AYNİ TERANE

Yayın Tarihi: 11/07/08 00:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

AYNİ TERANE

Buradaki Kilise yetmedi, şimdi İstanbul'daki Patrik de "Türkiye'den gelenler gitsin" kervanına katıldı. 1944'de 20 yaşındaydım. Rum tarafından gelen sesler "Enosis'e razı olmayan varsa geldiği yere gitsin" diyordu, çan sesleri arasında. Şairliğim yoktu ama bu bana çok batmıştı. "Türkiye'den gelenler gitsin" diyorlardı. "Kim Demiş?" diye bir şiir yazmıştım. Şiir olarak değerlendirenler oldu mu bilmiyorum ancak şiir Halkın Sesi gazetesinde yayınlanınca gençler arasında çok popüler olmuştu. Şimdi 84 yaşımda "Türkiye'den gelenler geri gitsin" çağrısı hem Güney'deki Rum İdaresinden ve Kiliseden hem de İstanbul'da Ekümenlik taslayan papazdan gelmektedir. "Türkiye'den gelenler" kimlerdir? Biz Kıbrıs'ta yaşayan Türkleriz! 1955-58 arasında da EOKA tedhiş örgütü "Enosis'e hayır diyenler vatan hainidir" diyerek 200'e yakın Türk, 200 kadar İngiliz ve 400 Rum katletmişti. Ne yazık ki Annan Planında Türk Hükümeti de "Türkiye'den gelenlerden" bir kısmının Anadolu'ya dönüşünü de içeren bu planı onaylamıştı. Kimse "Yunanistan gelenler, Pontus Rum'u adı altında vatandaş yapılanlar, Rum Ortodokstur diye Rusya'dan gelenler" ne olacak demeği aklına getirmedi. Rum istedi, bizimkiler olur dedi. Bu şarlarda yapılacak bir anlaşmadan sonra Girit'te olduğu gibi "Türkiye'den gelenlerin" adadan çıkıp gitmeleri için Rumların tevessül edecekleri metotları düşünen yok!

Şimdi bizi "Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tanınabilir" korkusu ile, güler yüzle "iki TOPLUMLU federasyon" çizgisine oturtmuş olanların, yarın Türkiye'siz bir Avrupa Birliğinde, "Türkiye'den gelen azınlığa" neler yapacaklarını görmek istemiyorsak biraz geçmişe gidelim.

Yıl 1909. Ada İngiliz idaresinde fakat Osmanlı egemenliğinde. Enosis talepleri devam etmektedir. Türkler tedirgindir. Adaya Winston Churchil gelir. Yasama Meclisi (Kavanin Meclisi) vardır. Mecliste Rum üye Enosis talebinde bulunur. Türk üye cevap verir: "Bu Enosis yüzünden yollarda yürüyemez olduk. Artık siz köylerdeki halkımızın durumunu düşününüz. Yasaklayın bu Enosisi"! Köylerde halk tedirgindir. 1922'lerde Yunan Ordusu Anadolu'da ilerlerken Kıbrıs'ta Rum gençleri, ellerinde meşaleler Türk mahallelerinde tedhiş yaratmaktadırlar. Limasol'da ölenler vardır. 1914'de İngiliz adayı ilhak eder, 1931 'de Enosis isyanı başlar. İsyan bastırılır, sorumlular Atina'ya sürülür. 1945'de af çıkar. "Enosis ve yalınız Enosis" diye adaya dönen bu liderler 1950 Enosis Plebisitini tertipler. "Kıbrıs'ta tek HALK vardır ve bunların %95'i Enosis istemektedir" yalanı ile dünyayı kandırmaya başlarlar. Dr. Küçük'ün başkanlığında Kıbrıs Türk halkı "Kıbrıs'ta iki HALK vardır ve bu sahte plebisit Kıbrıs Türk halkını kapsamamaktadır" cevabını verir. Bugün TALAT - HRİSOFYAS mutabakatında "İKİ TOPLUMDAN OLUŞAN TEK HALK" formülü kabul edilmiş olmaktadır. Halkın tedirginliği bundandır. Kendi kendini %80 çoğunlukla "Kıbrıs Halkı" adına söz söylemek hakkını kendinde gören Rum liderliği Kıbrıs Türk HALKINI (kendi kaderini tayin etme hakkı 1956'dan bu yana kabul edilmiş olan ve 2004'deki ayrı referandumla yeniden teyit edilmiş olan TÜRK HALKINI) %20 TOPLUM OLARAK hizaya getirmiş oluyor. Gün gele yeni bir anlaşmayı da "işlerliği yoktur" diyerek KIBRIS HALKI olarak değiştirmeğe kalktıklarında "beğenmeyenler geldikleri yere gidebilirler" diyebileceklerdir. 1960 Antlaşmalarının Garantilerine ve burada Türk Alayının varlığına rağmen, bunlardan yoksun, Türkiyesiz bir AB bünyesinde BİREYLER OLARAK başımıza gelecekleri hayal etmek, geçmişi ve tarihini bilenler için pek de zor değildir. Bu durumları yaratan Kilise ayni kilisedir; eğitim ayni eğitimdir; Yunanistan ayni Yunanistan'dır ve bu Yunanistan kendi imzasını çiğneyerek Kıbrıs'a gizlice 20 bin asker gönderen, şantajla "Kıbrıs" denilen eli kanlı Rum idaresini AB'ye üye yaptıktan sonra "Enosis başarılmıştır" diyen Yunanistan'dır. İçine düşürüldüğümüz tuzağı anlamak için geçmişi biraz olsun bilmek gerekir. Yeniden "Kim Demiş" şiirleri yazarak kurtulamayacağımızı, Yüce Allah'ın ve Anavatan'ın yardımı, şehit ve gazilerimizin kahramanlığı ile elde edilmiş olan "devletimizden, eşit egemenliğimizden" "uzlaşma" adı altında vazgeçtiğimiz takdirde adadan silinip süpürüleceğimizi bilmeliyiz.

Sayın Talat içinde bulunduğumuz durumu değerlendirerek geniş kapsamlı bir toplantıda bir durum değerlendirmesi yapmalı ve KIBRIS TÜRK HALKININ temsilcileri ile birlikte durumu Ankara ile de değerlendirmelidir.
1

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları