Devlet miyiz?

Yayın Tarihi: 14/03/22 09:00
okuma süresi: 5 dak.

Mete Hatay ve Rebecca Bryant’ın 'Askıda Egemenlik' adlı kitabın karıştırıyordum geçen gün.

Karıştırıyordum sadece, okumuyordum. Yanlış anlaşılmasın. Mete Hatay da yarın karşılaştığımızda beni sınava çekmesin. Elimde Tabitha Morgan’ın "İngilizlerin Kıbrıs'taki Tarihi" adlı kitabı var onu okuyorum şimdilerde. O biter bitmez, elime alacağım kitabı şöyle bir tartmak ve bir dostumun işaret ettiği birkaç şeye bakmak bağlamında sabırsızlandığım için karıştırıyordum.

İlginç ifadeler gözüme çarptı bir de baktım ki karıştırma fiili okuma fiilline doğru evrildi.

Zaten var olan ‘gerçekten Devlet miyiz?’ sorusu kafamı iyice yormaya başladı.

Kitapta şöyle bir ifade var.

Bir devlete sahip olmak olmanın devlete sahip olmak isteyenlere bağlı bir şey değil. Çünkü egemenlik doğası gereği sosyal bir kavramdır. Bunu da elbette Thomas Biersteker ve Cynthia Weber’in çalışmasına dayandırıyor.  

Kitap literatürde devlet olma ya da başka ifadeyle egemen bir devlete sahibi olma, ya da daha basit bir ifadeyle egemen olmakla ilgili iki temel görüş olduğunu söyler.

Birincisi beyancı diğeri ise kurucu.

Beyancı görüşe göre eğer devlet devlet gibi davranıyorsa devlet olması gerekir.

Kurucu görüşe göre ise bir devlet eğer başka devletler tarafından tanınması durumunda ancak devlet olabilir.

Kitabı elimden bıraktım ve bu ik görüş üzerinde düşünmeye devam ettim. Okumaya devam etsem belki de bu kadar kafayı yormayacaktım ama Tabitha Morgan’a ayıp olmasın, onun kitabı bitirmeden Mete Hatay’inkine geçersem, kitaplığımda azaltmaya çalıştığım yarım kalmış kitaplar rafına bir kitap daha eklemiş olacaktım ki olmaz.

Biz KKTC olarak belli ki ‘Beyancı’yız. Egemen bir devlet olduğumuzu ilan ettik. Organ ve kurumlarımızı oluşturup devlet gibi davranmak konusunda çaba gösterdik. Beyancı görüşe göre devlet gibi davranıyorsak devletiz ve egemeniz.

Kurucu görüşe hiç bakmıyorum. Hiçbir ülkenin bizi tanımadığı gibi tanınmamamız için BM Güvenlik Konseyi işi sağlama alıp bir dizi de karar üretti.

Peki devlet gibi davranıyor muyuz gerçekten?

Ya da devlet gibi davranmak nasıl bir şeydir?

Devletin olabilmesi için Üç Öğe Kuramı devreye gider.

Ülke, millet ve egemenlik.

Diyelim ki 1974’te çizilen sınırların gerisinde kalan toprak parçası yani Kuzey Kıbrıs bizim ülkemiz olsun. Bu konuda tartışmalar çok ama dikkate almayalım şimdilik.

Bu ülkenin milleti kimdir?

Kıbrıslı Türkler mi? Kıbrıs Türkleri mi? 1974’ten bu yana göçmen olarak ülkeye gelmiş artık üçüncü nesli yetişmeye başlayan ancak bir göçmenlik politikası olmadığı için kendilerine hep farklı oldukları hissettirilen, hatta zaman zaman ırkçılığa ve ayrımcılığa maruz bırakılan insanlar mı? Kimdir bu millet?

Benim bildiğim bir ulus devletin inşasında bir de ulus olması gerekir. Türkiye Cumhuriyeti oluşturulurken, Bir Türk ulusu yaratılması en büyük uğraştı. Birçok etnik kökene dayalı Anadolu halkına Atatürk, ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ derken bir ulus yaratmak için uğraşıyordu.

Serdar Denktaş seçim kampanyası sırasında ‘Ne Mutlu Kıbrıslı Türküm Diyene’ derken aslında bunu kastediyordu. Burayı ülkesi bilen herkesi Kıbrıslı Türk kabul edip bir ulus devletin inşasına ilk tohumları atıyordu. Kimse anlamak istemedi.

Üçüncü öğe ise egemenlik.

Bugünlerde bir masa falan yok ama bir masa olsaydı bizimkiler egemenlik istediklerini ya da isteyeceklerini söylüyorlar. Egemenlik istediğimize göre henüz öyle bir şeyimiz yok anlamına gelmiyor mu?

Liman, Havalimanı, Hava sahası gibi konularda egemen olmadığımız gibi, son siyasi çalkantılara bakıldığı zaman farklı egemenlik sorunlarımız olduğu da görülüyor.

Yani kısacası, Beyancı anlayışa göre yola çıkıp devlet gibi davranarak devlet olmak yolunu seçtiğimiz halde burada da büyük sıkıntı var.

Ha eldeki bu mu? İlhak ya da iltihak söz konusu olmadığına göre bununla idare etmek mi ödevimiz?

O zaman gerçekten devlet gibi davranalım. Dışa karşı değilse bile içte Millet olamamışlara millet olduklarını bir şekilde hissettirelim.

Devlet olmasak da reel anlamda, bazılarının olumsuz anlamda kullandığı ifadeyle En azından 'Miş gibi yapalım'. Onu olsun başaralım.

Bryant ile Hatay’ın kitabını bitirince belki de bu yazı çöp olacak. Göreceğiz.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rasıh REŞAT yazıları