibi durumu ve hassasiyetleri izah ederek diyalog içerisinde sorunu çözmek?

Şimdi kucağımızda, 90 gün önce yapılan ve bugün pimi çekilecek bir bomba bulunuyor.

Bu tüzük yüzünden UBP-HP hükümetine tepki gösteren Türkiye yetkilileri, 180 günde 90 günden fazla kalan ve burada okuyan kızını bir kez daha ziyaret etmek isteyen emekli anne ülkeye alınmaz ise, ya da sınır kapımızda sınır dışı edilmeyi bekleyen ya da kapıdan geri gönderilen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları birikmeye başlarsa iki ülke ilişkilerinin ne hale geleceğini düşünen oldu mu?

Bu "Türkiye ne derse onu yapalım" yaklaşımı değil. Ona ben de karşıyım.

Ancak bir karar aldığınızda başka bir ülkenin yurttaşları bundan birinci derecede etkilenecekse, "Ey Türkiye. Bizim böyle bir sorunumuz var. Çözümü de böyle bulduk. Var mı bir diyeceğiniz" desek fena olmazdı.

Zaten mütekabiliyet prensiplerini dele dele eleğe çevirdik. Türkiye her isteyen KKTC yurttaşını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıyor. Vatandaş olmak istemezsen de Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına tanınan tüm haklar KKTC yurttaşlarına tanınıyor. Her Türkiye Cumhuriyeti yurttaşını vatandaş yapalım demiyorum. Ama bize bu kolaylıkları yapan Türkiye'nin vatandaşlarına Pakistan, Bangladeş, Türkmenistan vatandaşı muamelesinden biraz farklı davransak iyiydi.

Öğrendiğim kadarıyla yürürlüğe girmesine saatler kala birtakım değişiklikler yapılması konusunda mutabakata varıldı. Madem olabiliyordu 90 gün niye bekleyip herkesi gerdik.

Benden söylemesi…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları