Bir hükümet değerlendirmesi

Yılan hikayesinin sonu geldi ve hükümetimiz kuruldu.

Bu noktaya nasıl gelindi? Neden böyle oldu? Bir başka günün soruları ve verilmesi gereken yanıtlar olarak bir yere not edip bırakalım ve gelelim kabineye.

Hemen ilk reaksiyon, kabinedeki bir bakanın adını anıp, göreve getirildiği bakanlığın da ismini zikrederek, ‘ne anlar o bundan’ dendi birçok çevrede.

Yıllardır anlatmaya çalıştığım, lafımın muteber olması için sakal bile bıraktığım konunun özünde de bu yatıyor zaten.

Bakanların, görev yapacakları bakanlıklarla ilgili mesleki bilgi sahibi olmalarına gerek yoktur.

Misal Maliye Bakanlığı görevine getirilen ve kabinenin en büyük sürprizi olarak kayda geçen Dursun Oğuz.

Hemen ilk intiba, Dursun Oğuz Maliye’den ne anlar? oldu.

Bakanlar sadece siyasi vizyonu belirler ve bürokratlar da o vizyon çerçevesinde işi götürür.

Maliye son derece teknik bir Bakanlık olduğu için, tüm personeli de teknik personeldir. Bürokratları da çok istisnai durumlar dışında içeriden atanır.

Yani Dursun Oğuz Maliye Bakanı olarak üçlü kararname gücünü kullanarak Maliye Bürokrasisi ile oynamazsa sıkıntı da duymaz. Vizyonu belirler, bürokratlar yapar.

Maliye Bakanlığı’ndan giden ve Eğitim Bakanlığı’na giden Olgun Amcaoğlu için de aynı durum geçerli. Sağlam bürokratlarla kurulu bir sistem olan eğitim sistemi de yürür. Amcaoğlu sadece eğitim sendikaları ile mesai yapacak, o konuda da Maliye Bakanlığı döneminde iyice tecrübelenmiştir sendika ile dans etmek konusunda.

Çalışma Bakanlığı keza aynı. Önceki Bakan Faiz Sucuoğlu idi. Bir tıp hekimi. Şimdi gelen Bakan yine bir tıp hekimi. Bürokratlara sırtını dayaması halinde, hayatı kolaylaşır.

Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı’na getirilen Ünal Üstel sanırım kabinede en çok bakanlık yapmış isimdir. Yine bürokratlara sırtını dayaması halinde tecrübesini de eklemesiyle sorun yaşamaz diye düşünürüm.

Kutlu Evren daha önce yaptığı görevi kaldığı yerden devam ettirecek. Belki de Bürokrat bağlamında en şanslı bakan olarak kabinede yer alıyor. Eski takımı topladı mı değmeyin keyfine.

Nazım Çavuşoğlu yine en tecrübeli Bakanlardan bir tanesi. Tarım Bakanlığı daha önce bulunduğu bir görev. Nereye koysanız görev yapabilecek bir Bakan malzemesi olduğu için joker gibi kullanılmak hoşuna gitmese de, taşınacak silah olduğunu gösterdi.

Tahsin Ertuğruloğlu ikinci derecede sürpriz bakan olarak kabineye dışarıdan girdi. Yetiştiği kurum olan Dışişleri Bakanlığı görevini defalarca da yerine getirmiş ve Dışişleri Bürokrasisinin iç siyasetten bağımsız olarak yürüdüğünü bilen birisi olarak onun da zerre kadar sıkıntısı olmaz.

Pandemi mücadelesi ile çok konuşulan Sağlık Bakanı Ali Pilli ile ilgili görüşlerimi zaten bu sütunda defalarca yazmıştım. Görevi değişmediği için bir şey söylemeye pek gerek yok.

Turizm Bakanı Fikri Ataoğlu, dörtlü hükümet döneminde yürüttüğü görevi bu sefer uçaksız ve turizmsiz bir dönemde yürütecek. Acemilik dönemini tamamladığı için şimdi ustalık dönemini yaşayacağından yine sorun yok.

Kabinenin kallavi bakanlığı Erhan Arıklı’da. İlk kez yöneticilik yapacak olan Arıklı, kabinenin en tecrübe olarak en kıdemsizi konumunda, altı en dolu Bakanlığı almış durumda. Yeni bir parti olması hasebiyle partisine sempati duyan bürokratı zafiyeti de olabileceğinden, Arıklı bu kabinenin en dikkatli olması gereken ismi. Mevcut ya da yetişmiş bürokrata güvenmek ve görev vermek dışında çaresi yok. Partizanca atamalarla, ‘Biz hiç denenmemiş tek partiyiz’ diye nitelendirdiği Yeniden Doğuş Partisi’nin ilk denenmesi partinin geleceği açısından sıkıntı yaratır.

Gelelim Başbakan Ersan Saner’e. Parti içi denge ya da dengesizlikler sayesinde Başbakan olduğunun bilinci ile parti için dengelere de konsantre olması gerekeceği bir Başbakanlık dönemi onu bekliyor. Çalışma Bakanlığı’ndaki başarı tarifinin üzerine biraz da kabine üzerinde otorite kurmayı ekleme işini çözerse başarı kendiliğinden gelir.

Bakanlar doğru bürokrata, Başbakan da doğru diye Cumhurbaşkanı'na sunduğu bakanlara güvenir ve çalıştırırsa hükümet ile ilgili bir sorunumuz olmaz.