Adalet Deyince

Yayın Tarihi: 16/06/08 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

12 Ağustos 1949'da Dördüncü Cenevre Konvansiyonu imzalandı. 3. madde'nin 1(d) paragrafı "Mahkumiyet ve kararın icrası, önceden, medeni dünyanın kabul ettiği garantileri sağlayan bir adalet divanı tarafından verilmedikçe geçersizdir der. 1215'de Magna Carta'dan itibaren kişinin insan hakları ile ilgili birçok uluslararası deklerasyon özellikle yargıda, adaletin tecellisi için kurallar içermektedir.

Genel olarak bunlara baktığımızda bir yargı sürecinin adil olması için – yargıçların bağımsız olmaları, şeffaflık, mümkün olduğunca erken sonuç ve kişinin suçlu bulununcaya kadar, masum olduğunun kabul edilmesi; bir avukat tarafından savunma hakkı, lehe şahit celbetmek, iddia makamının şahitlerini sorgulamak hakkı, ne ile suçlandığının duyurulması ve istinaf hakkı.

Bir devletin sağlıklı olup olmadığı yargıçlarının bağımsızlığı ve adaletin tevziinde yukarıdaki kriterlerin varlığı ile ölçülür.

Maksat, suçun tekrarını önlemek, karşı tarafı tazmin etmek, sulh ve sükünü sağlamaktır. Adalet bunlar göz önünde tutularak, var olan yasalara göre uygulanır.

Suçluların takibi, yakalanması ve yargıya havalesi devletin başta gelen görevidir. Ancak bu görev icra edilirken kişinin, bir insan olarak haysiyeti ile oynanamaz. Vatandaşların huzuru korunacak diye, şüphe ile insanlar, yasa dışı muameleye tabi tutulamaz. Tutuklulara baskı yapmak, zor ile ifade almak, işkence yapmak kabul edilemez; bir itiraf elde etmek için, yargı kararı olmaksızın tutukluluğun uzatılması suçtur. Baskı ile elde edildiği saptanan itiraflar geçersiz addedilir.

Devlet ve devleti temsil eden savcı ve yargıç, tutuklu kişiyi her ne pahasına olursa olsun mahkum ettirmek için uğraşmamalıdır. Mahkumiyet adil kuralların sonucunda bağımsız yargıçların dinledikleri şahitlerin inanırlığına dayanan kararlarına bağlıdır.

Adil bir mahkumiyet, gerçeklerin tesbiti ile ilgili yasanın doğru bir şekilde yorumlanarak uygulanması ile mümkündür.

Bir davada sonuç, (sadece ilgilileri değil, herkesi tatmin etmiş olmasa da), suçluyu dinleyen ve sonuna kadar onun haysiyetine ve haklarına riayet eden, önündeki gerçeklere ve yasaya göre, tarafsız hareket ederek, karar veren bir yargıç'ın varlığı ile bağlantılıdır. "Beni ve şehitlerimi dinlediler; şahitlerini dinledim ve sorguladım. Herşey açıkta, halkın önünde ceryan etti, gecikme olmadı" denilebiliyorsa, sonuç hak ve adalete uygundur demektir.

Bunları, henüz deliller toplanmadan iddianame tespit edilmeden kaç aydır tutuklu bulunan Perinçek ve arkadaşlarını düşünerek kaleme aldım. ABD dünyanın her yerinden "şüpheli teröristler" diye adam kaçırıp yüz karası Quatonamo hapishanesinde işkence yaparak "itirafname" elde etmeğe çalışmaktadır. Medeni dünyada insanlıkla ve insan hakları ile ilgili kurumların ve kişilerin eleştirilerini kimse dikkate almamaktadır. Tutuklulardan bazıları işkenceye tabi tutulduktan yıllar sonra "delil yok" diye serbest bırakılmaktadır. Bu insanlar inşallah "yasa dışı insan kaçırma ve tutuklama" suçundan ABD yetkililerini mahkûm ederler ve bundan sonra hiçbir hükümet insanlığa karşı bu ağır suçu işlemekten kaçınır. Atatürk'ün lâik Türkiye'sinde, yasaların üstünlüğü ve yargıçların bağımsızlığı ile övünen Türk ulusu, herhalde, "delil aranıyor" mazereti altında insanların aylarca tutuklu kalabilecekleri bir ülke olarak nam yapmaz. Medeni dünyada tutukluluk, yargıç kararı ile belirli sayıde günler için mümkündür. Bu kısa süre, birkaç kez uzatılabilir, ancak aylarca uzatılması mümkün değildir. İnsan hakları ve insanın haysiyeti bahis konusu olan bu konuda Türkiye Quatanamo'ya benzememelidir!..

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları