Bağımsız adaylık ve “Caba”sı

Yayın Tarihi: 10/01/20 07:00
okuma süresi: 5 dak.

Eski bir alman atasözü der ki: “Eski taktikleri, ihtiyaç duyduğunuzda kullanmaktan çekinmeyin. Bu taktikler güzel olmasa eskimezlerdi”

Kudret Özersay’ın Bağımsız Cumhurbaşkanı adaylığını açıkladığında doğrudan bu geldi aklıma.

Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın “Bana partimi sorma ben Denktaşçıyım” sloganını hatırlayacak kadar yaşımız müsait.

Cumhurbaşkanlığı görevinin partiler üstü bir mesele olduğunu vurgulayan bu slogan, zaten seçildiği takdirde partisi ile ilişkisinin Anayasa gereği kesmesi gereken bir adayın, bunu peşinen yapmasının bence garip bir tarafı yok.

Kurucu Cumhurbaşkanı “Partimi sorma” derken, “Partime ya da partim olmamasına bakarak oyunuzu kullanmayın. Siz bu işi benden daha iyi yapabilecek biri olup olmadığına bakın ve ona göre oy kullanın” demek istiyordu.  

2015’te Mustafa Akıncı TDP’den niye aday olmamışsa, Serdar Denktaş neden Demokrat Parti Genel Başkanlığı’ndan istifa etmişse, Özersay da o nedenle Halkın Partisi Genel Başkanlığı görevini “kenara koydu” bence.

“Partime bakmayın bana bakın” anlamına gelen bu hareket aynen Denktaş’ın iddiası gibi, “Meselemiz parti meselesi değil…” mesajını içeriyor. 

Üstüne üstlük eğer birey olarak gireceğiniz bir seçimde partinizin oyundan daha fazla oy almak istiyorsanız ve partinizi küstürmeden bağımsız aday olabiliyorsanız, bunu yapmamak aptallık olur. Özersay da aptal değil elbette.

Bakın Tufan Erhürman ile Ersin Tatar bunu yapamadılar. Parti adayı olarak seçime girecekler. Bu nedenle seçimde kişilikleri ile partilerinin imajı arasındaki dengeyi tutturmak için ayrı bir çaba göstermek zorunda kalacaklar. 

Asla CTP’ye oy vermem diyenleri, Erhürman, partisini geride tutarak kişiliğini öne çıkarmak durumunda kalırken, UBP’liyim ama Ersin’i istemem diyenlerin gözüne Tatar, partinin amblemini sokmak zorunda kalacak. Bu dengeyi tutturmak durumunda kalacak. Çünkü her ikisinin de büyük birer parti tabanları var ve ona sırtlarını dayarken, parti dışından oy da devşirmek için uğraşacaklar. 

Özersay, partisi bu kararının arkasında ise, büyük bir özgürlüğe sahip oldu demek yanlış olmaz. Halkın Partisi dışında oy peşine düşecek.

Üstüne üstlük, Özersay 2015’te yine Cumhurbaşkanı adayı oldu ve yüzde 21 oy aldı. Bunu yaparken de bağımsızdı.

Yine bir atasözü akla gelir hemen. “Eğer bozuk değilse, tamir etmeye çalışma” demişler.

2015’teki Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrasında bunun ilk seçimi olduğunu ancak son seçimi olmadığını söyleyen Özersay’ın o sözlerini parti kuracak parlamentoya girecek şeklinde yorumlamış olsak da, “İlk Cumhurbaşkanı seçimimdi ama son olmayacak” şeklinde de yorumlasak bugün haklı çıkacaktık. Anlaşılan o gün yarım bıraktığını bugün tamamlamak için yola çıkacak ve o gün elde ettiği başarıyı, hatta daha fazlasını bugün aynı taktiklerle yeniden yaşamak isteyecek. Bundan doğal bir şey yok.

Özersay’ı eleştirecek çok şey bulunabilir belki. Benim çok bulup eleştirmişliğim de vardır. Gördüğümde yine yaparım ancak Cumhurbaşkanlığına bağımsız olarak aday olmasını eleştirmek, bayağı anlamsız.

Adam “Cumhurbaşkanı olursam bağımsız olacağım zaten, o nedenle peşinen bağımsızlığımı ilan ediyorum” demiş, bu konuda bir ilke ortaya koymuş, yukarıda saydığım avantajlar da bunun “caba”sı olur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları