Hastürer başlığını değiştirmeseydi keşke...

Yayın Tarihi: 27/04/20 07:00
okuma süresi: 5 dak.

"KKTC’deki tüm yoğun bakım üniteleri doldu. Doktorlar artık hasta seçmeye başladı. Bakanlık açıklamasında yaşı 80’in üzerindeki Covid 19 hastalarının tedavi edilmeyeceğini o nedenle evlerinde kalmaları gerektiğini ifade etti."

Bu süreçte böyle bir haber yazmak zorunda kalmadığım için yatıp kalkıp dua ediyorum. Ülkedeki herkes de böyle bir haberi okumak zorunda kalmadığı için aynı duaları etmesi gerekirken, bir güruhun sosyal medya paylaşımlarına baktığım zaman gerçekleşmekte olan "0" vaka serisinin onlar için büyük sorun haline geldiğini görüp tiksiniyorum.

Sağlık Bakanı başarılıdır diyen herkes bilinen çevre tarafından sosyal medyada saldırıya uğruyor, ‘’Bugün de vaka yok. Yaşasın’’ diyen herkes, hakaret duyuyor.

Hele hele, "Demek ki olağanüstü hale gerek yokmuş" diyerek fikrini biraz daha cüretkar bir şekilde beyan ettiniz mi, ölümlerden ölüm beğenin.

Güruh belli.

Kime hizmet etmeye çalıştıkları belli ama zarar verdiklerinin de farkında değiller. Gözler kör olmuş, paylaşımlarına baktığınızda, içlerinden "Covid-19 vaka sayısı artsa da haklı çıksak" düşüncesinin geçtiğini görüyorsunuz net bir şekilde.

Kimin başarılı kimin başarısız olduğunu, ya da kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışacak noktada olmadığımızı herkesin bilmesine rağmen, bunun kavgası veriliyor aynı güruh tarafından.

Yani Olağanüstü Hal İlan edilmediği halde vaka sayısında dramatik bir noktaya gelinmemesi resmen üzüyor arkadaşları.

Önceleri ‘Az test yapılıyor’ diyenler, test sayısı arttıkça, şimdi de ‘testler güvenilir değil’e döndüler.

Bazı tiplerin, her paylaşımın altına girerek ona buna hakaret ve saldırıları bir görev edasıyla yazdıklarını gördüğümde, "Bunların başka işi yok mu da her yorumu takip edip uzun uzun yazıyorlar. Sonra da gelen savunma amaçlı yanıtlar üzerine, örgütlenip sosyal medya linç kampanyasını başlatıyorlar" diye düşünmeden edemiyorum doğrusu. Yoksa, yeni bir meslek kolu mu türedi ve bu arkadaşların işi gerçekten bu mu diye de kendime soruyorum.

Evet yeni vaka yok. Bu iyi birşey mi bilmiyorum ama kötü bir şey olmadığını ve bunun üzerinden siyaset güdümlü sosyal medya linç kampanyaları yürütmenin de doğru olmadığını biliyorum.

Hasan Hastürer geçen günkü yazısının başlığını ilk önce ‘Sosyal Medya Faşizmi’ olarak belirlemiş sonra da ‘Medya Faşizmi’ olarak değiştirmiş.

Yanlış yaptın hoca.

Bu medya faşizmi değil, sosyal medya faşizmidir. Hem de en alasından. İlk başlığın doğruydu bence.

Ama yazının son kısmına canı gönülden katıldım. Hatta sesli bir şekilde seni alkışladım. Bu kadar güzel ifade edilebilirdi ancak. Hasan Hastürer olmak da böyle bir şey olsa gerek.

Müsaadenle alıntılıyorum.

"Küfür, hakaret, sindirme, susturma ve önemlisi yok etme amaçlı saldırıları kimse bu topluma özgürlük olarak yutturmaya çalışmasın."

Başlık değiştirme kararına bozulmuş olsam da bu kısmını şahane ifade etmiş Hasan Hastürer.

O yüzden, "sosyal medya manyağı görevli kimseler" sakin sakin oturdukları yerde otursunlar. Kendilerinin olup olmadığından dahi emin olmadığını görüşlerini paylaşsınlar, ama farklı bir görüş ortaya koyanları linç etmeye kalkmasınlar artık. Çünkü bıktık.

Ülkenin de Covid-19’dan kırılmasının onlara bir fayda sağlamayacağını da artık idrak etsinler. Çünkü gerçekten sıkıldık.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları