Çağlayan Denince

Yayın Tarihi: 14/04/08 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

"Ankara Çağlayan Parkı" nedeniyle bazı kişiler veya kuruluşlar tarafından yapılan "asimilasyona hayır" çığırtkanlığı, "Türküm; Kıbrıslı Türküm; Türkiye Anavatanımdır" diyen her bireyi sarsmış ve üzmüştür.

Türklüğün ayrılmaz ve kopmaz bir parçası olmanın gururunu asırlardır yaşamış olan, bu sayede EOKA karşısında direnerek Enosis'i önlemiş, Yunanistan'ın Kolonisi olarak asimilasyondan kurtulmuş, 1960 antlaşmaları ile iki kurucu ortaktan biri olma statüsünü kazanmış, bu statünün kalıcı olabilmesi için 1960 garantilerinin fiili ve etkin hale getirilmesinde nazım rol oynamış olan Kıbrıs Türk Halkı, özellikle öğretmenler camiası adına yapılan bu açıklamadan büyük üzüntü duymuştur.

Öğretmenler adına konuşan bir kişinin Türkün Türkü, Anavatan'ın Yavru Vatanı, Anadolu halkının Kıbrıs'taki Türk halkını asimile edemeyeceğini, asimilasyon'un yabancı bir birim tarafından yapıldığını, Türk'ün Türk'e yabancı olmadığını bilmesi gerekirdi.

Türkiye'ye, Anavatanımıza "yabancı" gözü ile bakan kişilerin çocuklarımıza ne öğrettikleri merak ve endişe konusudur!

Eğitimde parallelikten bile şikayet eden bu mantığa göre gençlerimiz Türkiye'deki eğitim sistemine paralel bir eğitim görmeyecek ve böylelikle Türkiye'de yüksek tahsil imkanından yararlanamayacak. Şivemizin, eski Mesarya-Karpaz-Baf şivesi'nin ana dil olarak devam etmesini de salık veren bu öğretmen zihniyetine, insan ne dese azdır.

Türkiye'deki iktidardaki bir partinin Kıbrıs'ta siyasi parti kurdurma eylemini neden olarak alıp bunu "asimilasyon"a bağlamanın tutarsızlığı da kendinden bellidir. Bunun önlemi içte adam olmak, bu tür müdahalelere çanak tutmamaktır. Bu tür müdahalenin Türkiye tarafından değil, bir parti tarafından yapıldığını bilerek sözü Türk'e, Türkiye'ye, Anavatana değil, ait olduğu adrese göndermektir.

Kültürel Asimilasyon'dan bahsediliyor. Kıbrıs Türkünün Anadolu'dan getirdiği Türk-Anadolu Kültürü, 500 yıl içinde burada kökten değişmiş değildir. Kendimize dönüşü, kendimizi tanımayı, bu beş yüz yılda alınan renklerle zenginleşmiş bir yönümüz varsa bunu değerlendirmeyi görev bileceğimize, ve en önemlisi, bizden olanı alıp Rumlaştırmış olanların, herşeyimizi asimile etmelerinden korkacağımıza, kökü kökeni ayni olan Türk kültüründen korkmanın işaret ettiği sapıklık cidden üzücüdür.

Ateşkes anlaşmasının devam ettiği bir ortamda Anayasa'da var olan 10. maddeyi bile neden ederek asimilasyon safsatasını sürdüren bir zihniyetin çocuklarımızı ve gençlerimizi eğitmekte olduğunu düşünmek bile hepimizi rencide etmektedir.

Annan Planı döneminde halkımızı kandırmak için yola çıkmış olanların şimdi "Ankara", "Türkiye" sözlerine taktıklarını görmekteyiz. Uyanmazsak bunlar Atatürk Meydanı adını gün gele "Hristofyas Meydanı" yapabileceklerdir!

"Çağlayan bölgesi" adını rahmetli Hüseyin Çağlayan'ın o semtteki lokantasından aldım. Bugün lokantanın adı "Gelik" oldu. Çağlayan adı, bu kadar tarihsel iseydi buna da engel olmaları gerekirdi. Demek ki konu Çağlayan adına değil, Ankara'dadır. Ankara Belediyesinin yardımı ile parlayan bir parkın adına "Ankara" sözü eklenmiş! Kıyamet koparıyorlar. Maksat Çağlayan adını, semtini, parkını korumak değildir. Maksat Türkiye'ye, hayatlarını ve şereflerini borçlu oldukları Anavatanlarına kafa kaldırmak, Rum'a şirin görünmek! Çok yazık.

Atatürkçü, Anavatan'a bağlı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yaşatarak egemenliğimize sahip çıkmak kararlılığında olan herkesin bu konularda sesini yükseltmesi gerekmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları