Sn.Downer'e göre

Yayın Tarihi: 27/12/10 07:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs'taki özel temsilcisi Sayın Downer'in Simerini gazetesine verdiği bir beyanata göre "müzakereler tek uluslararası kimlik (tek halk?) ve tek egemenliğe sahip olacak. Müzakereler siyasi eşitliğe dayalı iki kesimli, iki toplumlu federasyonu öngörmekteymiş ve Türkiye hem kendisine, hem de BM içinde diğerlerine, bu çözümü desteklediğini söylemiş.

Bizim bildiğimiz kadarı ile Türkiye iki eşit, egemen halkın varlığına dayalı bir federasyon öngörmektedir. Tek halk görüşünü hiçbir zaman kabul etmemiştir. Federasyon'un oluşumunda da Türkiye, Hristofyas'ın "1960 Anayasasını tadil ederek iki eyaletli bir federasyon oluşacak" görüşünü hiçbir zaman kabul etmiş değildir. Bildiğimiz kadarı ile Türkiye merkezi hükümetin "iki KURUCU DEVLETİN" vereceği egemenlik yetkileri ile donatılacağı, arda kalan yetkilerin, egemenlik yetkileri olarak KURUCU DEVLETLERDE KALACAĞI görüşündedir. Fikirler Dizisinde de yer alan bu görüşten Türk tarafı ayrılmış değildir. Sayın Talat'ın "ayrı egemenlik, ayrı devlet istememe" cömertliği Türk tarafının Federasyon'u oluşturma formülünü değiştirmiş değildir. Sayın Downer'e bu gerçek iyice anlatılmalıdır. "Kurucu Devlet" adından da bellidir ki, bunların kurucu olabilmeleri için egemenlikle mücehhez olmaları kaçınılmazdır. Aksi halde, 47 yıldır, "yoktur, yıkılmıştır" dediğimiz 1960 Cumhuriyetinin devam ettiğini, bundan keyfimiz için kendimizin kaçıp devleti Rum'a hediye ettiğimizi ve Rum idaresinin meşruiyetini kabul etmiş oluruz. Hristofyas'ın ve ekibinin karşısında hak ve hukukumuzu savunan kardeşlerimizin böyle bir tuzağa düşmemelerini beklemek hakkımızdır.

O halde, Sayın Downer, federasyona gidiş yolunda, taraflar arasında 180 derece fark olduğunu görmeli ve bu güne kadar devam eden görüşmelerin Cenevre'de tarafları uyuma ve uzlaşmaya götüreceği havasından sıyrılmalıdır.

Federasyona gidiş yolu, ve iki eşit egemen halkın var olup olmadığı, garantilerin devamı ile birlikte ele alındığında bunların görüşmelerin omurgasını teşkil ettiği görülecektir. Bu konularda mutabakat sağlanmadan, polis-mahkemeler-Bakanlar Kurulu gibi konularda anlaşmaya varılsa bile, bunlar hep havada kalmaya mahkum olacaktır. Konu "Kurucu Devletlerin" iki halkın, egemen devletleri olup olmadığında ve arda kalacak yetkilerin kurucu devletlerin egemen yetkileri olup olmayacağında, garanti anlaşmasının devamında kilitlenmektedir.

Downer, kendi tarif ettiği federasyon şeklini BM'nin desteklediğini vurgulamakta ve "müzakerelerin bu yapıcı zemin üzerinde ilerlediğinin netlik kazanması önemlidir" demektedir.

Tekrarda yarar vardır. 1977-79'da varılan anlaşma sonucu olarak BM Güvenlik Konseyi "iki kesimli, iki toplumlu federasyon" tezini kabul etmiştir. Bu formüller Kipriyanu, Vasiliyu, Klerides, Papadopullos ile görüşülmüştür. Bu görüşmelerde Türk tarafının elde ettiği kazanımlar veya kayda geçirdiği kırmızı çizgileri vardır. Dolayısı ile, sadece "iki kesimli, iki toplumlu federasyon" formülünü ele alarak, yeni yorumlar ve düşüncelerle bu formülü Rumların kabul edebilecekleri bir çizgiye çekmek çabası boşunadır. Bu nedenle esas konu, Kurucu Devletlerin, Kurucu olabilecek evsafa malik olmaları – yani egemen olmaları ve "anayasayı tadil ederek iki eyaletli federasyona gidilir" safsatasını ortadan kaldırılmasıdır. Müzakerelerin yapıcı bir zemin üzerinde ilerleyebilmesi için "yapıcı zemine giden yolda mutabakat şarttır". Aksi halde, her şey konuşulacak, en sonunda, "hangi yol?" sorusunda işler batağa batıp kalacaktır.

Downer Federasyonu şöyle tarif ediyor:

"Federasyonda federal bir hükümet ve sorumluluklara sahip oluşturucu eyaletler vardır".

Sayın Downer, bir eyaletin nasıl "oluşturucu" olabileceğini anlatmalıdır. Dedesi zamanında Avustralya'da Federasyonun nasıl oluşturulduğu bizi ilgilendirmez. Esas konu, Kıbrıs'ta Federasyonu kimin oluşturacağıdır! Federasyon'a neden ihtiyaç duyulduğudur? Bu sorulara tarafsızlık içinde ciddi şekilde cevap vermek gerekir. 1960 Devleti, iki eşit halkın ortaklığına dayanan fonksiyonel federatif bir devletti. Rum ortak bunu, Türk ortağın haklarını ortadan kaldırıp adaya sahip olmak için yıktı, ancak Türk ortağı yok edemedi. Türk ortak 1960 antlaşmalarında var olan eşit egemenlik hakkı, kuruculuk vasfını, varlığını ve haklarını garantilemek hak ve yetkisini korudu. En sonunda, bunları tescil eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ilan etti. Bu şartlarda, Kurucu Devletler Güney'deki ve Kuzey'deki egemen devletlerdir. Bunlar yeni bir ortaklıkta anlaşacaklarsa, egemen devlet statülerinden vazgeçecek ve eyalete dönüşerek, Rum çoğunluğuna, yeni maceralar için fırsat verecek değildir.

Downer, Hristofyas gibi, Kurucu Devletleri oluşturmuş eyaletler gibi görüyorsa, çok yanlış bir yoldadır. Her federasyon, geçmişine göre oluşturulur. Varılacak anlaşmanın kalıcı olabilmesi Kurucu Devletlerin egemenliğine bağlıdır. Gerisi 1960'dan daha zayıf, daha tehlikeli bir anlaşmaya boyun eğmek demektir.

ABD ve Almanya federasyon olabilir. Onların federasyona gidiş nedenleri ve yolları kendilerine aittir. Federasyon ancak Downer'in öngördüğü gibi oluşabilir diye bir kaide yoktur. Mesele isimde değildir; Rum'un "Kıbrıs benimdir" iddiasını tekrarlayamayacağı sağlam, egemenliğimize dayalı, bir anlaşma yapabilmektedir.

Downer, "iki ayrı devlet bölünme demektir, biz bölünmeyi değil federasyonu başarmak için buradayız" da diyor. Downer bu konuda da yanılıyor. BM, burada kalıcı bir uzlaşma için bulunmaktadır. Ve, zaman içinde, iki devlet oluşmuştur. Kimse Sn. Downer'e Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmak yetkisini vermemiştir.

Bunu düşünmesi bile hak değildir, haksızlıktır?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları