Yaşayabilir-Çalışabilir

Yayın Tarihi: 20/06/08 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Rumların Güney Kıbrıs Cumhuriyetindeki Cumhurbaşkanları Hristofyas, kendi kendini "Kıbrıs'ın Cumhurbaşkanı" olarak gördüğü için, KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Talat'ın Prescoe yemeğine katılmayışına kızmış olacak ki yeniden hikmet buyurmuş: Varılacak anlaşma yaşayabilir, çalışabilir olmalı ve birleşik federal KIBRIS CUMHURİYETİNİN topraksal bütünlüğü ve bağımsızlığının itibarının iade edilmesini sağlamalıdır" dedikten sonra hızını alamamış ve (varılacak anlaşma) "bizi işgal orduları ile yerleşiklerden kurtarmak için DOĞRU ZEMİNDE YAPILMASI GEREKİR" diye eklemiş.

Hristofyas Türk tarafı ile henüz müşterek bir zeminde buluşamadığını kabul ediyor. Talat'tan ziyade Türkiye'yi hedef alıyor ve Türkiye'nin AB yolculuğu nedeniyle Rum-Yunan ikilisinin çizgisine geleceği inancı ile hareket ediyor. İngiltere'den sonra şimdi de Rusya ile benzeri bir anlaşma yapmak için girişimlerini sürdürmektedir. Reşat Akar "Türkiye Rumlarla anlaşırsa biz ne yapacağız?" diye soruyor. Bunun cevabı basittir: Biz Türkiye'ye "Kıbrıslıların istediği oldu" diyebileceği bir ortamı yaratmazsak, yani adam olup 25 yaşındaki devletimize ve Türkiye'nin Garantörlüğüne mertçe sahip çıkarsak, Türkiye bizim bu sağlam duruşumuza rağmen gevşeyemez, bizi Rum'a teslim ederek kendi güvenliğini de tehlikeye atamaz.

Bu nedenle gündeme getirilmek istenen "Kıbrıslılar kendi meselelerini kendileri halletsin" oyununa gelmememiz gerekmektedir. 1960 Kıbrıs Antlaşmaları Kıbrıs Türklerine daha garantili bir şekle sokulmalıdır. Eksersizin bu olduğunu ne unutmalıyız ne de unutturmalıyız. Bunun formülü de "KIBRISIN GERÇEKLERİNE DAYALI BİR ÇÖZÜMDÜR". "Kıbrıs'ın Gerçekleri" ise elle tutulur, gözle görülür haldedir: İKİ DEVLET- İKİ EŞİT EGEMEN HALK- İKİ DEMOKRASİ- ORTAKLIK- GARANTİLERİN DEVAMI- AB ÜYELİĞİNİN GEÇERLİ HALE GELMESİ İÇİN TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİNİN TAHAKKUKU.

İşler bu yöne gitmekteyken ABD ve İngilizler Rumlarla baş başa vererek Annan Planını tezgâhladılar ve Türk tarafına evet dedirttiler. Bu da yetmedi bu 'evet'imizi "Türkler devletlerinden ve egemenlikten vazgeçtiler" diye yorumladılar. Şimdiki Talat-Hristofyas temasları Anglo-Amerikan çizgisinden başlatılmıştır. Hristofyas bu nedenle yükseklerden atıp tutmaktadır. YAŞAYABİLİR- ÇALIŞABİLİR bir anlaşma istiyor. 1960 Antlaşmasını "YAŞAYAMAZ-ÇALIŞAMAZ" YALANI İLE YIKMIŞLARDI. 1963-74 yıllarını bize "YAŞAYABİLİR-ÇALIŞABİLİR" bir rejim bulmak için yaşattılar.

Bunun reçetesini de buldular: Uniter Devlet! Ortaklık olmaz! Türklere YENİDEN (1960 Antlaşmasını İŞLEMEZ-ÇALIŞMAZ yapan haklar verilemez. İki kesimlilik "Kıbrıs Cumhuriyetinin toprak bütünlüğüne bağlı karma nüfuslu eyaletlerle korunacaktır" ; bizim anladığımız anlamda "iki kesimlilik" olamaz. VE "Kıbrıs meselesi 1974'de başlayan bir işgal ve yerleşikler meselesi olduğu için yapılacak anlaşma Kıbrıs'ı bu "musibetlerden" kurtarmalıdır. Var mısınız, yok musunuz?

Ankara'da MGK kararı geçerli ise; TBMM'deki oy birliği ile alınmış kararlar baki ise; biz Kıbrıs'ta Devleti kuran insanlar olarak bu şerefe lâyık şekilde Devletimize sahip çıkıyorsak kırk yıldır AB ile diğerlerinin BM kanalı ile oynattıkları bu oyuna YOKUZ dememiz gerekmektedir.

Başlatılmış olan sürecin bizi devletsiz bırakacağını ve Türkiye'yi Kıbrıs'tan söküp atacağını göremeyecek kadar aptallaşmış değiliz herhalde. Annan Planında "State" kelimesini "eyalet" yerine "devlet" olarak tercüme edip bizi aldatanların yeniden tevessül ettikleri bu oyunu göremeyecek kadar da kör olanımız yoktur inşallah.

Hristofyas "zeminde anlaşalım" dediğine göre, yukarıda izahını yaptığımız zeminden kurtulup TBMM'de kayda geçmiş olan zemine dönelim. Kıbrıs'ın arkasından ağlamayacaksak bundan başka çare yoktur.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları