Zafer sarhoşluğundan ayılıp düşünmeye başlamak

Yayın Tarihi: 22/10/20 10:45
okuma süresi: 6 dak.

Cumhurbaşkanlığı seçimini geride bıraktık.

Seçim üzerindeki dış etkenlerin etkileşimini gördük.

Bazıları uzun vadeli plan ve projelerle ülkedeki fikir ve kanaatleri ilmek ilmek işleyerek şekillendirirken, bir taraf da bu sürece bodoslama daldı ve kısa vadeli bir çalışmayla fikir ve kanaatleri değiştirmeye çalıştı. Bir taraf minik bir farkla kazandı.

Yöntemler üzerinde duracak değilim.

Ancak şimdi içinde bulunduğumuz durum çok kritik ve zaman ilerledikçe bizi başka sıkıntılara sokacak cinsten.

Hep söyledim ve söylerim. Bu seçimde oy kullanan gençlerin doğum yılı 2002.

Bu gençler ceplerindeki Avrupa pasaportu ile Avrupa’ya gitmiş görmüş, hiçbir şey yapmasa Güney Kıbrıs’a geçmiş ve Avrupai bir yaşamın ne demek olduğunu en azından hissetmiş bir gençlik.

Kapıların kapalı olduğu dönemi hatırlamayan, Güney Kıbrıs’a geçişin mümkün olmadığı dönemi bilmeyen, Rumları düşman olarak görmeyi bırakın, farklılık bile hissetmeyen gençlerimiz azımsanmayacak derece çok.

Bu nedenle artık ‘Rum Yunan İkilisi...’ diye başlayan açıklamalar, onlara hiçbir şekilde hitap etmiyor.

Aynı şekilde bu gençler, AB Bursları ve projeleri ile küçük yaşlardan itibaren dünyalı olmayı öğrenmiş ve ‘Tek yol Anavatan’ ya da Akıncı’nın bir zaman ifade ettiği gibi ‘Türkiye sığınacak limandır’ söylemi ve felsefesinden çok ama çok uzaklaşmışlardır. Bu gençler fikren ve fiilen Türkiye’den uzaklaşmışlardır ve uzaklaşmaya devam edeceklerdir.

Gelecek yıl, 2003 doğumlular, ondan sonraki yıl ise 2004 doğumlular seçimlerde iradelerini ortaya koyacaklar. Bu iradenin yine kısa vadeli hamlelerle yönlendirilebileceğini düşünen varsa aklına şaşarım.

Türkiye’nin ve Türkiye’nin tercih ettiğini net olarak gördüğümüz yöneticilerimiz, her zaman yaptıkları gibi yıllarca ellerinin üzerinde oturmayı bir tarafa bırakıp, Kıbrıs Türk gençliği için bir şey yapmaya ve orta vadede Türkiye ile Kıbrıs Türk halkının geleceği olan gençleri yeniden bir araya getirip birbirlerini anlamaları sağlamazsa işin farklı noktalara gideceğinden kimsenin kuşkusu olmasın.

Irkçılık gibi, ayrımcılık gibi temellere oturacak olan köken çekişmelerinin baş göstereceği, azınlık ve çoğunluk psikolojilerinin gruplaşmalara neden olup bu iç didişmeye benzin dökeceğini söylemek için sosyolog olmaya gerek yok.

Öyle seçimlere birkaç hafta kala gelip fikir ve kanaat değiştirmeye çalışmak ile bu barış sağlanamayacak. Aksine daha da tamiri mümkün olmayan yaralar açılacak.

Bu konuda geçmişte sohbet ettiğim Türkiye yetkililerine hep aynı örneği verdim. Buradan da vereyim. 1992 yılından beridir gazeteciyim. Çeyrek asrı geçmiş. Öyle çok AB yetkilerinin sevdiği birisi de değilim. Birçok meslektaşımdan çok daha az oranda etkinlik ve davetlere katılmış biriyim ancak buna rağmen Strasburg’daki Avrupa Parlamentosu’nda hangi kafenin kahvesinin daha güzel, kruvasanlarının daha taze ve çeşitli olduğunu bilecek kadar, Avrupa Parlamentosu’na davet edilmişliğim ve çalışmalarını izlemişliğim vardır.

Buna karşılık çocukluğumda her yıl katıldığım törenlerle, sonra da her yıl resmi tatil ile kuruluşunu kutladığım Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin içi nasıldır bilmem. Hiç görmedim. Bir kere Ankara’da dolaşırken, uzaktan fotoğrafını çekmeye çalışırken de askerler tarafından kovalandım.

Burada sizce yanlış giden bir şey yok mu?

Bu bir gazeteci olarak benim mukayesem.

Peki gençler? Brüksel, Amsterdam, Paris’in karşılığında Kıbrıs Türk gençliğine sadece Çanakkale kampı öneriliyorsa bir yere varılma ihtimali var mı sizce.  

Durum böyleyken yumurta dışarıdan kırılmak zorunda kalınıyor.

Ama unutmayın, yumurta içeriden kırılınca doğum, dışarıdan kırılınca ölüm oluyor.

Zafer sarhoşluğundan ayılıp ciddi ciddi düşünmeye başlasak iyi olacak galiba.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları