Vazgeçilmez Haklar Korunacak

Yayın Tarihi: 11/08/08 00:00
okuma süresi: 4 dak.
A- A A+

Sayın Cumhurbaşkanı Talat, Erenköy'de Şehitleri Anma töreninde halka güzel sözler söyledi. Bunlar halkın susadığı sözlerdi. "Vazgeçilmez Haklarımız korunacak... Kıbrıs Türklerinin feda edecekleri hakları yoktur... Büyük direnişlerle elde edilmiş olan haklar görüşme masasında kurban edilemez... Geleceğimiz sağlam ellerde dünyayla bütünleşen bir süreçte ilerleyeceğiz... Kazanılmış hakları daha da ileriye götürmek ve Kıbrıs Türkünü daha da dünyalı yapmak için bu direnişin hakkını vermek için elimizden gelen gayreti göstereceğiz"!

Sözler güzeldi ve samimiydi. Alkışlar da öyle. Ancak bir eksiklik vardı. Sayın Cumhurbaşkanı "vazgeçilmez haklarımızın" ne olduğunu söylemiyordu. Büyük fedakârlıklarla elde edilmiş olan haklardan masada taviz verilmeyeceğini söylüyor "bunlar kurban edilmeyecektir" diyordu da bunların (iki eşit egemen halktan biri olduğumuzu, kendi kaderimizi tayin hakkı olan bir halk olduğumuzu, devletimizin var olduğunu, bunun adına Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti dendiğini) açıklamıyordu. Ancak bu sözleri alkışlayan dinleyiciler tüm bunların var sayılarak konuşulduğunu, Cumhurbaşkanının, söyledikleri ile, "BUNLARDAN vazgeçilmeyecektir" dediği inancındaydılar. UBP'nin yaptırdığı son kamu yoklamasında da bu gerçek yeniden vurgulanmıştır. Temennimiz Sayın Cumhurbaşkanının ve Sayın TC Başbakanının bu gerçeği sağlıklı bir şekilde değerlendirmeleri ve Başpiskoposun bile bayram yaptığı "Hristofyas-ABD" hattından süratle geri çekilerek "KKTC vardır ve yeni bir ortaklık oluşacaksa var olacaktır" sözünü bütün dünyaya birlikte duyurmalarıdır.

"Halkın iradesine saygı" diyerek hala kendi kendini yok addeden Annan Planından dem vurmak kendi kendimizi kandırmanın ötesinde bir işe yaramamaktadır. Unutmayalım ABD'nin teşviki ile bu Plana evet diyen Kıbrıs Türklerinin bu "barış severliği" derhal ayni ABD tarafından "Türkler ayrı devlet, ayrı egemenlik istemiyorlar" şeklinde yorumlanmıştı ve tüm ikazlarımıza rağmen ne KKTC'den ne de Türk Hükümetinden "böyle saçma yorum kabul edilemez" diye bir ses çıkmıştı. Daha sonraları Sn. Talat'ın yabancı diplomatlara "Kıbrıs Türkünün %65'i bugün Devletinden yana oy kullanır" dediğini de hatırlamaktayız. Son kamu yoklaması Sn. Talat'ı doğrulamıştır. O halde cesaretle "hat değiştirme" zamanı gelmiştir. Görev VAZGEÇİLMEZ HAKLARIMIZI KORUMAK olduğuna göre yanlış bir değerlendirme ile başlatılmış olan TEK DEVLET, TEK EGEMENLİK, TEK HALK, TEK VATANDAŞLIK yolundan dönüş yapılmalıdır.

Sayın Talat halkının "dünya ile bütünleşmesine" haklı olarak önem vermektedir. Ancak dünya ile sadece BAĞIMSIZ DEVLETLERİN bütünleşebileceğini, tek halk,tek egemenlik, tek devlet içinde rol alacak olan Kıbrıs Türklerinin bireyler olarak kaynayıp gideceklerini unutmamalıdır. Kıbrıs Türk Halkı, kendi kaderine sahip çıkan iki halktan biri olarak ortaklık devletinden atılıp 20 yıl dışlandığı için, egemenliğinde ve bağımsızlığında eşit hakkı olan bir halk olarak kendi devletini kurmak zorunda bırakılmıştır ve bu devlet 25 yaşındadır. Bunu dünya ile bütünleştirmenin yolu TEK'li yoldan vazgeçip, "tanınmadan görüşme yok" noktasına gelerek Rum liderliğinin Hrisostomos papazını memnun eden siyasetini dünyaya duyurmakla mümkündür. Gerisi teslimiyettir. Giritleşmedir. Tehlike çanları kulak zarlarımızı patlatacak hale gelmiştir. Bir adım önde gidenler duymuyorlar mı?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Rauf R. DENKTAŞ yazıları